"Minho, dışarı çık. Sana güvenmiyorum ben."

Arkamdan küçük bir hahlama sesi gelmişti.

"Saçmalamayı kes. Üstünde o tarz eylemler uygulamak isteyeceğim tiplerden birisi değilsin."

Tişörtümü de arkama dönüp yüzüne fırlatmıştım. Bu sefer tutamamıştı. Fırlatmak huy olmuştu herhalde.

"Çıkmazsan çıkma."

Seni takmayarak kıyafetlerini çıkarmış ve iç çamaşırı ile kalmıştım. Minho ise iğrenir şekilde yüzünden tişörtümü çekmişti.

"Ter kokuyor b-"

Bana baktığında kıyafetsiz olduğumu görmüş, resmen beni röntgenlemişti. Bir an iç organlarıma kadar gördüğünü düşünmüştüm. Ellerimle vücudumu kapatmak istemiştim.

"İşine bak sen. Vücuduma bakmayı bırak."

Arkamı dönmüş ve giyinmeye başlamıştım. Bu sırada ise popomu kesebileceğini fark etmiştim. Güzel popom!

Rahatsız bir kıyafet giyme sürecinden sonra hazırdım- yani, neredeyse.

Aynanın karşısına geçmiş, saçlarımı taramış, takılarımı takmış, makyaj yapmaya başlamıştım. Minho sinirden kuduruyordu. Dakikalardır dikiliyordu ve o sinirlendiği için daha çok oyalanasım geliyordu

"YA OĞLUM DÜĞÜNE Mİ GİDİYORSUN VER ŞUNU!"

Karar veremediğim dudak ürünlerim arasından rastgele birisini almış ve çenemi tutup dudaklarıma sürmüştü. Kaşları çatılı ve sinirliydi. Ben ise şaşkınlıkla bakıyordum.

"Ne, niye öyle bakıyorsun?"

"Yuh, resmen yürüdün az önce bana!"

♥♥♥

"Neden burada durduk? Yoksa beni kandırdın ve aslında bana gizlice aşık olduğun için beni randevuya çıkarmaya mı karar verdin?"

Ben dalga geçer gibi konuştuğumda Minho beni takmadan arabadan inmiş ve  bende peşinden ilerlemiştim. Bir pastanenin önünde durmuştuk.

"Sen olmasaydın randevuya çıkacaktım zaten."

Kaşlarımı kaldırarak ona bakmıştım.

"Sen, randevuya? Yuh. Sana bakacak insan hasta olmalı."

Ben bunları söylediğimde Minho'nun gözlerinden ateş çıkardığını görmüştüm. Hafif tırsarak yana kaydığımda önüne bakarak dükkana girmişti.

"Annemden bahsediyordum Jisung."

Yine aynısı olmuştu. Yine rezil olmuştum ve aşırı utanıyordum. Neden böyle şeyler hep annesine denk geliyordu?!

Kızarmış yüzümle bende yanında durmuştum. Ellerimle oynarken başka taraflara bakıyordum.

"Şey, özür dilerim Minho. Ben onu kastetmemiştim."

Minho bana cevap vermemiş ve tatlılara bakmaya başlamıştı. Kendimi kötü hissediyordum!

"Bir Suffle, bir de Çilekli Cheesecake lütfen."

Cheesecake'i duyduğumda ona dönmüştüm. Belki buradan konuyu değiştirebilirdim.

"Cheesecake'i sever misin? Ben de çok severim."

Bana dönüp gözlerime baktığında gözlerimi kaçırmamış ve bende kendiminkileri onunkilere dikmiştim.

"Kendimi suçlu hissediyorum! Ne olur en azından sinir bozucu bir cevap bile versen?"

"Aptalca şeyler söylemezsen cevap alabilirsin."

İki parmağıyla kafamdan ittirdiğinde omzuna vurmuştum. Canım açımıştı.

"Sende de öküz gücü var, biraz yumuşak olsan ölür müsün?"

"Of, çok konuşuyorsun Han."

Beni arabaya bindirmiş ve eve sürmüştü. Yolda ise benimle konuşuyordu.

"Anneme hiçbirşey belli etme. Ne sorarsa cevap ver, ne istiyorsa yap. Hala benim kölemsin ne de olsa. Sözümden çıkma."

"Anladık, zaten anneni üzecek birşey yapmam."

Kapıyı çaldığımızda annesi açmıştı kapıyı. İkimize de sıkıca sarılmıştı. Bende gülümseyerek kollarımı ona dolamıştım.

"Geç içeri bebeğim."

İçeri girmiştik. Annesi tatlıları hemen alıp tabaklara yerleştirmişti. Cheesecake'i önüme koyduğunda gözlerimden kalpler çıktığına emindim.

Yemeye başladığımda ikisinin de bana bakışlarını hissetmiştim. Dolu ve şişmiş yanaklarında onlara baktığımda Hyeji anne gülüyor, Minho ise kınarcasına bana bakıyordu.

"Şey, özür dilerim."

"Dilediğin kadar ye Jisung."

Arkama yaslanmış ve ellerimi önümde birleştirmiştim. Biz bakışırken Hyeji anne konuşmuştu.

"Ee Jisung, nasıl tanıştınız bakalım Minho ile? Anlat bakalım."

Yerimde kıpırdanmış ve Minho'ya bakmıştım yavaşça. Uydurmam gereken yalanı düşünürken bir anda gelen cesaretle doğruları söylemeye başlamıştım. Aman, banane.

"Minho bana kötü bir eşek şakası yaptı da. Okulun kayıt gününde kafamdan aşağı su döküldü. Sonra soğukta üşütüp hasta oldum."

Dudaklarımı buzerek anlattığımda Hyeji annenin kaşları çatılmıştı. Parmakları Minho'nun kulaklarını tuttuğunda elimi gülmemek için ağzıma götürmüştüm.

"Minho, seni oraya okumaya gönderiyorum ben!"

"Anne ya! Acıyor!"

Annesi kulağını bıraktığında kıkırdamıştım. Minho ise somurtarak bana bakmaya başlamıştı.

"Çok mu komik?"

"Evet, çok komik."

Minho ayağa kalkmış lavaboya gideceğini söylemişti. O gittiğinde ben de tatlıma dönmüştüm.

"Hyeji anne?"

"Efendim bebeğim?"

"Şey, neden kimse Cheesecake'den yemiyor?"

Kocaman tatlı önümde duruyordu ve benden başka kimse yememişti.

"Bizim evde kimse Cheesecake sevmez ki."

Çatal ağzımda kalırken boş boş anneye bakmıştım. Kimse sevmiyorsa Minho neden almıştı?

Minho gelio oturmuştu, ben de yemeyi bırakmıştım. Karnım doymuştu zaten.

"Jisung... Kayıt günü tanıştığınızı söyledin. Yani 3 hafta önce, doğru mu?."

"Evet."

Hyeji anne gülümsemiş ve Minho'ya bakmıştı. Minho ise annesine bir garip bakıyordu. Annesi sadece omuz silkmiş ve gülmüştü bu bakışlara.

"Hala çok unutkansın Jisung~"

"Ha?"

Verilebilecek en doğal tepkiyi vermiştim. 'Hala'? Şaşkındım. Önceden tanışıyor muyduk?

"O zaman küçüktün ama MinMin'i unuttuğunu sanmıyorum."

MinMin. Çocukken aile dostumuzun çocuğu, en yakın arkadaşım MinMin, Lee Min Ho muydu?

emin değilim ama sanırım bir sonraki bölüm Changlix
bugün Lost'a da yeni bölüm atacağım
bu bölüm diğerlerinden uzun oldu daha çok şey yazacaktım aslında ama başka bölümlere ayırdım

fight me mate (minsung)Where stories live. Discover now