Bölüm 5: Yalnızca Rüya

Start from the beginning
                                    

İstanbul'a döndüğümüzde buradaki kadar rahat olamayacağımızı tahmin edebiliyordum. İstanbul demek, işkolik Nehir Özbey'in oyuna yeniden dahil olması demekti. Bu da Oğuz'la aramızdaki şeyin zedelenmesini sağlayabilirdi. Bu duygulara böylesine acemiyken hafif bir esintiyle yıkılmamamız mucize olurdu.

Felaket tellalı değildim ama her şeye tozpembe bakabilen biri olduğum da söylenemezdi. Kalabalık Özbey ailesinin bana öğretmiş olduğu yegane şey her zaman ve herkese karşı gözümün açık olması gerektiğiydi.

"Çapkın olduğunu duymuştum."

Bakışlarını yakasında dolaştırdığım parmaklarımda gezdirdikten sonra yeniden gözlerime odaklanmıştı.

"Bunun doğru olduğunu düşünüyor musun?"

Oyunbaz bir şekilde gülümsediğimde onun da yüzüne benimkine benzeyen bir gülümseme yerleşmişti.

"Altına imzamı dahi atabilirim."

Cümlemin ardından yüzündeki sinsi gülümseme genişlemişti. Çapkınlık görünen bir şey olsaydı şu an karşımdaki adamın çapkınlığın simgesi olduğunu iddia edebilirdim. Oğuz Tekinsoy tüm holiganlığına rağmen çapkın bir adamdı.

"Yanıldığını söyleyemem."

İçimdeki tilkiler hareketlerini arttırmıştı. Daha önce görüşmüş olabileceğini düşündüğüm kadınlar listesi beynimde dönüyordu. Sarışın kadınlardan mı hoşlanıyordu yoksa esmer mi? Ben bu iki grubun da dışında kalıyordum. Kızıl tonlarındaki saç rengimin bazı zamanlarda sarı olduğunu söyleyebilirdim. Hatta ilkokul çağındaki Nehir Özbey buna inanıyordu.

"Küçükken sarışın olduğuma inanırdım. İnsanlar da buna inansın isterdim. Önce kendini inandırdığında başkaları da buna inanır sanıyorsun."

Tek kaşı havalanmıştı. Dudaklarını büzerek düşünen adam pozu vermişti. Ah, bu kesinlikle karşımda yapmasını isteyeceğim hareketlerdendi.

"Sen zaten sarışınsın. Aynada bakmıyor musun saçlarına?"

Bu defa onun parmakları saçıma yerleşmişti. Şu an karşımdaydı ama ilgisini benden alıp yalnızca saçıma vermişti. Önemli bir problemi çözüyormuş gibi olan dikkatli bakışlarıyla inceliyordu.

"Sarı devâ. Evet, kesinlikle sarı devâ."

Sarı devâ.

İçimdeki küçük Nehir gülümsemişti. Bu defa başardım. Bu defa biri inandı.

"Rüyada olup olmadığımızı anlamak için ne yapmamız gerekiyor?"

Şu an bir rüyanın en güzel anını yaşıyor gibi hissediyordum. Sanki birazdan uyandırılacaktım ve bu rüyayı bir daha hatırlamayacaktım. Oğuz'un yüzünün silikleşmesinden korkuyordum. Uyandığımda onu hatırlayamazsam birçok şey eksik kalırdı. Uygunsuz bir adam, kısa sürede tüm hayatımda olmasını istediğim biri hâline gelmişti.

Bunu tüketmek istemiyordum. Sindirerek yaşamak- Kimi kandırıyordum? Onunlayken sindirmek değil, yalnızca yaşamak istiyordum. Sanki bir daha ayılmayacak kadar sarhoştum. Onunla sarhoş olmuştum. Sarmıştı beni, hoş olmuştum. Hoş olmuştuk.

Sarı DevaWhere stories live. Discover now