bölüm 3

62.1K 1.4K 172
                                    

NAZLI

Onun yaptığı gibi ben de meydan okurcasına gözlerimi kıstım ve ona baktım. Ne işim vardı benim bu aksi, huysuz adamla bilmiyorum ama tek bildiğim onun yanında acayip mutlu olduğum. Sonunda pes ettim ve konuşmaya başladım.

"Doktor olmak istiyorum. Çocuk doktoru."

Yüzü aydınlandı. Sözünün dinlenmesi hoşuna gidiyordu anlaşılan.

"Peki ailen?"

"Babam bu sene emekli olacak, annem ev hanımı. Bir ablam var o da eczacılık bölümünde okuyor. Biz birbirine bağlı bir aileyiz. Şimdi soru sorma sırası bende," dedim keyifle.

"Kimsin sen? Okuyor musun, çalışıyor musun?"

O sırada garson geldi ve yemeklerimizin servisini yaptı. Ona baktığımda durgun olduğunu gördüm. Garsonun yanımızdan ayrılmasıyla;

"24 yaşındayım Nazlı. Tek çocuğum. Aile şirketimiz var. İthalat ve ihracat yapıyoruz."

"Ailen?"

"Babamı birkaç ay önce kalp krizi sonucu kaybettim." Bakışları hüzün doluydu.

"Çok üzüldüm. Başın sağ olsun."

"Sağ ol Nazlı'm."

Bana ilk defa o zaman Nazlı'm diye seslenmişti. Ruhumun derinliklerine işledi adeta bu kelime. Bakışlarımız kesişti. Sadece o ve ben vardık. Diğer bütün her şey anlamını yitirmişti o anda. Aras ve Nazlısı dışındaki her şey.

"Hadi yemeğini ye."

Onun sesiyle kendime geldim ve hiçbir şey söylemeden dediğini yaptım. Ben yemek yerken o beni izlemeyi tercih etmişti. Bana beğeniyle bakan mavi gözlere alışabilecek miydim? Gerçekten onu bu kadar çok etkilemiş olmam mümkün müydü? Yani ben utangaç ve çocuk gibi davranırken, onun benden hoşlanmış olmasına inanamıyordum. O kadar yakışıklı, kendinden emin, ne istediğini ve ne söylediğini bilen biriyken benim gibi çocuk ruhlu birinde ne bulmuş olabilir ki? Kafamda cevaplanmayı bekleyen bir sürü soruyu kenara atarak, anın tadını çıkarmaya karar verdim. Bir ara Aras izin isteyerek yanımdan kalktı ve kızların yanına gitti. Onlarla biraz sohbet etti, sanırım bir arzuları olup olmadığını sormuştu. Ne kadar düşünceli biriydi böyle. Yaptığı ve söylediği her şey beni büyülüyordu. Yemekten sonra Aras'ın seçtiği, adını bilmediğim ama tadını çok beğendiğim tatlımı da yedim. Annem duymasın ama bugüne kadar yediğim en harika yemeklerdi bunlar.

Masanın üzerinde duran elimi tutmasıyla kalbim deli gibi atmaya başladı. Hangi ara uzandı anlayamamıştım. Bana öyle bir bakışı vardı ki, karşısında erimemek imkânsızdı. Elimi iki avucu arasına aldı ve okşamaya başladı. İçimden kendimi; sakin ol Nazlı, alt tarafı elini tuttu, sakin ol kızım heyecan yapma, diyerek teselli etmeye çalıştım. O an heyecanım hat safhadaydı. Eminim panik halindeki görüntümle çok komik görünüyordum.

"İyi misin?" diye sorunca bakışlarımı kaçırdım. Çok belli ettin ondan etkilendiğini. Al işte rezil oldun Nazlı. Bravo sana.

"Tabi ki iyiyim."

Gülümsedi. Karnımda kelebekler uçuştu o anda. Derin bir nefes alıp verdim ve kendimi toparlamaya çalıştım.

"Artık gitsek iyi olur" diyerek elimi elinden çektim. Beni hoşnutsuz bir yüzle onayladı. Masadan kalktık, ben kızların yanına gittim o da hesabı ödemeye gitti. Dışarıya çıktığımızda arabası hazır bizi bekliyordu. Beni etkileyen tek şeyin kişiliği ve görüntüsü olması garip değil mi? Yani bu şahane araba ya da lüks bir yerde yemek yemek, benim için hiç önemli değildi. Umuyorum ki o da bunun farkında olsun.

Günahkar Dokunuş (Tamamlandı)Where stories live. Discover now