~Alın size özel bölüm~

10.3K 571 254
                                    

Uyanıyordu genç adam. Bir alarm sesine ama nasıl itici bir ses. Alarmı kapatmak sonra yatağına geri dönmek istiyordu. Ama pek mümkün değil gibiydi.
Gözlerini açıp saate baktı, tam olarak okulda olması gereken saate on beş dakika vardı. Yani on beş dakika içerisinde okulda olması lazımdı.
Hiddetle ayağa kalktı.
"Ey-"
Eymen'i uyandırmak ve ona seslenmek istesede yanındaki boşluk onun yanında olmadığını anlamasına yetmişti.
Herhalde kalkmıştır diye düşünerek odaları gezmeye başladı. Bir yandan da hazırlanmaya çalışıyordu. Eymen neredeydi ve neden kendisini giderken uyandırmamıştı.
Yoksa hala dün yaşadıkları şeyden utanıyor muydu?
Derin bir şekilde oflayarak, kısa bir duş aldığı gibi okula doğru koşar adımlarla gitti.
Demekki neymiş Eymen olmadan okul için bile uyanamıyormuş.
Ama Eymen'i okulda bulduğu gibi sıkıştıracaktı. Nasıl kendisini kaldırmadan giderdi. Ve nasıl altı aydır sevgili olmalarına rağmen utanabiliyordu.
E artık alışması lazımdı değil mi? Bir türlü şu utangaçlığından vazgeçemiyordu.
Emir mecbur hiç Eymen'i arayamadan direk sınıfa girmek zorunda kalmıştı.
Ders başlamış, hoca bir şeyler anlatıyor ama Emir'in kafası başka alemlerdeydi.
Hemen onu bulmak ve sinsi bakışlarını üzerine dikip öylece kızmak istiyordu.
Artık kendisinden utanmasın istiyordu.
Emir bunları düşünürken, derste bitmişti hemen zili duyduğu gibi de zaten sınıftan çıkmış gözleri sevdiğini ayırıyordu.

O aşık olduğu suratı bulmak, onu kolundan tutmak ve sessiz sakin bir yere götürmek istiyordu. Ve buldu da, Eymen'le göz göze geldiği gibi Eymen kıkırdayarak kafasını eğdi. Hayır hem utanıyor hemde gülüyordu.
Emir bir koşu Eymen'nin yanına geldi. Ve o okulun kalabalığından sıyırmak için hiçbir şey demeden kolundan tuttu ve çekiştirmeye başladı.
E tabi Eymen de mecbur yürümek zorunda kalmıştı. Ama alttan alttan da gülüyordu. Gülmemek için dudaklarını ısırıyor olsa bile pek işe yaramıyordu.
Emir onu alt kattaki boş bir sınıfa getirdi. Bu sınıf pek kullanılmaz fazla veya kullanılmayan sıralar falan burada dururdu.
Pekte insan olan bir yerde değildi.
"Eymen?"
"Hı?"
"Bizim altı aydır sevgili olduğumuzu biliyorsun değil mi? Bilmiyorsan söyleyeyim dedim."
"E biliyorum bi' zahmet."
"O zaman neden fazla utangaç davranıp sabah kaçarcasına evden gidiyorsun?"
Eymen gözlerini kaçırarak konuştu.
"Ama şimdi şey işte."
"Ney gülüm?"
"Ya tamam Emir hadi sınıfa gidelim."
"Olmaz beyfendi. Senim yüzünden ben akciğerlerimi yırtarak buraya geldim."
"Ya kıyamam sana."
Eymen masum bakmaya ve onu yumuşatmaya çalışıyordu. Ama o daha çok sinirli gibi bakıyor ama gülmemek içinde kendisini tutuyordu.
Emir yavaş yavaş Eymen'nin üzerine doğru gelmeye başladı.
Eymen ise olduğu yerde hiçbir şey yapmadan ona bakıyordu.
Emir onu yanaklarından tutarak dudağından öpünce Eymen hemen kendisini geri çekti.
"Emir, okuldayız."
"Ee?"
"Aşkım okuldayız lütfen."
Bir yandan hala gülüyordu. Emir bir an gülerek onu yakalamaya çalıştı, Eymen de kaçmaya çalışıyordu. İkisi de gülüyor ve şakalaşıyorlardı. Emir onu bir daha öpmeye çalıştığında Eymen okulda olduklarını tekrar söyleyerek ondan kaçmaya devam etti ve onu hafif bir şekilde itti.

Aslında hafif bir şeydi, ama araya dengeyi kaybetme girinde Emir geri geriye doğru gitmeye ve üst üste dizilmiş sıralara çarptı. Bu seferde sıralara çarpınca en üstte duran sıra aşağı doğru kaydı ve Emir'in kafasına düştü.
Tahta sıra tam olarak kafasına düştüğünde etraf kararmadan evvel bir kaç şey söylemek istedi. Biliyordu, sevdiği kendisini suçlayacaktı. Ve bu onu çok üzecekti. Onu üzmek istemiyordu. Kararmaya ve bayılacağını hissettiğinde konuşabildi.
"Senin suçun değil."
Sonra bayıldı. Bu durumda bile sadece onu düşünüyordu.

Eymen donup kalmıştı, Emir'in yerde yatan bedenine baktı. Kafası kanıyordu. Yeter artık, onu neden böyle görmek zorundaydı.
Titrek bacaklarını büktükten sonra yere çömeldi.
"Emir?"
Cevap yoktu.
"Emir?"
Yine cevap yoktu. Eymen hemen panik yapmaya başladı. Zangır zangır titreyen ellerine rağmen telefonunu cebinden çıkarabilmiş ve ambulansı arayabilmişti. Belki konuşması zor, kelimeleri bir araya getirmek zordu ama başarmış ve şu an ambulans geliyordu.
Eymen bir yandan ağlıyordu, yanlarına öğretmenler ve öğrencilerden birazı toplanmıştı bile. Eymen kimseyi görmüyor ve yine bir kez daha ellerinde onun kanı olması canını yakıyordu.
Sanki ona zarar vermekten başka hiçbir şey yapmıyordu.

Sinirli Yarim •bxb•Where stories live. Discover now