Bölüm 7 - Kuklacı

15 3 0
                                    




...

Billur elini çenesinin altına koydu ve: "Önceki Seyyah Metis'in gözetimi altındaydı diye hatırlıyorum. Ama Seyyah Babil'e ihanet etmişti." dedi. Metis'e dönerek: "Öyle değil mi Metis?" dedi şüpheci bir ifadeyle.

"Öyleydi Billur öyleydi." dedi Metis uzaklara bakarken.

"Geçmişi sürekli merak ederdi. Son zamanlarda kendine ismiyle hitap edilmesinden hoşlanmamaya başlamıştı. Hammurabi ile bir bağ kurmasından korkuyordum.

Son zamanlarda kendine 'Kuklacı' diye hitap edilmesini istemişti. Kuklacı benim öğrettiklerimi -kendi çıkarları için- kötüye kullandı. Yüzlerce Babil askerini etkisi altına almıştı. Halka yaptığı zulmün ardından Konsey'i yerle bir etmek için Konsey Binası'na saldırdı. Konsey buna hazırlıklıydı fakat Kuklacıyı yakalamayı başaramadılar.

Çok kötü bir gündü. Bizim askerlerimiz bize karşı silah doğrultuyordu. Hepsinin gözü kararmıştı. Kafalarının içinde olan Kuklacı'yı durdurmak için kendi askerlerimiz kendi silah arkadaşlarını öldürmek zorunda kaldı.

Böyle bir şeyi daha önce görmemiştim... Babil'e yaptığı darbe girişiminden beri onu gören olmadı. Eğer geri dönecekse buna en çok hazırlıklı olması gerekenler bizleriz." diye devam etti. Kürşat'a dönerek:

"Senin bu işe bulaşman biraz da benim suçum Kürşat. Senden nasıl özür dilerim bilmiyorum." dedi.

"Bana her zaman yardım edeceğinden emin olmalıyım" dedi Kürşat. "Bana burda söz vermelisin." dedi Metis'in gözlerinin içine bakarak.

Metis kaşlarını çattı ve ciddi bir ifadeyle: "Sana her zaman dürüst olacağım ve seni yarı yolda bırakmayacağım. Kanımın son damlasına kadar seni koruyacağım. Aynı hataya iki defa düşmeyeceğim. Sana yemin ederim." dedi.

"Şimdi gidip Kuklacı'yı bulmalıyız. Onunla bir konuda görüşmem gerek. Ama ondan önce..." dedi Kürşat ve ardından gülümsedi: "Bana artık 'Seyyah' diye hitap etmenizi istiyorum." dedi.

Metis Kürşat'ın karşısında yere çöktü. Billur da tek dizi üstüne çöktü. Hep bir ağızdan:

"Damarlarımdaki asil kan ve bütün sevdiklerim üzerine söz veriyorum ve kendimi Seyyah'a adıyorum." dediler ve ardından büyük bir gök gürültüsü duyuldu. Rüzgar artık daha güçlü esiyordu. Seyyah'ın üzerinde bulunduğu toprak Seyyah'ın aurasını daha güçlü hissederek titredi ve gök gürültüsü bir kez daha gökyüzünü yaracakmış gibi ortalığı inletti.

...

Kürşat, Metis ve Billur'u tuttuğu gibi kütüphaneye ışınlandı. Kürşat'ın başına bir anda müthiş bir ağrı girdi. Sanki kafasının içinde iş makinaları kazı yapıyorlardı ve nöronlar ise bu iş makinasını sadece seyrediyorlar gibiydi. Bir anda senlededi ve dizlerinin üstüne çöktü.

"Kürşat.. Kürşat iyi misin?" dedi Billur.

"Başım çatlayacak gibi. Çok kötü ağrıyor ... Her yer neden karanlık oldu?" dedi Kürşat.

"Çünkü gözlerin siyahlaşmaya başladı." dedi Billur.

"İşte bu çok kötü oldu." dedi Metis korkmuş bir ifadeyle. "Kuklacı geliyor." dedi.

Kürşat'ın gözleri tamamen siyahlaştığında bir anda kıvranmayı bıraktı ve:

"Herkese selamlar.. Beni özlediniz mi?" dedi ve bayıldı.

Astral SeyyahWhere stories live. Discover now