-72-

61.6K 2.5K 598
                                    

Nevra, önündeki kahvaltı tabağına odaklanmak yerine parmağına dalıp gittiğinde Alparslan Bey sinirle karısına baktı.

"Bak Mine bu kız benim sinirlerimi bozmaya başladı."

Mine Hanım, kocasıyla aynı fikirde olmadığını belli edercesine kızına bakmış ve halinden memnun bir şekilde gülümsemişti.

"Ne gülüyorsun?" Alparslan'ın fısıldayarak dediği şeyle beraber gözleriyle kızını gösterdi.

Parmağındaki saçma halkaya bakarak gülümseyen kızını.

"Baksana ne kadar mutlu. Onu mutlu eden şey milyonlarca liraya alınan bir yüzük değil, çöp parçası. Ben yalnızca kızımın mutluluğuna gölge düşürmemeye çalışıyorum." Elindeki çatalı tabağının kenarına bırakıp kocasına döndü. Onun kızını dikkatle izlediğini görürken koluna hafif dokunmuştu. "Sende öyle yap Alparslan. Asena'm dediğin, yere göğe sığdıramadığın kızının mutluluğuna engel olma."

Alparslan Karahan yutkunarak karısına döndüğünde Mine gülümseyerek "lütfen." demişti.

İki gün önce Nevra eve geldiğinde öğrenmişlerdi olanları. O gün Kağan'ı kovduğu için hem mutlu hemde sinirliydi. Çünkü Mine'den çok fena fırça yemişti.

Güzeller güzeli kızı eve adım attığı an çığlık atarak herkese sarılmış ve elindeki yüzüğü göstermişti.

Onu belki de ilk defa böyle görüyorlardı.

Evde timdekilerden bir kaç kişi de vardı. Fırat ve Mehmet gitmiş olsa bile Bülent, Ali, Yusuf ve Selçuk vardı.

Daha önce yalnızca selam selam dediği Yusuf ve Selçuğa bile sarılmıştı genç kız.

Ağzı kulaklarında bir şekilde olan biteni anlattığında Annesi de aynı onun gibi heyecanlanmış ve neredeyse ağlayacak kıvama gelmişti.

Bülent bile kızını baş göz eden anneler gibi davranıp tüm detaylarını dinlemek için gece boyu onlarla kalmıştı.

Tek sorun çıkartan Alparslan'dı.

O akşam tek kelime etmeden odasına çıkmış ve iki gündür de kızına bozuk atıyordu.

Aslında böyle olmasını kendi istemişti ama yediremiyordu işte!

Hissettiği şeyleri Mine'ye, Kutay'a hatta Turan'a bile anlatmış ama hiçbiri onu anlamamıştı.

Hepsi Nevra'nın mutlu olduğu detayında takılıp, sürekli bunu öne sürmüştü.

Kutay Karahan, başta baya bir sinirlenmiş hatta Kağan'ı arayıp bir güzel küfürler yağdırmış olsa bile ertesi gün yeğenini gördüğünde kabullenmişti.

Nevra ışıl ışıl parlıyordu.

Sevincini gözlerine yansıtmaktan çekinmeden, mutluluğunu her yere saçıyordu genç kız. En son bu kadar mutlu olduğunda abisi aralarındaydı.

Alparslan Karahan hafif öksürüp "Asena'm" dediğinde Nevra hızla başını kaldırmış ve elini masanın altına saklamıştı.

Refleksle yaptığı hareket babasının bozulmasını ve bir şeyleri daha net anlamasını sağlarken şaşkınca "Efendim." demişti.

"Hastaneye gideceksin değil mi?"

Yalnızca başını salladı genç kız. Kendine günlerdir yüz çeviren adam bir anda neden tekrar eskiye dönmüştü? Gerçi dönmeze Nevra konuşup anlaşmaya çalışacaktı.

Dün gece bu konuyu Kağan'la bile konuşmuştu.

Genç adam 'baban da istiyordu Nevra!' Diye üstelemiş olsa bile Nevra babasının evdeki dalgın hallerinden dolayı üzülerek adama bir çok şey söylemişti.

ASENAWhere stories live. Discover now