Hiç Bir Şey Aynı Olmayacak

37 4 1
                                    

Alper beynine bir değil onlarca kurşun yemiş gibi hissediyordu.
Hilal koşarak uzaklaşırken sanki kalbi de onunla aynı hızda ondan uzaklaşıyordu. Ne demek. Ne demek beni sevmiyor dedi içinden. O kadar şey yaşadık nasıl beni sevmiyor ya dedi ve banka sert bir tekme savurdu. Bank yaklaşık iki metre uzağa düşerken o ayağının acısına aldırmadan yere çömeldi ve öyle dakikalarca bekledi.
Ders zilini duyunca biraz kendine gelir gibi oldu. Peki şimdi ne yapacaktı. Bu hayatta önem verdiği her şeyi kaybetmişti. Hızla ayağa kalktı ve koşarak sınıfa doğru gitmeye başladı. Sınıfın yarı açık kapısına sağlam bir tekme attıp içeri girdi. Kapının sert bir biçimde duvara çarpmasına aldırmadan sırasına yönelip çantasını aldı. Ceketi zaten sırtındaydı. Sonbahar olduğu için kapşonlu ceketini giyip çıkmıştı bahçeye. Alper kanka noldu, iyimisin diyenlere aldırmadan girdiği gibi hızla çıktı sınıftan. Koşarak bahçeye çıktı. Güvenlik kulübesine fazla yaklaşmadan arka bahçeye yöneldi. Daha önce hiç okuldan kaçmamıştı ama nasıl kaçacığını defalarca düşünmüştü. Arka bahçede bir kiraz ağacı vardı ve bir dalı okul duvarından dışarı kadar uzanıyordu. Hiç bir şey düşünemiyordu şuanda tek istediği herşeyden herkesten olabildiğince uzaklaşmaktı. Ağacın dalına tutunup kendini yukarı çekti ardından dışarı uzanan dalı iki eli ile
kavradı. Maymun gibi daldan tutunarak ilerliyordu. Okul duvarını aşmıştı şimdi geriye atlamak kalıyordu. İki metreden atlamak Alper için hiç bir zaman zor olmamıştı. Yere iner inmez sağa döndü ve koşmaya başladı. Kaçtığı sınıftan çıktığı an anlaşılmış olmalıydı. Fazla geniş olmayan caddenin yaklaşık 300 metre ilerisinde bir taksi durağı vardı. Yol oldukça boştu. Hızını arttırdı ve çabucak taksi durağına ulaştı. Taksiye binince taksi durağından birisi gelip arabaya binip arabayı çalıştırdı. Taksicinin bu saatte okulda olması gerektiği hakkındaki soruları ailesinin kaza yaptığı ve acil eve gitmesi gerektiği yalanıyla atlatmıştı.
45 dakika sonra elinde 3 bira ve bir paket pro ile gitmek istediği yere nerdeyse varmıştı. Burası bir piknik alanıydı. Arada buraya gelip kafa dağıtırdı. Bu seferki amacı ise çok farklıydı. Okuldan kaçtığının çoktan anlaşıldığını biliyordu. Büyük ihtimalle ailesine de haber verilmişti ve her yerde onu arıyorlardı. Kimsenin onu rahatsız etmemesi için uçak moduna almıştı telefonunu. Açtığı an onu onlarca cevapsız aramanın beklediğini biliyordu.

Yürüyerek piknik alanının 200 metre kadar ilerisine varmıştı. Burası muhteşem şehir manzarası olan bir tepeydi. Daha doğrusu oldukça dik bir kayalıktı.
Ağaçlardan birine yaslanıp biralardan birini açtı ve bir de pro yaktı. Sürekli olarak Hilali düşünüyordu. Özellikle de ona söylediği son sözlerini düşünüyordu.
SENİ SEVMİYORUM !!!
Kafasında yankılanıyodu
SENİ SEVMİYORUM! SENİ SEVMİYORUM! SENİ SEVMİYORUM

Telefonunu eline aldı ve bir müzik açtı.
Bir pro daha yaktı ve sırtını tekrar Ağaca yasladı. Telefonunda çalan şarkıyı dinlemeye başladı.

Kahve bardağından yüzüme doğru vuran sıcaklık.
Yaz gününde kaldı aşk ve mevsimimiz kış artık.

Her zamanki gibi Hidra dinliyordu.
Kış gelmişti evet ve kış bir daha gitmeyecekti. Gözlerinden bir damla yaş süzüldü. Sanki tüm damlalar ilk gideni yalnız bırakmamak için aşağıya doğru kendini bırakmıştı gözlerinden.
Bitirdiği bira şişesini kayalıktan aşağı fırlattı.
Hilalin o deniz yeşili gözlerini düşündü. İçine defalarca kez dalıp kaybolduğu o yeşil gözler şimdi ona ihanet edip onu boğmuştu.
Telefonda Hidra çalmaya devam ediyordu.

Bu semte yağmur ol ve güneşi bir daha getirme
Bana sevdiğin adamı değil gülüşlerini betimleme
Bu lanet olası masalı istemezdim böyle bitirmek
Var etmekden daha da zordu dev bir aşkı yitirmek

Çok değil bundan 3 gün önce buraya Hilalle gelmişlerdi. O yine sırtını ağaca yaslamış Hilal de başını omuzuna koymuştu. Burası onların yeriydi. Başka kimse bilmezdi burayı. Zaten sırf o yüzden buraya gelmişti. Onu bulacaksa yalnızca Hilal bulmalıydı başka biri değil.
Bu sefer omuzunda Hilal'in başının ağırlığı yoktu ama kalbine tüm dünya yüklenmişti sanki.
Kafası biraz biraz güzelleşmeye başlamıştı. Gözlerinden hala yaşlar akıyordu. Son birasını da açtı ve elinde yanmakta olan prodan bir nefes çekti.
Hilali aklından çıkaramıyordu. Alkolün de etkisiyle kendini iyice kötü hissetmeye başladı. Normalde Hilalden asla vazgeçmezdi. Ama o bunu bildiği için seni sevmiyorum demişti. Alper artık burdan sonra bir dönüş olmayacağını biliyordu. Onların hikayesi bitmişti. Ve Alperin yeni bir hikaye yazacak sayfası kalmamıştı. Elindeki bitmiş bira şişesine baktı ve diğerleri gibi onu da kayalıktan aşağıya yolladı. Yaklaşık 3 saniye sonra kırılan şişenin sesi geldi. Kafası artık iyice bulanmıştı.
Elini telefonuna attı ve uçak modunu kapattı. 48 cevapsız çağrı ve 74 tane mesaj vardı. Hemen hepsi babası ve annesindendi. Asıl baktığı şeyi bulamadı.
Hilal onu aramamıştı!!!
Tekrar uçak moduna aldı telefonunu. Rahatsız edilmek istemiyordu. Müzik listesini açıp bir şarkı seçti. Telefonun içindeki küçük Hidra, bi gün ölürsem adlı rap parçasını söylerken oda kendini şarkının sözlerine kaptırdı.

Al beni götür hadi yarına kalmam
Bir umut varmı? Artık sanmam
Tek sigaram var inadına yanmaz
Bir kadına yazsam suratıma bakmaz

Umut yokmuydu cidden. Bitmişmiydi herşey.

Yavaşça ayağa kalktı. Gözyaşları hiç olmadığı kadar fazla akıyordu. Ağlamasına küçük hıçkırıklar eşlik ediyordu.
Telefonu ona sesini duyurmak istercesine yüksek bir sesle şarkıyı çalmaya devam ediyordu.

O mutlu günler kaybolmuşken
Tut ellerimi demeye cesaret
Edemedim affet bendeki hasret
Her gün artıyor fatihi sabret

Alper küçük adımlarla kayalığın başına doğru ilerliyordu. Fazla içmişti ve kafasını toplayamıyordu. Kayalığa doğru yaklaştı ve bir adımlık mesafe kalınca duraksadı.

Ve bi gün ölürsem mezarımın üstüne
Bi gül bırak sen bi tek gülümse

Alper kayalıklarda arasındaki bir adımlık mesafeyi de kapatmıştı.

Eğer yüzümdeki hüzün ölürse
Kendime geleceğim nolur üzülme

Artık kayalıkta adım atabileceği bir zemin yoktu. Önünde yaklaşık 45 metrelik bir uçurum vardı. Derin bir nefes aldı. İçinden geçirdi:
Ölümü fazla büyüttün altı üstü tek bir soluktu.

Ve bu üzgün genç hayatının son adımını yavaşça boşluğa attı....

WHİSPERWhere stories live. Discover now