34

16.1K 1.8K 1.1K
                                    

bölüm şarkısı: Kina, get you the moon.

|"Tüm maharet dilde değil, duygularıyla şekil almış yorgun düşüncelerindeydi."

Henüz Güneş'in güçlü bir o kadar da cürkatkâr ışıkları hakimiyetini kurmamış, gecenin teslimiyetini beklerken esmer kollarındaki bedenin kirpiklerinden masumiyetini çalıyor bundan hiç utanç duymuyor, mayhoş bir tebessümün yüzünde asılı kalmasına neden oluyordu. Kirpiklerine dek taptığı adam o kadar güzeldi ki nasıl bir kalem olur da onun o eşsiz, Tanrı'nın ellerinden çıkma varlığını muhteşem bir şekilde anlatırdı?

Zihninin her bir köşesine arsız ve utanmazca kazınan ayrıntıları o parlak, kahve gözlerine özlem duyduğu zamanlarda gün yüzüne çıkıyor ve olabildiği kadar canını acıtıyordu. Özlüyordu, her geçen gün geçen zaman canından bir parça koparıyor gibiydi. Korkuyordu, olur da sevgili uyanırsa onu tıpkı eskisi gibi güçlü ve kendinden emin bir şekilde karşılayamamaktan çok korkuyordu.

Onunla geçen hayatını tıpkı bir yapboza benzetiyordu. En zorlayıcı anlar yerine teslim olurken, bir parça çıkıyor ve tüm parçaların gücünü elleri arasına alıyor diğer tüm her şeyi değersiz kılıyordu.

Jeongguk çok güzeldi. Şüphesiz, eğer ölüm ona gitseydi, bir dakika dahi düşünmeden hayatına son verirdi.

Ne önemi vardı ki? Solmuş renkleri can bulmak için çırpınan vahşice toprağa atılmış balıklara benziyordu. Umutla çıpınır, çırpınır ve en sonunda pes ederdi. Kararsızdı, pes etmek belki de hiçbir zaman bu kadar davetkâr gelmemişti zihnine. Kolay değildi, pes etmek dahi kolay değildi. Vazgeçmek onun için başka bir ölümdü.

İkinci bir ölüm.

"Ah Jeongguk, böylesine gözlerimin önünde solmuş bir çiçekten farksız yatarken nasıl olur da güçlü kalabilirim senin için? Nasıl nefes almaya devam edebilirim? Ben... Ben seni diriltmek istemiyorum artık, seninle birlikte solmak daha cazip geliyor bana. Söylesene, sen de benim kadar çaresiz bir şekilde tutunacak bir el arıyorsun orada öyle değil mi? Yeniden can bulmak için, canından oluyorsun. Pes edersem eğer çok kızar mısın bana? Biliyorum, ben senin gibi güçlü olmadım hiçbir zaman Jeongguk. Olamam, özür dilerim sevgilim. Ben senin gibi dayanamıyorum. Güçsüzüm ben, aciz biriyim."

Titreyen parmakları solmuş iki et parçasının üzerinde gezinirken dudaklarını bastırarak gözyaşlarını teslim etmişti sevdiği adama. Zira hiç kimse, Jeongguk kadar iyi saklayamazdı acılarından bir parça olan incileri.

"Kimseye gösteremiyorum güçsüz olduğumu, fakat sen... Sen her ne kadar bana güçlü biriyimişim gibi davransanda en iyi sen bilirdin benim acizliğimi. En çok da sen görürdün benim o gözlerinde kaybolurken ki çaresizliğimi. Aptalım ben Jeongguk. Varlığında yüzsüz, yokluğunda çaresiz bir aptal."

Geçmişin hatırları en güçsüz anlarında etrafını sararken pişmanlık tıpkı bir zehir gibi altın tepside önüne sunuluyor, Kim Taehyung ise onu ölüme her geçen anda biraz daha yaklaştıran zehirden, pişmanlıktan, bir yudum daha alıyordu. Onu hastalıklı bir şekilde sona doğru sürükleyen, zamanında yapılmış hatalar şimdi en çaresiz anlarında samimiyetsiz bir dost gibi yanı başına geliyordu.

Taehyung sevmişti, gerçekten sevmişti. Henüz sevginin dahi ne olduğunu bunca yıllık hayatında tadamamış olmanın burukluğu, şimdiye kadar kalbini kalpsiz bir kadına teslim etmenin pişmanlığı ve yeniden kaybetmenin verdiği ürkeklikle sevmişti. Toy, beceriksiz biriydi o. Kalbi o kadar kırılmıştı ki birinin kalbini kırmak yarasının taze ve bir o kadar da zehirli olduğu anlarda basit bir eylem gibi gelmişti. Sanıyordu ki, samimi bir özürle birkaç damla gözyaşı ile her şeye yeniden başlanılır, yeniden devam edilir hayata. Kırılmışlığı her bir zerresinde hisseden beden, kendi hislerinden habersiz başkasının kalbinin kırmayı çok görmemişti. Fakat tam da düşündüğü gibi olmuştu, bunca haksızlığa, cürketkârlığa rağmen Jeongguk affetmişti. Jeongguk her zaman affederdi, işte tam da bu yüzden bu hâlde değil miydi? Eşinden ayrı, bir o kadar da eşinin yanında acılarına şahit olurken bir tebessümün, tatlı sözün başına böylesi bir kabusu saracağını bilememişti.

alpha's bright star 'tk ✓Where stories live. Discover now