5|ormanın sonsuz duran karanlığı

157 23 39
                                    


Koşuyordum. Nereye gittiğimi bilmeden sadece koşuyordum. Nefesim her adımımda kesilmeye devam ederken koşmaya devam ettim. Pes edemezdim. Çünkü eğer duracak olursam sonumun nasıl biteceğini biliyordum. Beni bırakıp giden sevdiğim insan yüzünden ağrımaya devam eden kalbim her şeyi daha fazla zorlaştırıyordu. Evet yaş olarak daha küçüktük ama yaşadıklarımız bizi büyütmüştü. Oradaki insanlardan daha olgun hissediyordum kendimi. Orası neresi miydi? Bir çeşit cehennemdi belki de. Açıklaması zor ama acı çektirmek için elinden geleni yapardı orada çalışan herkes. Çalışanların yüzünü görmek bile zordur aslında. Bir süre orada bulunsam da gördüğüm ve hatırladığım yüz sayısı 10'u geçmezdi. Çoğuda zaten orada zorla tutulan ve benim yaşlarımda olan çocuklardı.

Her şey kötüydü. Her gün sıcak bir odada tutumak mesela yada kurallara uyulmadığında o sıcak odada dövükmek. Vücudunuzu saran sıcak ile sıcaklıyorsunuz ve heryeriniz ter içerisinde kalıyor. Sırılsıklamsınız ve bir sopa,bir kemer veya ellerine gelen herhangi birşey ile dövülüyorsunuz. Acı normalden fazla hissedilir.

Hep kurtulmak için uğraşmıştım. Birçok kez denedim. Kendi başıma değildim ama JiHoon yanımdaydı. Benim gibi küçük olan bedeni benimki ile beraber her kaçmaya çalıştığımızda  kavruluyordu. Kitaplarda anlatılan cehenneme çok benziyordu. Ama olmadığını biliyordum. Çünkü cehennemde güzel bir insan bulmak zordu. En sonunda bensiz kaçıp gitsede, bir sebep arıyordum sürekli. Cha JiHoon neden beni kendi başıma bırakıp gitmişti?

Karanlıkta koşmaya devam ediyordum. Dengemi kaybedecek gibi olduğum zamanlarda ağaçlara tutunarak yürümeye çalıştım. Etrafımda hiçbir ses duymadığımda ellerimi yasladığım ağacın dibine çökerek nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Yakalanma korkusu içimi kaplarken böyle oturmam bir hataydı belki de ama nefessiz kalıp ölürsem tüm uğraşlarım boşa gidecekti. Derin nefesler alırken içimden tanrıya dua etmeyi de ihmal etmedim. Bana yardım edebilecek tek kişi oydu.

Gözlerim yukarıya kaydığında ayı göremediğimi fark ettim. Büyük ağaçların arasından ay ışığı zar zor girerek ormanın derinliklerini aydınlatıyordu. Ormanın sonsuz duran karanlığı,korkunçtu. Ne çıkacağını bilemiyordun ve bana okuduğum kitaplardaki o korkunç ormanları anımsatıyordu. Bir yerlerden kurtadamlar çıkacak gibi hissediyordum. Belki de bir vampir çıkardı? İnsanüstü canlılar hep ilgimi çekmişti. O yer sayesinde daha fazla sevmiştim onları. Hayal kurarken acıyı unutabiliyordum. Tam unuttuğum söylenemezdi ama çoğunlukla daha az hissediyordum.

Yavaşça kalktım sırtımı dayadığım ağaçtan destek alarak. Zorlansam da ayaklarım yere bastığında etrafıma kısa bir göz attım. Karanlıktan başka bir görüntü görünmüyordu. Karanlığa doğru yürümeye devam ettim. Adımlarımı hızlı tutuyordum. Nereye gittiğimi söylememiştim değil mi? Sadece uzaklaşıp beni kurtaracak insanlara ihtiyacım vardı. Çok fazla uzakta olsalar bile ulaşacaktım. Yakalanmayacaktım ve kurtulacaktım. İnanıyordum...

Birden tüm karanlığın içerisinde bir çığlık sesi duyulduğunda olduğum yerde kalakaldım. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Sese doğru yürümeye devam etmeli miydim? Yoksa yön mü değiştirmeliydim? Çığlık acı dolumuydu yoksa eğlenen birine mi aitti, tahmin etmesi zordu.

İçimdeki merağa yenik düşerek sessiz adımlarla çığlığın geldiği yere doğru ilerledim. Çok uzağımdan gelmediği belliydi. Ayaklarımın altında ezilen yaprak seslerini azaltabildiğim kadar azaltarak atıyordum adımlarımı. Birkaç beden görüş açıma girmeye başladığında hemen yakınımdaki ağacın gölgesine sığındım. Yüzlerini seçemesem de bir kadın bedeni vardı. Çığlığın ondan geldiği belli oluyordu. Kollarını tutmuş iki erkek bedeni görmüştüm ayrıca. Karanlıktan görebildiğim kadarıyla biri kadının ağzını kapatıyordu ve diğerinin elinde metal birşey parlıyordu. Daha ayrıntılı baktığımda büyük bir bıçak olduğunu anlamıştım.

Parlak metal kadının boynunu hızlıca kestikten sonra ağzımdan kaçmakta olan çığlığa engel olmadım. Ağzımı birden kapatan el olmasaydı. Yakalanmıştım.

¬
   ¬
    ¬
     ¬
      ¬

Gözlerimi araladığımda hafif gözlerime ulaşan güneş ışınlarını hissedebiliyordum. Sabahın erken saatleri olduğu belliydi. Yavaşça gözlerimi etrafımda gezdirirken farklı bir odada bulunduğumu fark etmemek zordu. Yan tarafımdan gelen nefes seslerimi duyduğumda oraya döndüm. Cha Junho.

Kapalı göz kapakları, nefes alıp verdiğinde kalkıp inen göğsü...
Hadi ama sabah sabah bu görüntü biraz fazla değil miydi?

Vücudumu tamamen ona doğru çevirerek yüz hatlarını incelemeye başladım. Neden? Neden? Neden? Bu kadar mükemmelsin Cha Junho?

Birden gözlerini açan bedene karşı ne tepki vereceğimi bilemedim. O ise gülümsüyordu. Birden bedeni bana doğru yaklaştığında vücudum donmuş gibi hissettim. Sadece gözlerimi kapatabildim. Kapatma sebebimi bende bilmiyordum.

Dudaklarıma değen dudaklar donmuş gibi hissettiğim bedenimi bir yangın yerine çevirdiğinde, muhteşem hissettim.

Küçükken aşık olduğum Cha Jihoon'un ellerimi tuttuğundaki hislerim sanki yeniden ortaya çıkmıştı. Bu sefer sebep Cha Junho'ydu. Soyadı benzerliği dikkatimi çeksede umursamadım. Çünkü korede aynı soyadına sahip birçok insan yaşıyordu.

Onunla ne ara bu kadar yakın olduğumu merak ediyordum. Dün gece kabus gördüğüm haricinde pek birşey hatırlamıyordum. Belki de birkaç gün uyuyakalmıştım. Bilmiyorum.

"Adını daha önce hiç değiştirdin mi yoksa hep Lee Eunsang mıydı?" birden sorduğu soruya şaşırmıştım. Kekelememe engel olamayarak "ee-evet" dedim.

"Onunla isminizin aynı olması çok farklı hissettiriyor"

"O kim?" etrafta gezinen gözleri tekrar beni bulduğunda duygularının yoğunluğunu hissetmiştim.

"Ölmüş bir tanıdığım, üzgünüm ona benziyorsun ve bu yüzden seni öptüm. Cidden üzgünüm" birden yataktan kalkarak hızlıca odadan çıktığında bir şok ile sadece kapıya bakakaldım.

Benimle aynı isme sahip ve bana benzeyen bir tanıdık, acaba aslında kimdi? Ölmeseydi belki onunla tanışırdım.

××××××××

İçinde Junsang'ın da bulunacağı yeni bir fic yayınladım. Şimdilik sadece tanıtımı var.
Bts, Nct, Stray Kids ve X1 gruplarından üyeler bulunmaktadır. Belki profilimden bakarsınız.

Ve okuduğunuz için teşekkürler ♡

××××××××

Rewind ; junsangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin