Havlu yardımı ile solungaçlarım hızla kuruyup düz bir çizgi halini alırken kuyruğum da yerini bacaklarıma bıraktı ve ben dizimdeki yarığın biraz açılmış olduğunu fark ederek kaşlarımı çattım ve ne ara yanıma geldiğini anlamadığım Taehyung'un "sana ağrı hissedersen kendini zorlama demiştim" diye serzenişini uydum.

"Su çok güzeldi, ağrımı fark edemedim" dedim usulca ve Taehyung'un beni kucağına alması ile birlikte kollarımı boynuna doladım.

"Çadırı hazırladım. Bacağını saralım sonra da sen üzerini değiştir."

"Taehyung, bacağım ne zaman iyileşir?"

"Ne o? Hemen okyanusa mı dönmek istiyorsun?"

Taehyung'un sorgulayan bakışları karşısında başımı olumlu bir şekilde salladım.

"Kısa zamanda dönmezsem bir daha dönemeyecekmiş gibi hissediyorum."

"Merak etme, yaran çok açılmamış. Birkaç güne iyileşir."

Birkaç gün...

Çok az bir zamandı.

Ait olduğumu düşündüğüm yere bu kadar kısa bir zamanda dönebileceğimi öğrenmiş olmama rağmen neden buruk hissediyordum?

......

Akşam vakti hava kararmaya yüz tutmuş, güneşin yerini ay ışığı almış ve okyanus esintisine karşılık ateş yakılmıştı.

Bir çember oluşturup ateşin etrafında toplanan grupta herkesin yüzü gülüyordu ve ben hepsinin içimi ateşten daha çok ısıttığını fark ediyordum.

Jimin omuzlarıma kendi hırkasını bırakıp yanımdaki sarı minderin üzerine otururken diğer yanımda ateşte bir şeyler kızartan Jungkook vardı ve uzun şişi kendine doğru çekip halka şeklindeki yiyecekten bir parçayı çıkarıp üfledikten sonra bana uzattı.

"Bak bakalım, sucuğun tadını beğenecek misin Ella?"

Ağzıma attığım sucuğun tadı ile birlikte kocaman gülümsedim ve hala bitiremesem de "çok güzel" diye mırıldandım.

Taehyung çadırdan bir tane battaniye ve bir çanta eşliğinde çıkarken gözlerini devirdiğini gördüm. So Ra ile Hoseok'un yanına benim de tam karşıma geçerken üzerimdeki hırkayı işaret etti.

"Üşüyor musun?"

"Hayır" dedim gülümseyerek "Jimin hırkasını bana verdi."

"Tamam kollarını da geçir içine" dedikten sonra So Ra'ya döndü.

"Sen üşüyor musun?"

"Hoseok beni ısıtıyor" diyen So Ra iyice Hoseok'un göğsüne sokulurken onlara imrenerek baktım. Neden yaptıkları her şeyi Taehyung ile denemek istiyordum?

Taehyung son olarak battaniyeyi kendi üzerine örtüp getirdiği çantadan şiş ile birlikte bisküvi ve yumuşak görünen beyaz ve pembe renkte bir şeyler çıkardı ve bunları bisküvilerin arasına yerleştirip şişe dizdi ve Jungkook'un durumlara yaptığı gibi ateşte bir süre beklettikten sonra geri çekti.

Şisten çıkardığı ilk yiyeceği bana uzattı.

"Ella, çok seveceksin."

"Arasındaki şey ne?"

"Marshmallow."

Taehyung'un uzattığı marshmallowlu bisküviyi ısırdım. Bunu da çok sevmiştim!

İnsan dünyasına ait yiyecekleri çok özleyecektim!

Taehyung, So Ra ve Hoseok'a da lezzetli bisküvilerden verirken ikisi birden ayaklandı ve "biraz etrafı dolaşacağız" diyerek ağır adımlarla yanımızdan ayrıldılar.

"Jungkook, onlar neden hep sarılıyor?"

"Çünkü iyi hissettiriyor" diyen Jungkook'a sevimli bir şekilde bakıp birkaç kez gözlerimi kırpışırdım.

"Ne oldu?"

"Ben de sana sarılsam olur mu?"

"Olmaz Ella" diye araya giren Taehyung'a şaşkınlıkla baktım. Kendisine yatakta sarılmak istediğimde kızdığını hatırladığımdan ona soramamıştım. Jungkook'a sarılmak istememe de kızacağını bilmiyordum.

"Ama neden? Okyanusta bunlardan yiyemeceğim için üzüldüm. İyi hissetmek için sarılmak istiyorum."

"Ve ben de sırf Taehyung Hyung yüzünden dünyanın en güzel kızına sarılamıyorum."

Taehyung gözlerini devirip yerinden kalktı ve yanıma doğru ilerledi. Elini bana doğru uzatıp "gel biz de yürüyüşe çıkalım" dediğinde elini kavrayıp ayağa kalktım. Bununla birlikte Taehyung parmaklarımızı iç içe geçirdi. Ellerimizde oluşan sıcaklık ile birlikte gülümsedim. Bu hissi sevmiştim.

"Taehyung, evden yastıkları getirmedik. Aramıza yastık koymayacağız bu gece değil mi?"

"Aklın fikrin nerede acaba şeytan balık?" diye homurdanan Taehyung'a "şeytan ne ki?" diye sordum.

"Boş ver şeytanı! Aramıza bir şey koymayacağız ama ayrı uyku tulumlarında uyuyacağız."

"Köpekbalığı ne olacak" diye sessizce mırıldandım.

Beni kızdırdığı zamanlarda Taehyung'u köpekbalığına benzetiyordum.

Sessizce ilerlediğimiz yolda karşımıza çıkan So Ra ve Hoseok'a bağırmak istediğimde Taehyung ağzımı eliyle kapattı.

So Ra bir ağaca yaşlanmış, Hoseok da So Ra'ya yaşlanmıştı ve dudakları birbirine temas ediyordu. Birkaç saniye içinde temas eden dudakları birbirinden ayrıldı ve Hoseok alnını So Ra'nın alnına yasladı. İkisi de kocaman gülümseyip yeniden dudaklarını birleştirirken Taehyung beni başka bir yere doğru sürüklediğinden devamını göremedim.

"Onlar ne yapıyorlardı?"

"Mühim bir şey yapmıyorlardı."

Taehyung'un beni çekiştirdiği elinden onu geriye doğru çektim ve durmasını sağladım.

"Mutluluk verici bir şey mi yaptıkları?" diye sordum. İkisinin de kocaman gülümsediğini görmüştüm.

"Sayılır."

"Biz de yapalım mı?" diye heyecanla sordum.

Ben geldim 💜😍

Aklınızda komik sahneler canlanıyorsa bana yardımcı olmak adına buraya bırakabilirsiniz +

Ayrıca sevdiğiniz Banttan sahneleri de ekleyebilirim bölümlere, onları da buraya bırakabilirsiniz +

Aslında yazarken zorlanmıyorum ama bazen yorumlara yazdığınız sahneleri ekleyebiliyorum aralara güzel oluyor 😙

Yeni bölüm için;

Vote sınırı:200
Yorum sınırı:300

Blue Side ❧ VHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin