16.Yüzyıl Pastacısı;13

6.7K 605 30
                                    

Bölüm 13 "İyi ya da kötü" 

Bölüm sonunda ki notumu okumayı unutmayınız.

🍰
Cara'nın Anlatımından;

Bazı zamanlar yaşamakta olduğum hayata ihanet edip başka bir zamanda, başka bir ailede, başka bir bedende olmak istemiştim. İnsanların yalan söylemediği, birbirini öldürmediği, hastalıkların olmadığı ve tatlı yapabileceğim bir Dünyayı hep hayalimde kurmuş ve bir gün gerçekleşeceğine inandırmıştım kendimi.

Şimdi geçmiş tüm hayallerime bakıyorum; hiç biri gerçekleşemediği gibi istemediğim tüm herşeyin başıma geldiğini farkediyorum.

Joshua Hunt; küçücük bir limon ağacı ile girmişti hayatıma, ilk defa bir insandan maddi değeri yüksek olmayan ilk hediyemdi. Bunca zaman hiç bir erkek ile yakınlaşmadığım için Joshua'nın sarmaşıklara tırmanıp odamın penceresine gelmesi benim için anlamı büyüktü. O an yaşadığım o heyecan ve korkuyu net bir şekilde hatırlayabiliyordum. Sanırım hiçbir zaman da unutmayacaktım.

Arnold Lee; bir katil, zorla insan kaçıran bir zorba, küstah bir adam. Onun kötü bir hayatı olmuş olması onu kötü yapmazdı, o iyi biri olabilirdi. Fakat o bir kadını sebepli veya sebepsiz kolayca öldürmüştü.

Bir kere hiç bir kadın; ölümü haketmezdi. Kadın tohum ise erkek su olmalıydı, kadın bir anneyse erkek bir baba olmalıydı. Bir kadın veya erkeğin ya da herhangi bir canlının nefes hakkı hiç bir insanda olmamalıydı. Bir insanı öldürmek bu kadar kolay olmamalıydı.

"Cara, iyi misin?" Çamurla kaplı olan koluma değen sıcak eller ile olduğum yerde bir iki adım geriledim. Pamela endişeli bir ifadeyle bana bakıyordu. "Anlayamıyorum, biz suçsuzuz." Diye sayıkladım istemsizce.

Madam Lexi'nin bakımlı elleri tutundu koluma bu sefer, güç vermek için tutuyormuş gibiydi. Ya da sadece durmam için tutuyordu, bilmiyorum. "Emin ol bu olayda tek suçsuz sizsiniz." Dedi sakince. Kolumu ellerinden çekip biraz daha geriye giderek herkesi görebildim. Arnold kaşları çatık, anlayamadığım bir ifadeyle yüzüme bakıyordu. David'in onu gördüğümden beri üzgün yüz ifadesi yine yerli yerindeydi. Bakışlarını yere sabitlemiş öylece duruyordu. Pamela öylece durmuş Madam Lexi ile beni seyrediyordu. Onun bu sessizliğini hâlâ anlamıyordum o şimdiye çoktan ortalığı yakıp yıkmış olmalıydı, o kibirli bir insandı kendinden altta ki hiç bir insanla muhatap bile olmazken şimdi sakince onların yanında duruyordu. Gerçekten neler oluyordu?

"Evime dönmek istiyorum, ne olursa olsun." Dedim kendimden emin bir şekilde. Madam Lexi anlayışlı ifadesiyle gülümsedi. "Cara, anlamak istemiyorsun. Birisi öldürüldü ve hemen ardından siz ikiniz ortadan yok oldunuz. Sence insanlar ne düşünür?"

Kafamı hızlıca iki yana sallayıp, sertçe yutkundum. "Siz beni aptal sandınız herhalde? Sizin bizi kaçırdığınızı söyleriz, onlara her şeyi anlatırız." Madam sözlerimi duyduğunda alay dolu gözleriyle beni izledi. "İspatın var mı Cara?" Diye sordu tek kaşı havaya kalkarken. Donuk yüz ifadem tıpkı madam Lexi gibi alayla doldu. "Sizin sözünüze karşı bir Dük'ün kızının sözü? Sizce size kim inanır?"

O an bahçede bulunan herkesin yüzlerinde ki ifade nerdeyse dondu. Kimse benden böyle bir şey beklemiyormuş gibiydi, gerçekten ne sanıyorlardı beni? İyilik meleği bir pastacı mı? Ben kötü bir insan değildim, her zaman iyinin yanında dost olmuştum fakat şu ah karşımda ki insanlar kötüydü. Birini öldürecek kadar kötüydü ve kimse benden iyi olmamı isteyemezdi. "Unutmayın Yalancı Madam Lexi, babam bir Dük. Sizin hakkında bir şeyler öğrenmesi çok uzun sürmez, değil mi?"

16.Yüzyıl PastacısıWhere stories live. Discover now