ikinci bölüm

68 8 15
                                    

Sabahtan beri içinde bulunduğum ruh halini anlayamazken çocukların bi anda "Hadi okuldan kaçalım." demelerine kanmış ve okuldan kaçış işlemlerine başlamıştık. Birkaçının kaçırmamam gereken dersler var diyerek kabul etmediği teklifi kabul ederek iyi mi yapmıştım anlamamıştım ama kaçmamıza daha bir ders varken ailemi arayıp müdürden izin almıştım.

Bu durumda ben tam olarak okuldan kaçmış olmuyordum, ama diğerlerine uyup arka bahçeden çıkacaktım. Zaten müdür izin verecekken pek gönüllü vermemişti, güvenliğe söyleyip söylemediğinden emin değildim ve kapıdan çıkacak olursam güvenliğin müdürü araması gibi bir durumda kapıda uzun süre kalabilirdim. Böyle bir olayla karşılaşmamak için arka bahçeden çıkmak daha iyiydi. Ve tabii ki eğlenceli.

Sonunda zil çalınca derin bir nefes vermiş ve yanımda uyuyan Yeji'yi uyandırıp sıradan çıkmıştım. Chanhee ve Changmin gelemeyeceklerini söylemişti, bizim dönemden Juyeon ve Kevin geliyordu. Sangyeon ve Hwall da derse kalması gerektiğini söyleyip gelemeyeceğini eklemişti. Son durumda ben, Juyeon, Kevin, Jacob, Younghoon, Haknyeon ve Hyunjae kaçacaktık. Sunwoo o an istersem gelirim demişti ve gelip gelmeyeceğini bilmiyordum.

Okulun arka bahçesine bakan tarafta bizim sınıf olduğu için önce buradan çantalarımızı alta atacaktık ve sonra da rahatça dışarı çıkabilecektik. Diğerlerinin gelmesini beklemeden pencereden bakarken altta Sunwoo'nun sırtında çantasıyla beklediğini görmüştüm. Gülerken çantayı bir anda bıraktım ve benim bıraktığımı fark etmeyen Sunwoo çanta yere düştüğünde korkudan zıpladı.

Küçük bir kahkaha attığımda arkamdan Hyunjae'nin de kahkaha attığını duymuştum. Sunwoo sinirli sinirli yukarıya bakıyordu.

Diğerleri de beklemeden çantalarını nazik (!) bir şekilde camdan atınca geriye sadece okuldan çıkmak kalmıştı.

Camdan çekilmeden önce "Çantama dikkatlı bak korkak." diye sessiz bir şekilde Sunwoo'ya bağırdım.

Sunwoo gerçekten kendinden beklenmeyecek bir şekilde korkak biriydi.

Okuldan toplu bir şekilde çıkarken konuşuyor ve gülüşüyorduk. Kaçtıktan sonra ne yapacağımızı planlamamıştık.

Kaçmamız çok büyük bir aksiyon olmasa da arada lazım oluyordu. Özellikle okuldan bunaldığımız zamanlarda.

Sonunda Sunwoo'nun yanına geldiğimizde hızlı bir şekilde arka bahçedeki kaçmamamız için konulan şeylerin üzerinden atlayıp okuldan çıktık. Böyle günlerde iyiki pantolon giyiyorum diye düşünüyordum. Etek ile pek etik bir olay oluşmuyordu ve bunu istemezdim.

Hyunjae önden Younghoon ile yürümeye başlarken "Ee ne yapıyoruz şimdi?" diye sormuştu. Okuldan kaçma fikri kendinden çıktığı halde bir planının olmaması gülmemi sağlamıştı.

"Önce yemek yiyelim."

Haknyeon'un dediği ile ona dönerken Hyunjae'nin sevinç ile ona katıldığını da duymuştum.

Sunwoo onlara tepki vermeden "Karaokeye gidelim bi ara ya rapimi canlı duymak istiyorsunuz o kadar." demişti sinir bozucu yanını konuşturarak.

"Sunwoo sen her zaman rap yapıyorsun ki." diyerek tepkimi ortaya koydum bende. Bu çocuk gerçekten rap aşığıydı ve tek rap aşığı o değildi.

"Bende istiyorum karaokeye gitmek hem rapimi hem vokalimi gösteririm." derken Juyeon'un yaptığı şey kesinlikle Sunwoo ile alay etmekti.

Dudaklarımı büktükten sonra "Aranızda tek sesi kötü olan benim diye mi bunu yapıyorsunuz." dedim. Etrafımdaki herkesin sesi güzelken benimkisinin kötü olması ne kadar şanssız olduğumun sadece bir göstergesiydi.

Sessizliğinden dolayı unuttuğum Jacob anında olaya atlamış ve "Saçmalama Hyunjoo sesinin güzel olduğunu biliyorsun." diyerek melekliğini konuşturmuştu.

Diğerleri hiçbir şey değmediği için önce bir 'hıh' dedim ve daha sonra Jacob'ın koluna girerek "Beni seven sadece sen varsın Jacob bence bir biz grup olmalıyız." dedim.  Jacob gülerken Juyeon "Her grubun bir rappera ihtiyacı vardır rapperınız olurum bende." diyerek bir anda grubumuza ortak olmuştu.

Kaşlarımı çatarken "Rapper ben olacağım Juyeon sen vokal ol." demiştim yalancı bir ciddiyetle. Juyeon ile uğraşmak hoşuma gidiyordu, aslında genel olarak insanlarla uğraşmak hoşuma gidiyordu.

"Ben varken gerçekten sizlerin rapper olabileceğinize dair umutlarınız var mı?"

Sunwoo'ya bakıp dil çıkardım ve bu sırada yemek yiyeceğimiz yere de girmiştik.

Sessizliğe bürünüp bir masaya oturduk.

Bugün nedenini bilmediğim bir nedenden Kevin mutsuz gibiydi. Diğer kişilerde görünen herhangi bir sorun yoktu ama arada hepsinin Kevin'a göz attığını görüyordum.

Yiyeceğimiz şeyleri sipariş ettikten sonra da kimsenin ağzını bıçak açmamıştı. Bu sessiz ortam beni de sessizliğe ittiğinden ben de konuşmuyordum.

Yemeklerimiz bitmeye yakınken Kevin boğazını temizleyip dikkatleri üstüne çekmişti.

"Ben.." derken sonunda güzel bir şey demeyeceğini de anlamıştım.
"... ailem geri dönmemi istiyor."

Dediği şeyle birlikte algılayamamış ve bir anda ağzımdan "Ne?" kelimesinin çıkmasına neden olmuştum.

Diğerleri de en az benim kadar şaşırmıştı.

"Yakın bir zamanda değil. En az bir sene daha sizinleyim ama sonra ne olur bilmiyorum." derken yüzünden ve sesinden dolayı ne kadar üzgün olduğunu anlayabiliyordum.

Hyunjae dâhil hiçbirimiz konuşmuyorduk ki Hyunjae bile konuşmuyorsa bu ciddi bir konu olduğunun kanıtıydı.

Ve daha sonrasında masadan kalkana kadar kimse konuşmamıştı

İlişkimize vurulacak ilk darbenin ne olduğu ise bu olayla ortaya çıkmıştı.

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°

İlk bölümlerde olaya giriş yapmasak daha iyiydi galiba ama ne yapayım 👉🏻👈🏻

the boyz in the schoolWhere stories live. Discover now