Sesim odayı inletince Arzu başını öne eğip geriye adımlayarak aramızdaki mesafeyi yeniden açtı. "Poyraz gerçekten amacım arkandan iş çevirmek değildi."

Sözlerine inanmayıp başımı şiddetle sağa sola salladım. "Söylesene daha kaç kez arkamdan bu şekilde iş çevirdin?"

Sözlerim üzerine Arzu başını hızla kaldırdı. Gözyaşları da çoktan yolunu bulmuş akıyordu.

"Yemin ederim Poyraz başka kimseyle iş çevirmedim, böyle bir şeyi nasıl düşü..." dediğinde bu defa benim sert sesim yüzünden cümlesini tamamlayamadı. ''Yeter!'' Damarlarımda çağıldayan öfke ve nefretin, ne yalanlarını duymaya ne de timsah gözyaşlarını görmeye tahammülü vardı. Kapıyı işaret edip; "Seni ben, evden atmadan önce evimden de hayatımdan da defol git. Bir daha adımın dahi geçtiği bir mekana ne ayak bas ne de yakınından geç. Aksi taktirde yapacaklarımı tahmin bile edemezsin!" diyerek yeniden bağırdım.

Arzu, bozguna uğramış bir halde aramızda açtığı mesafeyi kapatıp bana yaklaştı ve titreyen elini kaldırarak koluma dokunmaya çalıştı. "Bunu yapamazsın Poyraz, beni Melis'den ayıramazsın, sen bu kadar kötü bir adam olamazsın. Melis benim her şeyim, o benim tek ailem, bunu sende biliyorsun."

Bana dokunmasına izin vermeden kolumu hızla çektim ve işaret parmağımı öfkeyle yüzüne doğrulttum. "Zaten bu zamana dek senin varlığına katlandıysam sırf onun hatrı içindi. Ben sana onun hatrı için son bir şans vermiştim Arzu ama sen onu kendi ellerinle yok ettin."

Arzu'nun gözyaşları şiddetini arttırırken yalvaran sesiyle inlercesine konuşmaya devam etti.. "Poyraz yalvarırım bunu bana yapma. Tamam kabul ediyorum bir hata yaptım. Engin'le birlik olup o sözleşmeyi hazırladım ama bunun sebebini anladın değil mi? Bana hak ver lütfen Poyraz. Anlasana çok korktum ve lanet olsun ki korktuğum başıma geldi." Nefretle kaşlarını çatıp kızgın bir soluk verdi. "O kızın seni etkilenmesinden çok korktum, hayatına girmesini engellemek için böylesine saçma bir oyunun içine girdim ama kahretsin ki o toy kız seni etkilemeyi başardı!"

Benimse yüzüm öfkeden daha da kasıldı. Tek kaşım sert bir şekilde kavislenirken tereddütsüzlükten eser olmayan bir sesle sıktığım dişlerimin arasından tısladım. "Sevdiğim kadın hakkında düzgün konuş!"

Arzu'nun yüzüne hain denilebilecek bir gülümseme yerleşti ve elinin tersiyle timsah gözyaşlarını sildi. "Nasıl da gözlerini boyamış? Nasıl da seni etkisi altına almış? Bu kadar az mıydı yani Handan'a olan aşkın? Onun yerini toy bir kızla dolduracaksın şimdi öyle mi? Peki ya vicdanın? Söylesene, vicdanın rahat mı ona ihanet ederken?"

Son söylediğiyle kalbimin öfkeli bir sarsıntıya uğradığını hissettim. Vücudumdan yoğun bir titreme geçti ve o an sakin kalabilmek için arka arkaya derin nefesler aldım ama artık çok geçti. "Bana bunu, kız kardeşinin ölümünden iki gün sonra beni öpmeye kalkan kadın mı söylüyor?"
Kolunu hızlıca kavradım. "Yürü!" diye haykırarak kapının önüne ilerledim.

Arzu'nun göz bebekleri korkuyla genişledi. "Poyraz beni evden mi atacaksın?"

"Bunun için geç bile kaldım." diyerek Arzu'yla beraber çalışma odasından çıkıp peşimden sürüklemeye başladım.

"Poyraz böyle bir şeyi yapamazsın, bu sen olamazsın."

"İhanetinin bedelinin bununla sınırlı kalıyor olması canımı yeterince sıkıyorken bence şansını daha fazlası için zorlama."

Merdivenlerden tam inmiştik ki sesimize çıkan Banu'yu görünce; "Melis nerede?" diye sordum.

Banu yaşadığı şaşkınlıktan dolayı zar zor konuşmaya çalışıp; "Eylül Hanım'ın odasında." diye mırıldandı.

EYLÜL (Raflarda)Where stories live. Discover now