"Bu çocuklar sizi şikayet etse ne yapacaksınız?"

Eray yaktığı sigarayı dudaklarına götürüp uzunca dumanını çekti.

Savaş ağzında kalan çekirdek çöpünü yere doğru tükürürken seslendi. "Heğh..Boku yedi Eray karakteri.. her bok bundan çıkıyor"

-"Bir karakollara düşmediğimiz kalmıştı onu da yaptınız ya helal olsun."

Sümeyye'nin sözünden sonra ona hak verir manasında kafamı sallamışken Savaş yine atladı söze.

"Dedi ömrümü adadığım güzel kız."

Serra da nefes nefese bakkala girip konuştu. "Bunu babamlar duyunca ne yapacaksınız acaba?"

Baba kelimesinden sonra Eray'ın yüzünün rengi atmıştı.

Savaş istifini bozmadan çekirdek çitleyerek "Dedi Hayırsız Barınım'ın güzel sevgilisi."

Hep bir ağızdan "SAVAŞ!" diye bağırınca irkildi.

Ağzında son kalan çekirdek çöpünü de tükürdükten sonra konuştu. "Diye ekledi ahali. Tamam tamam sizde mizahtan anlamıyorsunuz ben parka geçiyorum."

Eray ile göz göze gelince buruk bir gülümseme yollamıştı bana. Savaş'ın ardından bizde dışarı çıktık.

"Efeler parkta bekliyor gidelim" Eray sigarasından çektiği son dumanı da  dışarı üfledikten sonra sigarayı söndürüp çöpe attı.

Bizimkiler önden önden giderken tam zamanı olduğunu düşünerek konusunu açtım.

''Eray?''

-''Efendim?''

''Yanlış anlama ama neden baba mevzusu açılınca hep bir yüzün düşüyor?''

Soruma karşılık nefesini bıkkınca vererek olduğu yerde durdu. Kaldırım taşını göstererek konuştu. ''Oturalım mı?''

Başımla ona onay verirken kaldırım taşlarına oturmuştuk. Ağzından çıkacak kelimelere odaklıydım.

-''Takmıyorum o iti aslında ama..'' sesi hafifçe titremeye başlamıştı. Elimi dizlerine koydum. Titriyordu.. Ama bu titreme soğuktan veya kendini geçiştirmek için değildi. Sinirdendi.

Elimi dizine koyuşum ona moral vermiş olmalı ki sözlerine devam etti.

-''Koyuyor anasını satayım milletin arkasında dağ gibi babasına güvenmesi onla vakit geçirmesi koyuyor.'' Kıpkırmızı olan gözleri ile bana baktı.

Aramızda olan mesafeyi azıcık açarak kucağıma kafasını koydu. İlk başta şaşırsam da teselli amaçlı saçlarını karıştırmaya başladım.

''Herkes her şeyi yaşayamıyor Eray. Belki çektiklerini bilemem ama ne kadar güçlü olduğunu biliyorum. İnci'ye yaptığın abilik, babalık.. Her yiğidin harcı değil bu.. Ve ne kadar güzel kalpli birisi olduğunu biliyorum mesela.. Gözlerin gibi yakışıklılığın gibi.. İç güzelliğin dışa vurmuş.''

yattığı yerden doğrularak gözlerime baktı. ''Belki de içime sen kaçmıştır o yüzden dışa vuruyordur bu yakışıklılığım. İyi ki varsın Ece.''

Ettiği iltifata donup kalmıştım. Belli etmeden kendimi toparladım. ''Sende iyi ki varsın Eray. Ne zaman nerede olursa olsun dertleşmeye açığım.''

Gülümsedi. ''Belki başka zaman bizimkiler parkta çıldırıyordur bizi beklemekten.''

Güldüm. ''Evet ya onu unuttuk.. Savaş her an bir kaos oluşturabilir hadi gidelim.''

Eray babasız büyümüştü. Aile konusunda belki de aramızda en çok çileyi çeken Eray'dı. Küçük yaşta annesi Meryem Teyzeye ve kız kardeşi İnci'ye bakmak için okulu bırakıp işe başlamıştı. Sonrasında bizim ikna edişimiz ile üniversite için hazırlanmış ve Bilgisayar Mühendisliği kazanıp okumuştu. Şimdi ise bir şirkette çalışıyor ayrıyeten de ek işlerde çalışıyordu.

Parkın oraya geldiğimizde Efe, Enes, Barın kısaca bizim çete oturup çekirdek çitliyordu.

''Bizde dedik bunlar bizi merak etmiştir mahalleyi turluyordur öldüler mi kaldılar mı diye.''

Eray'ın isyanına gülerken Savaş atladı. ''Ne düşüneceğim be seninki de yanında vallahi götümü kaldıramam.''

Eray dudaklarının arasındaki çekirdeği çitleyecekken bir anda öksürmeye başladı. ''Ne benim ki ? Benim ki ne? Öyle bir şey yok.''

Yalan yok bende kızarmıştım.

Hava kararmaya başladığında herkes ayrılmıştı.

Efe ile biz yolda eve gidiyorduk. Her zaman ki gibi dalga geçiyordu benimle bir anda bağırdı Eşek sıpası beni de korkutmuştu.

"Ne oldu?" Diye sordum.

"Bugün Trabzon'un Maçı var!!"

Koşmaya başlamış ve karanlık sokakta beni tek bırakmıştı. Benimde koşmaktan başka çarem yoktu.

Koşmaktan nefesim kesildi ve bir yerde oturdum. Yıldızlar mükemmel gözüküyordu.

Telefonuma mesaj gelmişti Baktım bizim gruptandı.

        "Bütün boşlar toplandık♡"

Sümeyye'm:Bugün güzel konuşamadık. Hem Ece kız ne oldu Eray'ın ile hiç anlatmadın bak

Serra: İkisine de evet ya diyorum Sümeyyecim

~Ses~

Sümeyye'm: Neredesin sen?

Serra: Evet neresin Ece?

Gerizekalı Efe maç var dedi
k

oşmaya başladı bende pesinden
koştumama yetişmedim.
Sokakta oturuyorum.

Serra: Kızım üşüyeceksin.

Sümeyye'm :Ya kızım bu saatte
dışarıda ne işin var? Donacaksın Donacak bak Eray'ın da yok yanında.

Bir adet sana Aykut Elmas'tan
'Salak salak konuşma be '
Repliği gönderiyorum
Sümeyyecim.

Telefonu cebime koyup yürümeye devam ettim. Eve geldiğimde Efe koltukta oturmuş ''yolunu mu kaybettin.'' diye benle dalga geçiyordu. Tabi ki de hemen göz devirdim.

Bu harekete bayılıyordum.

Anneme seslenip odama çıktım. Üstümü değiştirip yatağa uzandım. Ah ah ne olacak bu Barın ile Serra'nın işi.. Bunları düşünürken uyuyakalmışım..

_______________________________________

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum..😁

Mahalle Klasiği/Akşam Güneşi Where stories live. Discover now