I Just Want Your Heart

18 2 0
                                    

"Yani nasıl olduğunu bilirsin, siz ayrılacaksınız ve Aaron kendi yoluna bakacak."

Candice'in söyledikleri zihnimin duvarlarına çarpıp bir oraya bir buraya savrulurken katıldığım davetten gelen sesler bana uğultu şeklinde ulaşıyordu. Kalbim Aaron için ölmeye hazırlanırken aklım Candice'i unutmamam konusunda koca bir nutuk çekmeye hazırlanıyordu. Bütün bunlar bir yana benim yapmak istediğim tek şey ise Aaron'ın elinden tutup onu buralardan kaçırmaktı.

Gittikçe şiddetini arttırmaya hazırlanan rüzgar dalgalı durması için bıraktığım birkaç tutamlık saçı yüzüme doğru savurup parlatıcıma bulaştırırken üşümeye başlamış kollarımın etrafına sardığım ellerimi bir aşağı bir yukarı kaydırıp içi yanan dışı bir kutup gibi soğuk olan bedenimi ısıtmaya çalıştım. Fakat hiçbir şeyin fayda etmiyor olduğunu kollarıma değen sıcacık ellerden anladım.

Elleri tıpkı benim yaptığım gibi kollarımda aşağı yukarı yönlü birkaç hareketten sonra vücuduma sarıldı ve beni her zaman ısıtan, güvende olduğumu hissettiren ve son zamanlarda yaptığı sporu belli eden ilk yere, göğsüne, sakladı. Başını, omzum ve başım arasında kalan boşluğa sokup boynuma cehennem kadar sıcak olan dudaklarını bastırdı. Öpücüğüyle yanmaya başlamış gözlerim yavaşça kapanırken o aynı şekilde öpmeye devam edip boynumdan kulağımın arkasına doğru çıktı ve içeriden yükselen sesleri, fısıltısıyla, aniden kesti. "Yokluğun hissediliyor."

Ellerimi ellerine sarıp sıkıca tuttum. O da benim tutuşuma karşılık beni daha sıkı sardıktan sonra yeniden fısıldadı. "Üşümüşsün." Başımı olumlu anlamda sallayıp edepsiz bir teklif sunuşunu dinledim. "İstersen yukarıda bir yerlerde seni ısıtabilirim."

Kısacık güldükten sonra ona dönüp güzel gülümsemesinin son kırıntılarını yüzünde izledim. Oldukça sık hatırlamak isteyeceğim bu görüntüsünü aklıma kazıyacağımdan habersiz ellerini belime indirip beni kendine yasladı. Elleri biraz daha cesur davranıp kalçamın üzerinde durduğunda ben de ellerimi göğsüne koyup gözlerimi yüzünde gezdirdim. Her şeyden habersiz yüzünde...

"Cevap vermedin."diyerek kaşlarını hafifçe çattıktan sonra bana bakmaya devam ederken "Seni her zaman seveceğim."dedim aniden. Aklımdan geçen tek şey aşkım hakkında ne hissediyorsam her şeyi son kez yüzüne söyleme fırsatı bulduğum ve bunu asla kaçırmayacak oluşumdu ve ben de söylemiştim.

Kaşları yeniden çatılıp gülerek bana bakmaya devam etti. Gözleri gözlerim arasında mekik dokuduktan sonra bir elini kaldırıp yanağıma koydu ve başparmağını elmacık kemiğimin üzerinde gezdirdi. "Bundan şüphem yok. Aynı şekilde senin de olmasın."deyince durup gülümsemeye çalıştım ama dudaklarımı sıkıca birbirine bastırıp herhangi bir kontrolsüz ses çıkışını engellemeye çalışıyordum.

"Bence benden daha iyisini hak ediyorsun."derken sesim çatlamıştı ve gözlerim aniden dolup görüş açıma aldığım güzel suratı anında flu bir hale getirmişti. Saniyeler sonra öpmekten asla yorulmayacağım büyük dudaklarını alnıma bastırıp beni sıkıca sarıp sarmalayınca ben de ona sıkıca sarıldım. "Ben senden daha iyisini istemiyorum ki."deyip omzunu silktiğinde artık dayanacak gücü kendimde bulamıyordum. Sakladığım gerçeğin ağırlığı artık bütün gücüyle beni ezmeye çalışıyordu. İnanılmaz derecede yorgun hissediyordum.

Üzülmesine asla izin vermediğim adamı şimdi benim üzecek olmam da fazlasıyla ağır bir dramdı benim için. Asla benim yüzümden üzülmeyi hak etmiyordu.

"Ben sadece seni istiyorum. İyi ya da kötü. Seni her şekilde kabul ederim."dediğinde bozulan sinirlerimle doğru orantılı olarak gülmeye başladım. Kollarını gevşetip gülen suratıma çarpık bir gülümsemeyle bakarken ondan ayrılıp gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim yanaklarımdan. Söylediği şeyin farkında değildi ve ne yazık ki onu kendine getirme görevi bana verilmişti.

I Just Want Your Heart // CarpenterWhere stories live. Discover now