방탄소년단

22 4 1
                                        

Üşüyen ellerimi montumun cebine sokarak içinden telefonumu çıkarttım.

"Annem kişisinden bir cevapsız çağrı"

Hızlı bir şekilde parmaklarımı telefon ekranımın üstünde dolaştırdım. Mesaj kısmına girip anneme yazmaya başladım;

Ben
Okula gidiyorum, kahvaltımı yaptım çıkınca ararım.

Telefonumun ekranını kapatıp tekrar montumun cebine soktum. Kafamı yukarı doğru kaldırıp sonbaharın dökülen yapraklarını izlemeye başladım. Ağaçlar yapraklara sahipti, ama mevsimler onlara engel oluyordu. Ağaçlar her sene aldatıyordu kendilerine ait olan yaprakları. Ve bunun farkında olan yapraklar terk ediyorlardı her sene sahibi olan ağaçları. Garipti. Keşke gerçek aşk olsaydı onlarınkide. Keşke özenmeselerdi diğer büyük aşklara. Ve keşke olmasaydı onlar gibi kusursuz bir aşk daha.

Bunları düşünerek gittiğim yeni okulumun bahçesinin girişinde durdum. Büyük harflerle ismi yazan yeni okuluma doğru bakmaya başladım.

"******** Lisesi"

Uzun bir süre izledim bu okulu. Yanımdan geçip gidenler oldu. En son birisi bana arkadan çarpıp "hoşgeldin ibne" Dediğini duymuştum. Onunla beraber gülen bir kaç kişinin arkasından bakarak üstümü düzelttim. Okul hayatım boyunca bu tarz muammeleler görmüştüm ve alışmıştım. Artık umursadığımı düşünmüyorum açıkcası.

En sonunda bahçe girişindeki güvenliğe "günaydın"  Diyerek bir adım attım. Bahçeyi inceleyerek okula doğru yürüdüm ve merdivenlerden çıktım. Hızlı adımlarla okula girdiğimde sınıfımın hangi şube olduğunu öğrenmek için bana verilen 'öğrenci bilgileri' kağıdını çantamdan çıkartıp tekrar göz gezdirdim.

Öğrenci İsmi

Kim Taehyung

Okul Numarası

64

Sınıfı

11/B

Bilmem gereken kısıma tekrar bakıp kağıdı tekrar katladım ve çantama geri koydum. Ardından 11/B sınıfını aramak için koridora girdim. Sınıflara ve şubeleri ne bakıp kendi sınıfımı bulduktan sonra kapıyı açtım. Sanırım geç kalmıştım çünkü öğretmen içerideydi. Bana dönüp "hoşgeldin lütfen buraya gel ve bize kendini tanıt" Dedi.

Başımla onaylayıp sınıfa girdim ve kapıyı kapattım. Hocanın yanına kadar gelip sınıfa döndüm. Beni inceleyen bütün yüzlere tek tek baktıktan sonra başımı karşı duvara sabitleyip konuşmaya başladım;

"Herkese merhaba. Ben Kim Taehyung. 17 yaşındayım. Bu kadar bilginin sizin için yeterli olucağını düşünüyorum bunun için gerisi sizi ilgilendirmiyor. Şimdiden memnun oldum, umarım iyi anlaşırız."

Diyerek boş olduğunu gördüğüm ilk yere oturdum. Yanımda kimin oturduğunu bile umursamıyordum aslında. Çantamı masanın yanındaki kulba asıp kalem kutumu ve defterimi çıkarttım. Hocaya döndüm ve kolumu masaya dayayarak anlattıklarını dinlemeye başladım...

~Ders Sonunda~

Tenefüs zilinin sesiyle defterime son notlarımı alıp yerimden kalktım. Çantamdan paramı alıp kantinin nerede olduğunu sormak için bir kızın yanına ilerledim;

"Merhaba. Kantin ne tarafta biliyor musun? "

Kız bakışlarını arkadaşlarından ayırıp bana döndü. Bir süre bana baktı ve konuşmaya başladı;

"Sen yeni çocuksun. Kim Taehyung'du değil mi? "

"Evet. Kantin ne taraftaydı? "
Diye sorumu tekrarlamak zorunda kaldım.

"Bende Sun Yeon. Memnun oldum. Ah bu arada kantin bir aşağı katta. Merdivenlerin hemen karşısında."

Başımı sallayıp sınıftan çıktım. Herkes bana baktığı için başımı önüme eğerek yürümeye başladım. Ayaklarıma bakarak aşağı inmek için merdivenlere yöneldim.

2-3 basamak indikten sonra aniden önüme çıkan bedene çarpmak zorunda kaldım. Gözlerim anın şaşkınlığı ile kocaman açılırken çarptığım çocuk ile geriye doğru düştük. Herkes bize bakarken üzerine düştüğüm çocuğun üstünden olabildiğince hızlı bir şekilde kalktım. Çocuk başını yere yaslamış bir eliyle kafasını tutuyordu. Ona doğru eğilip elimi uzattım ve tutması için bekledim. Bir kaç saniye sonra çocuk bana bakarak elimi tuttu ve kalktı.

"Üzgünüm hızlı çıkıyordum. Seni görmemişim Taehyung. "

Ona bakarak konuşmaya başladım;

"Sorun değil. İsmimi nerden biliyorsun?"

Gülümseyerek bana baktı.

"Sıra arkadaşınım Taehyung. Cidden bilmiyor musun yoksa bilmemezlikten mi geliyorsun? "

Başımı olumsuz anlamda sallayıp son sözlerimi söyleyerek yanından geçerek kantine doğru tekrar yürümeye başladım;

"Hayır, üzgünüm. Neyse sonra konuşuruz kantine inmem gerek. Ne de olsa sıra arkadaşımsın. "

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Evet ilk bölümü yazmak 1 saatimi aldı neredeyse. Böyle birşeye başlamak istedim çünkü güzel olacağını düşündüm. Umarım sizde seversiniz.

Bu arada kitabı soluksuz okumayın da yorum yapın (:

Şimdilik görüşmek üzere, takipte kalın...

I'm Texting (っ'-')╮=͟͟͞͞💌Where stories live. Discover now