~Alın size özel bölüm~

Start from the beginning
                                    

Bu onun içini yakıyordu sanki. Yanında olduğu zaman hep bir şey oluyordu. Uğursuzluk mu getiriyordu neydi bilinmez ama her şeyin sorumlusunu kendisini tutuyordu.
Ambulans gelmiş, bir öğretmen ve Eymen binmişlerdi.
Eymen Emir'in elini sımsıkı tutmuştu. Hastaneye kadarda öyleydiler.

Ve Emir'in yarasını temizleyip kafasını sardılar. Aslında o kadarda önemli bir şey sayılmazdı kafasına ağır bir cisim düşmüştü.
Eymen hala elini tutuyor bırakmıyor ve uyanmasını bekliyordu. Uyandığı gibi direk özür dileyecek ve buradan çıktıktan sonra istediği yerde öpebilme izni verecekti. Keşke öpmesine izin verseydi de şimdi sevdiğinin kafası böyle sarılı olmasaydı.
Eymen içi burkula burkula ona bakmaya devam ediyordu.
Bir süre sonra bir acıyla inleme sesi duyuldu. Emir acı çektiğini belli eden sesler çıkarıyordu. Ama bir çocuk gibi.
"Anne?"
Eymen bir anlam çıkarmaya çalışıyordu.
Emir gözlerini açıp kendisine şaşkınca bakan gence baktı.
"Merhaba, annemin nerede olduğunu biliyor musun?"
"Annen mi?"
"Evet annem çok güzel bir kadın. Bu arada benim adım Emir."
"Hassiktir."
"O ne demek?"

(Biliyorum çok klasik bir şey, belki bana kızacaksınız ama eğlenceli bir bölüm yazmak istiyorum.)

***

"Bu ne oluyor şimdi?"
Eymen karşısındaki doktora bakıyor ve ondan bir açıklama bekliyordu. Az önceki Emir de neydi öyle?

(Yazarınızın yazacağı şeyler tamamen uydurulmuş şeylerdir. Gerçekte var mı bilmiyordur bile. Çünkü yazarınızın tıp bilgisi sıfırdır.)

Eymen bakışlarını doktordan ayırmıyordu.

"Bakın Eymen bey, öncelikle arkadaşınızın durumu çok ciddi değil. Bu yüzden içiniz rahat olsun, hatta bir kaç saate taburcu olabilir çünkü çok fazla ciddiyeti olan bir yara değil. Lakin o hafıza kaybı, aslında bu tam olarak hafıza kaybı denmez. Çünkü sadece gençliğini silmiş beyin. Tabi tam olarak silmedi. Şöyle düşünün, beyin bir süreliğine kendini kapattı. Ve beyin biraz çocukluk yaşamak istedi. Tabi bu tip vakalar ömür boyu asla değil. Hatta bu tarz bir darbede en fazla bir ayda bütün anıları, hafızası geri gelir.
O yüzden korkmanıza gerek yok, çünkü cidden ciddi bir şey değil.
Bir nevi beyin biraz yorulmuş ve eskiye bir süreliğine gitmek istemiş.
Yani kendisini şu an çocuk sanıyor.
Yani ona her şeyi anlatmaya çalışmayın, çünkü bir çocuk nasılsa oda öyle.

Eymen bir kaç bir şey daha sorduktan sonra Emir'in yanına geri geldi. Vay be Emir ve sinirli olmamak. Vay canına. Emir kafasında sargı ve bütün dişlerini göstererek gülümsüyor ve Eymen'e bakıyordu.
"Arkadaşım?"
"Efendim."
"Sana bir soru sorabilir miyim?"
Eymen onun yattığı yatağın yanına oturmuştu, Emir ise doğrulmuş gence bakıyordu.
"Sor."
"Senin adın ne?"
Cidden Emir gibi değildi. Hem çocuk gibi konuşuyor hemde çok nazikti.
"Benim adımı cidden unuttun mu?"
"Ama ben seni tanımıyorum ki, yoksa tanıyor muydum? Eyvah yoksa ben tanıdığım birinin adını unuttum mu? Özür dilerim. Eğer biri benim adımı unutsaydı çok üzülürdüm. Üzüldün mü?"
"Hayır üzülmedim, insanlık hali her insan unutur. Eymen benim adım."
"Vay çok güzel."
Emir'in gözlerinin içi gülüyordu. Eymen de gülüyordu. Kısa süreliğine bu Emir'le anlaşabilirdi.

Eymen Emir'i eve getirmiş ve ailesine de hiçbir şey söylememe kararı vermişti. Çünkü karı koca uzun zamanın ardından bir tatile çıkmışlardı ve cidden bunu bozmak istemiyordu. Zaten geçici bir şeydi ve bu yeni tatlış Emir'le güzel anlaşabilirdi. Emir'e de bir yalan uydurmuş, ona göre yeni tanıştığı bu arkadaşının evine gelmişti.
Emir kendi evine ilk defa gelir gibi, etrafa bakıyor inceliyordu. Kafasındaki sargının üstünden kafasını kaşıdıktan sonra, koltuğa oturmuş Eymen'nin yanına geldi.
"Eymen?"
"Efendim."
"Benim kafam niye sarılı?"
Tabiki de 'ben dün gece için utanmış senden kaçmıştım ve sende daha sonra beni öpmeye çalışmıştın bende okulda olduğumuz için hafif seni itmiştim ve kafana ağır bir şey düştü' demeyecekti.
Şu an o sadece çok saftı. Aslında Emir'in hissettiği şeyler aynıydı ama sanki daha çocuklaşmış gibiydi.
İçindeki her şey toz pembe gibiydi.
"Çünkü düştün."
"Anladım tamam."
Emir arkadaşına güldükten sonra yapmak istediğini yaparak kafasını onun kucağına koydu. Bu içten gelen bir şeydi, belki de gerçek karakteri bunu yapması için zorlamıştı.
Eymen gülümsemişti, evet onunla altı aydır sevgililerdi ama onu ilk defa bu kadar saf ve masum bakıyordu.
Genelde kafasını onun kucağına koyduğu zaman ellerini Eymen'nin göğsünde haraket ettiriyor. Yada malum yerlerine baskı yapıyordu.
Tabi bu Eymen'nin de hoşuna gidiyordu ama şu an çok saf olması da hoşuna gitmişti.
Şu an onu öylesine çok öpmek istiyordu ki. Böyle doyasıya, o sevdiği ve yumuşak dudakların tadına bir kez daha varmak istiyordu. Öpmek ve öperkende onun saçlarına ellerini geçirmeyi ve hafif hafif sıkmak istiyordu.
Ama şu an onu öpse şok olurdu değil mi? Yeni tanıştığını sandığı bir kişi ki bu erkek onu öpüyordu. Eymen kendisini sıktı ve eski haline döndüğünde her şeyi yapacağına söz verdi.
Bir yandan da gencin o aşina olduğu saçlarını okşuyordu.
"Eymen bir şey sorabilir miyim?"
Genç çocuk kafasını sevdiği gencin kucağından kaldırmadan bir soru sormuştu.
"Tabii sor."
"Bir insanın kötü bir rüyasını anlatması kötü bir şey midir?"
"Bence hayır, ne gördün ki?"
"Hani sen doktorla gittin ya. Ben biraz uyuya kalmıştım. Rüyamda sen vardın."
Sesinde acayip hüzün vardı.
"Ee?"
Bir hıçkırık sesi Eymen'nin kalbini cız ettirdi. Ağlıyor muydu? Emir? Emir?
Kafasını kucağından kaldırıp karşısına aldı. Gerçekten de ağlıyordu.
"Seni rüyamda birileri dövüyordu, sonra da ağlıyordun. Eymen bir şey daha soracağım. Neden rüyamdayken kalbime bir şey oldu?
Rüyamda kalbimde çektiğim acı çok kötüydü. Böyle, böyle şey gibi. Biri kalbimi çöpe atıyor gibi.
Senin göz yaşlarını görünce de yine aynı şey oldu.
Bu kötü bir şey mi? Sana bir şey yapmalarını istemiyorum."
Eymen karşısındaki gencin göz yaşlarını silerek gülümsedi. Bunların gerçek duyguları olduğunu biliyordu. Ama belki de söylemeyeceği şeylerdi. İşte bunu anlaması iyi olmuştu. Onu konuşturabilirdi.
Rüyasında, yaşamış bir şeyi görmeside farklı gelmişti.
"Şhht ağlama ama. Bak sadece aptal bir rüya. Bak iyiyim."
"İntihar ne demek?"
Bir an her şey donup kalır ya, sanki her şey susar bazen. O sessizliğin sesi bile olmaz bazen.
Hani karşısındaki kişinin ağzından çıkan kelime ile geçmişe gidersin ya. Yapmak istediğin saçmalıklar gelir ya aklına, sonra nasıl tekrardan mutlu olduğunu farkına varırsın ya. İşte o an bu andı.
Şu an kelimenin manasını bile bilediği şeyi çoktan def etmişti.
Ne garipti ama kendisini o uçurumun dibinden kurtaran O iken şimdi bu kelimenin manasını soruyordu.
"Boşver gitsin."
"Rüyamda, ama bunda başka yerdeydik. Bana bu kelimeyi söyledin sonra bana bir şey oldu. Karnım kasıldı, üzerime titreme geldi sanki. Ya nasıl anlatırım bilmiyorum ama sanki uçuyor gibiydim."
Eymen bu kelimeyi söylerken onu çok mu üzüyordu. "Her şeyin bitmesini istiyorum" dediğinde çok mu üzülüyordu.
Kalbine bıçak saplanmış gibi hissetmişti.
"Sen bunları düşünme tamam mı?"
"Ama hissettiğim şeyler canımı acıtıyor."
Eymen bu fazla masum ve saf şeyler ne yapacağını hiç bilmiyordu.
Ona sımsıkı sarıldı. Bu çocuğa fazla aşıktı.

Sinirli Yarim •bxb•Where stories live. Discover now