24. Bölüm

2.2K 176 29
                                    


Yiğit 

arabamı boş bir yere park edip indim o sırada arabamı park ettiğim yerin karşı tarafında arabasını park etmeye çalışan bir kız gördüm boyalı kırmızı saçları vardı küfür ede ede arabayı park etmeye çalışıyordu sonra beni gördü

"Şey... acaba yardım edebilir misiniz?" dedi. ilk başta etrafıma baktım bana mı diyor acaba diye sonra, "evet, takım elbiseli uzun boylu adam size dedim" dedi ve gülümsedim 

"o araba oraya girmez girse bile çıkamaz" Dediğimde anlını direksiyona yasladı 

"in arabadan ben sana park yeri bulayım" dedim ve arabaya doğru ilerledim kız araban indi ve ben de arabaya binip park yeri buldum ve arabasını park ettim 

"ya gerçekten çok teşekkür ederim" dedi ve arabasının içinden çantasını ve birkaç dosya aldı o sırada telefonumun çalmasıyla Timuçinin aradığını gördüm ve açtım o sırada kızan biraz uzaklaştım 

"ne oldu?"

"Yiğit her şeyi berbat ettim" 

"ne yaptın ne olursun çok kötü bir şey yapmadım de"

"Ucaya ayı aldım bana trip atıyor"

"ne alaka olum mutlu olması gerekmiyor muydu?"

"bana şey dedi; ne yani sen bana bir mesaj mı göndermeye çalışıyorsun sen bana ayı gibi misin demeye çalışıyorsun siktir git gözüm görmesin seni, dedi ve kafama ayıyı vura vura evden kovdu" dediğinde kahkaha attım 

"iyi olmuş"

"şimdi gidip köpek ya da kedi sahiplensem ve ona versem ne yani sen beni bu hayvanlar gibi mi görüyorsun der ne yapsam ben bu kızın gözüne giremem ya of" dedi ve telefonu yüzüme kapattı 

telefona bakıp, "yemin ederim gerizekalı bu çocuk" dedim ve arkamda duran kıza baktım 

"acaba burayı biliyorsanız beni müdürün odasına götürebilir misiniz?" Dedi şirince ona baktım ve başımı onaylarca salladım 

"iş görüşmesi mi?" dediğimde başını onaylarca salladı demek ki benimle görüşecekti 

müdür değildim şirketin direk sahibiydim ama iş alımlarını ben yapıyordum güvenmiyorum o adama.

şirkete girdiğimizde bir anda herkes etrafıma toplanacaktı ki bakışlarımı gördüler ve sonra gelmeye karar verdiler 

odamın olduğu kata geldiğimizde sekreter yanıma geldi 

"hanım efendiyi bekleme odasına alın" 

"peki Yiğit bey" dedi sekreterim kızılı bekleme odasına kadar geçirdi ben de odama geçip bilgisayarımı açtım o esnada telefonum tekrar çaldı bu sefer arayan Kuzeydi 

"Efendim "

"neredesin?"

"şirkette"

"Nisanı yanına gönderiyorum Sinan'ın işi varmış ben de abimin yanına gidiyorum başına bir şey gelmesin"

"tamam" dedim ve telefonu o da yüzüme kapattı görüşmelere daha yarım saat vardı o sırada ben de dosya işlerini hallettim 

aradan kaç dakika geçti hatırlamıyorum ama kapının çalmasıyla kendime geldim içeri Nisan girdi göz altında ki şişliklere rağmen gülüyordu 

"otursana" dedim annesi ve babası dün ölmüştü çok belliydi dışarıya üzgün olmadığını ve ağlamadığını göstermeye çalışıyordu ama içi paramparçaydı içi kan ağlıyordu

İkizim  {Tamamlandı} Where stories live. Discover now