22.Bölüm - 2

14.5K 1.1K 94
                                    

Başım dönmeye başladı. Boğazım da yumru gidip geldi. Aklım geçmişe gitti. O güne döndüm. Etrafıma ki bulutlar yığıldı. Biriden diğerine geçtim. Etrafımı yokladım. Sisler dağıldı. Etraf karardı. Birkaç yüz görünüp kayboldu. Sesler belirdi. Cırcır böceğinin sesi yakından bir yerde geliyordu. Bir birine aynı uzaklıkta ki sokak lambaları etrafı kısmen aydınlatıyordu. Civarda ki evlerin hiçbirinde ışık yoktu. Tanıdık çöp tenekesinin yanında bir kedi belirdi. Ben hala 12 yaşında bir çocuktum ve o gün yine o sakakta, o arabanın karşısında babamın eve gelişini karşılamak için yürüyordum. İki adım atıp bana cam dan bakan babama doğru baktım. Elini kaldırıp arabanın camına dokundu. Bana veda ettiğini sanmıştım ama yanılmıştım... Eve gitmeliydim tehlikedeydim çünkü babam o gece o arabada yalnız değildi. Çırpınışlarını hatırladım sesler yükseldi. Ne diyordu dudaklarında cama vururken iki eli ile:

"Gelme. Sakın gelme."

Ardından hareketsiz kaldı. İki eli camda kızına gelmemesini söyleyen bir adam nasıl olurda üçüncü bir eli ile kafasına sıkıp intihar edebilirdi. Bulutlar dağılmaya başladı. Etraf kısır bir döngüye girdi. Renkler karardı tekrar dönmeye başladım hızla. İçimde açılıp kapanan kapıların çıkardığı korkunç gürültüler içimi acıtmaya başladı. Sesler keskinleşti.

"Ha-hatırlıyorum." diye fısıldadım. Ağlamaya başlamıştım: "Ba-babam kendini vu-vurmadı anne... O öldürüldü... O bizi bırakıp gitmezdi... Gitmedi anne... O... Abi o bizi bırakmadı... Bana gelme dedi... Sakın gelme dedi... o gece yalnız değildi... başka biri daha vardı... karanlıktı... unuttum onu... anne... abi..."

Art arda neler söylediğimi bilmiyorum. Hatırlamıyorum. Donuk bakışlarıma karşılık Talha oturduğu yerden hızla kalktı. Yanıma geldi. Dizlerimin dermanı kesilmiş gibi ona tutundum. Yere yığılmak üzereydim kolları ile sardı beni:

"Tamam, Feza. Geçti tamam. Şşşş... Buradayız bak biz. Tamam güzelim."

"Talhaaaaaa... babam bizi seviyordu... Beni seviyordu... Gelme dedi bana... Arabadaydı... İki eli ile cama vurdu... Talha... Başka biri daha vardı yanında... Babam bizi bırakmadı... Babam kendini öldürmedi... o öldürüldü..."

Hıçkırıklarımın boğzaımı ağrıttığı o son noktaya kadar gittim. Koluma değen soğuk metali hissettiğimde geçirdiğim krizi engellemek için sakinleştirici yapıldığını anladım. Birkaç dakika sonra etkisini gösterdi. Talha'nın kollarında o tanıdık kokusu ile bilincim kapandı.

. . .

(Biraz zaman sonra)

. . .

Zor günler geçiriyordum ve bu zor günler hayatımın en ağır imtihanlarıydı. Bilinmeyen tüm gerçeklerin bir gece de ortaya çıkması onları düşündüğümüz onca yılı gözümüzde bir hiç kılıyordu. Demek ki ondan dolayı böyle imiş diyerek çıkardığımız sonuçlar insanı hayretlere düşürüyor, kanını donduruyordu. Her şeyin bir anda ortaya çıkması için Talha'nın tek yapması annemin karşısına Yavuz'u ve Vakıf Pusat'ı getirmekti. Bu tüm düğümleri çözmüştü. Benim flu anılarımı netleştirmiş. Gri bulutlarıma birer renk katmıştım. Şimdi ben babasının anılarına sahip olan biriydim. İçimde ki tarifsiz acıya merhem olan Namazlarımdan ve dualarımdan sonra ki tek tesellimdi bu.

Anksiyete krizim bitti mi bilmiyorum. O gece annem Vakıf Pusat'a bir daha karşımıza çıkmamasını söylemişti, elbette ki bu saatten sonra ona doktorum olarak güvenemezdim. Vakıf Pusat'ın düğün günü Aden ile ne işi olduğunu da Yavuz'dan öğrenmiştim. Aden çözmüştü tüm bulmacayı ve son parçadan önce ki adamı yani Nuh beyi öğrenmişti. Lakin son parçaya yetişemeden öldürülmüştü çünkü Nuh bey'den sonra sıranın kendisine geleceğini anlayan Atıf Aras onu öldürtmüştü.

MİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin