Merdivenler

117 11 1
                                    

Clara


Daleklerle ne alakam olabilir ki. Pis tenekeler.


"Dalekler TARDIS'i fazla uzağa ışınlamış olamaz. Süreyi de düşünürseeekkkk... "Tornavidasını çıkarmış kendi etrafında dönüyor. Bir şeyler hesaplamaya çalışıyor gibiydi. "Ne yapıyorsun Doktor." Cevap vermedi. Dalmıştı. Daha fazla üstüne gitmeme gerek yok. Sakinleşmem lazım. Sanırım önemli bir şey... "Evvvettt!.." Sağa sola dönür ve bir şeyleri süzüyor gibi. "Doktorrr..." Cevap vermeyeceğini düşünerek... "Efendim Clara." Cevap verdi. "Ne yapıyoruz?" Tekrar etrafında dönüyor. Dönmek, zıplamak ve koşmak... Bu üçünü çok seviyor. Nerden buluyor bu enerjiyi? "Bu tarafa gidiyoruz, ya da bu tarafa, ya da.... Ahaaa! Tabi ya. Yapabileceklerinin en fazlası." Eiffel Kulesi'ne bakıyor. Anlamadım. Ne? "Bu tarafa." Eiffel Kulesi'ne doğru gidiyoruz. Elbette Doktor kolumdan tutuyor başıma bir şey gelmesin diye. Küçük bir çocuk değilim. Tabi onunla karşılaştırdığımız zaman... Ama insan olduğum için bir insana göre yeterince büyüğüm. Tabi yine de beni korumak istiyor. Haklı. Fazla şey gördü ve bu yüzden fazla şey kaybetti. Daha fazlasını kaybetmek istemiyor. "Doktor, Eiffel Kulesi'ne neden gidiyoruz?" Hızla ilerliyorken söylüyorum. "TARDIS'in kaybolduğunu ve bunu Daleklerin yaptığını biliyorsun. Dalekler TARDIS'i fazla uzaklaştıramazlar. Başka şeyleri olabilir ama TARDIS' e yapamazlar. Güvenlik protokolleri falan falan... Benden fazla uzaklaşmamak isteyecektir. Beni korumak için. Herkesin korumak istediği birileri vardır." Bu lafın ucu bana dokunuyordu sanırım. Ona bunu sormamalıyım. Bunun sırası değil. Bu konuyu açmamaya karar veriyorum. Doktor lafına devam ediyor. "Dalekler onu belli bir alandan daha uzağa yollayamaz. Ama benim bulmamı engellemeleri lazım. Bu yüzden en garip kalabalık ve bulunamayacak yere yollamak isteyeceklerdir ve en zor bulunacak yer de..." "Eiffel!" Anladım. N'apayım? "Doğru. Ama benden saklayabileceklerini sanmaları... Saçma." Kuleye vardık sonunda. Ama... "Evet asansörü de bozmuşlar. Merdivenler. Bozulamayacak tek ulaşım aracı." Ve merdivenlere doğru yürüyoruz. Çıkacağımız merdivenleri düşününce kızgınlıkla eringeçlik arası bir his beliriyor içimde. Tornavidasıyla ne yapıyor ki merdivenlere. Yürüyen merdivenlere çevirmeyecek sanırım. "1896" "Efendim?" "1896 merdivenimiz kaldı." O nasıl bir sayı öyle. Tarih gibi. Çok fazla ama kime göre. Doktor uçarcasına çıkıyor merdivenleri.


Ulaşmamıza az kaldı. Bu ne böyle. Düşüyordum neredeyse. "Clara, ne oldu, iyi misin, Clara?" Doktor ölüyormuşum gibi geriliyor. "İyiyim. Ama başımmm. Ne olduğunu anlamadım. Bir şey beynime çarpmış gibiydi. Ama şimdi iyiyim." Elimden tutup kaldırıyor. "Az kaldı. Dayan." Dayanıcağım. Dayanmalıyım.


Sonunda bitti. Paris'te böyle bir anım olacağını beklemezdim. Zaten Doktor'dan da beklenmeyecek şeyler beklenir. Biliyorum. Garip. Ben soluklanırken Doktor etrafta dolaşıyor. Manzara gerçekten güzelmiş. Bir şeylerin ters gittiği çok belli. "Doktor. TARDIS nerede?"

Paris'in Doktoru (Doctor Who)Where stories live. Discover now