Bölüm 3

4.9K 144 29
                                    

Sabahın ilk ışıkları ile kalkıp elimi yüzümü yıkayıp mutfağa indim. Sabah kahvaltı yapmayı sevmediğimden kahve yapıp odama geçtim ve sınava çalışmaya odaklanmıştım.

Saatin ne kadar hızlı geçtiğinden habersiz çalışırken telefonumun sesi sessizliği bozmuştu. Göz ucuyla arayan kişiye baktım. Sümeyye'ydi.

"Efendim Sümeyye."

-"Kız yine ders mi çalışıyorsun?"

"Yani mecbur."

-"Kahvaltı yapmadan kahve ile oturdun tekrardan masana değil mi bunu bildiğim için Seda Teyze zaten bu tarafa gelecek sende geliyorsun itiraz istemiyorum kahvaltıdan sonra birlikte çalışırız."

"Hiç almasaydım ya."

-"Valla tercih sunduğumu hatırlamıyorum ben."

Cümlesine sırıttım oda fark etti.

"Tamam tamam gelirim."

Telefonu kapatıp masama koydum.

Biraz daha çalıştıktan sonra Sümeyyelere gitmek için hazırlandım.

Mahallenin gençleri her zamanki gibi sokakta oyunlar oynuyordu.

"Oo benim miniğimde dışarı çıkmış."

Kaldırım kenarında oturan küçük kızın yanağından makas almıştım.

Benim olduğumu kafasını çevirdikten sonra anlamış ve hemen "Ece abla!" diyerek sarılmıştı.

"Ne oldu bakalım? Neden oynamıyorsun sende?"

-"Mutsuzum."

"Allah Allah neden mutsuzmuş bu prenses?"

-"Eray abiyi polis amcalar aldı benim bebeğimle kim oynayacak?"Dedi elindeki peluş oyuncağı göstererek.

"Ben şimdi polis amcalarla konuşacağım Eray abini hemen getirecekler tamam mı?"

Çocukların yanlarından uzaklaşırken Telefonumu elime alıp Sümeyye'yi aradım.

-"Efendim?"

"Olanlardan haberiniz var mı?"

-"Eray'ın alınmasından mı?"

"Biliyorsunuz yani?"

-"Hayır az önce Meryem Teyze geldi ondan öğrendik bizde."

"Karakola geçiyorum ben."

-"Bu tarafa gel Savaşlar burada beraber geçeriz."

Telefonu kapatıp hızlıca Sümeyyelerin oraya gittim.

"Nasıl oldu olay? Neden aldılar?"

-"Ben onları sağlam bırakmayacaktım anasını satayım."

Savaş bir sağa bir sola cirit atarken Barın yaslandığı arabadan doğruldu. "Çocuklar şikayetçi olmuş."

"Demiştim ben biliyordum böyle olacağını." derince nefes alıp verip burun kemerimi sıktım.

"Burada durmak ve olayı konuşmak bir şeyi geri getirmeyecek gidelim."

Bizimkiler karalara bağlamışken Arabanın anahtarını alıp arabayı açtım.

"Arabaya binecek misiniz yoksa zorla mı bindireyim!?"

Karakolun önüne geldiğimizde hemen arabadan indim. Benden önce Barın fırlamıştı bile.. Ardından Serra. Bu durumda bile onlara gülüyordum. Savaşın sesi ile arkaya döndüm.

Mahalle Klasiği/Akşam Güneşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin