Yaşadıklarından sonra bu filmi izlemesinin ne kadar etik olduğunu şuan şu ortamda sorgulayamayacaktım.

Savaş hiç izlememiş gibi hepimizden heyecanlı bir şekilde izlerken Sümeyye korkmak yerine korku sahnelerinde suratını buruşturuyordu, kan pek hoşuna gitmezdi.

Serrayı ise korku filmi sevmediğinden oldukça memnuniyetsizdi. Adeta bizim mahallede 5 gün dedikodu çıkmadığı için çekirdek çitleyemeyen teyzeler gibiydi. Barın filmi sevmiş gibi odaklanmış korktuğu söylenemezdi. Ben kucağıma aldığım yastıkla normal şekilde izlerken Eray sevmiş gibi göz bile kırpmadan izliyordu.

Gözlerimi açtığımda odamdaydım. En son film izlerken uyuduğumu hatırlayıp ne ara buraya geldiğimi hatırlamaya çalıştım.

Üstümü değiştirip elimi yüzümü yıkadıktan sonra aşağıya salona indim.

"Günaydın." Zerdanın neşe saçan sesine karşılık uykulu bir sesle yanıt verdim.
"Sanada."

Zerda daha bir gün olmasına rağmen bize ayak uydurmuştu. Özellikle bana ayrı bir yakındı.

Sümeyye mutfaktan elindeki domates ve bıçakla çıkarak salona geldi. "Ne günaydını ya öğlen oldu öğlen."

Göz devirerek saati gösterdim. "Saat daha 10.30 Sümeyye."

Sümeyye'ye verdiğim cevaptan sonra esneyerek kendimi kenardaki tekli koltuğa attım.

"Birşey soracağım kızlar ben dün yukarı nasıl çıktım?"

"Eray hava yolları sağolsun." diye yanıtladı Serra.

Aklımdaki saçma sapan sorulardan Serra'ya cevap vermeyi bile unutmuştum.

"Ece kalktığına göre kahvaltı yapalım mı?"

Sümeyye mutfağa geçerken Şeyma atladı."Birinin bakkala gitmesi lazım ekmek yok."

Herkesin bakışları bana dönmüştü ben ise tavana bakıyordum. "Anaa tavanın boyası ne kadar da güzelmiş."

Zerda sırıtıp dudak büktü. "Kaçamazsın Ece malesef."

"Off ya yine mi ben."

Oflaya oflaya ayakkabılarımı giyip sokağa adım attım.

"Ece bekle beni."

Arkamı döndüğünde Zerda'nın hızlıca ayakkabılarını giydiğini gördüm.

Yetiştiğinde birlikte bakkala doğru yola koyulduk.

Bakkalın önüne geldiğimizde ben alacaklarımızı telefondan bakarken Zerda bir an duraksamıştı.

Telefona bakarak "Zerda hadisene ya." diye sızlandım.

Yüzünü adeta yerin dibine sokmak istercesine yüzü eğik yürüyordu.

Etrafa baktığımda mahalledekilerin laf attığını anlamıştım.

Tam konuşacakken Enes'in geldiğini gördüm.

Eğer laf söylersem Enes olaya karışacak ve iş daha çok büyüyecekti.

"Zerda? Neden yüzünü yere eğiyorsun?"

Elleriyle zarifçe çenesinden tutup yüzünü kaldırdı. Zerda ise göz göze gelmemek için geri çekilmişti.

Enes'e etraftakileri çaktırmadan işaret ettiğimde onların bir laf söylemiş olacağını çoktan tahmin etmişti bile.

"Şu kıza bir daha laf söyleyen olursa karşısında beni bulur. Herkese nasıl normal davranıyorsanız bu kıza da aynı şekilde davranacaksınız! Duydunuz mu!"

Mahalle Klasiği/Akşam Güneşi Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ