Demir de İlayda'nın kendi kendine konuştuğunu ve ara ara kendisine baktığını fark edince ona doğru adımlamaya başladı.

Demir'in kendisine doğru geldiğini gören İlayda hızla toparlanırken Demir yanına varıp merakla gözlerine baktığında nefes alışverişlerinin güçsüzleştiğini hissetti. Bu his, tamamen keyfinin kaçmasına sebep oldu.

Demir dünyadan izole edilmiş, tek odak noktası İlaydaymış gibi yüzüne bakıyordu. "İyi misin?"

İlayda panikleyerek; "İyiyim.'' dedi. ''Neden sordun?"

"Solgun görünüyorsun ve deminden beri kendi kendine konuşuyorsun. Bir sorun mu var?"

İlayda, Demir'in sorusuyla bir süre ne diyeceğini bilemeyerek boş boş yüzüne baktı.

İlayda'nın öylece yüzüne baktığını gören Demir'in tedirginliği de iyice artmıştı. Elinin tersini İlayda'nın alnına bastırdı. "Hasta mı oluyorsun yoksa?"

İlayda, teninde hissettiği elle ürperirken yavaşça başını hayır anlamında salladı ve zorlamaya çalıştığı gülümsemesiyle; "Hasta olmuyorum, bir sorun yok iyiyim ben." dedi.

"Emin misin?"

İlayda cevap vermek yerine başını sallayınca Demir elini alnından çekti. "Canın sıkılmış gibi duruyor."

"Bugün biraz yoğun geçti, yoruldum sanırım."

Demir isyan eder gibi;  "Kendine fazla yükleniyorsun. Doğru dürüst oturduğunu bile görmedim. Bence ufak bir kaçamağa ihtiyacın var." dediğinde İlayda'nın yüzüne anlamsızca baktığını görünce dudaklarına ufak bir tebessüm yerleştirdi. "Ne zaman canım sıkılsa ya da kendimi yorgun hissetsem dinlenmek ve huzur bulmak için soluğu denizin sükunetinde alırım."

"Hmmm. Kulağa fazla dinlendirici geliyor, eminim çok huzur veriyordur."

Demir, tebessümünü bozmadan; "Bunu anlamanın tek yolu var." dedi.

"Nasıl?"

"Benimle gel."

"Nereye?"

Demir, İlayda'nın bakışlarını görünce dudaklarındaki tebessümü daha da arttı ve parmaklarımı koluna sarıp İlayda ile birlikte ilerlemeye başladı. "Seni dinlendirmeye."

"Ama pastane?"

"Serkan'ı bu yüzden işe aldık değil mi? Ayrıca adamlarımdan birini ayarlayacağım."

İlayda itiraz etmek istese de ufak bir kaçamağın kendine iyi geleceğini düşünerek kendini Demir'e bıraktı.

Yaklaşık 1 saat sonra ise arabadan inip sahil boyunca yürümeye başladılar.

Demir; "Açılmamızda bir sakınca yok değil mi?" diye sorunca İlyada başını çevirip karanlık, dipsiz bir kuyunun koyuluğunu andıran gözlerine baktı. "Hayır ama daha önce hiç gece denize açılmamıştım."

"Denizin gece görüntüsü bazılarını korkutabiliyor. Eğer korkarsan ya da huzursuz hissedersen hemen geri döneriz."

İlayda başını sallayınca tekneye doğru yürümeye devam ettiler. Teknenin yanına geldiklerinde de onları karşılayan yaşlı adama selam verdiler.

Yaşlı adam; "Demir Bey'im hoş geldiniz." diyerek İlayda'ya çevirdi bakışlarını ve aynı samimiyette ona da selam verdi.

İlayda da yaşlı adama gülümserken Demir araya girdi. "Hoş bulduk kaptanım, tekne hazır mı?"

"Hazır beyim buyurun."

Demir bedenini İlayda'ya çevirip eline uzandı ve tekneye binmesine yardım etti. Ardından kaptanın da binmesiyle birlikte denize açıldılar. Bir süre kaptanla birlikte sohbet ede ede ilerledikten sonra Demir'in devamlı geldiği koya geldiklerinde sessizliğe demir atıp İlayda ile birlikte güverteye çıktılar.

EYLÜL (Raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin