Bu arada son üç gündür uykusuzum. Talha bir yanda annem diğer... Sağlık durumu iyi değil. Bir kaç gün için hastaneye yatırıldığını benden saklayan Aslı ve Onur'a ise kızgınım. Her ne kadar başımın kalabalık olduğunu söyleyip bahane etseler de bana söylemek zorundaydılar. Akşam olup da etraf sakinleştiğinde hastaneye annemin yanına gidiyorum. Onun yanında kalıyor sabaha karşı dönüyorum. Aslı hamile olduğu için yanında sabahları refakatçilik ediyor akşam ise onun yerini ben alıyordum. Onur zaten kalamıyordu çünkü küçük bir rehberlik işi almıştı ve buradayken boş durmak istemiyordu. Tüm bu işler üst üste birikmişken bende uykusuz kalıyor yorgun düşüyordum.

Bahadır beni eve getirdiğinde saat 05:27 ydi. Etraf yarı aydınlıktı. Bahçede ki korumalar dışında kimse etrafta yoktu. Eve girip hemen odama çıktım Talha'yı aradı bakışlarım ama sadece sessizlik ile karşılaştım. Onu özlemiştim. Gerçek anlamda özlemiştim. Son zamanlarda tanıdığım hali ona hasret duymamı gerektirmişti. Zaten yüzünü göremiyordum. Yüzünü gördüğüm o kısacık anlarda ise başımı yastığa koyar koymaz uykuya dalıyordum. Ezan okunmasına daha vardı bu yüzden uyumak yerine Kur'an-ı Kerim'i açıp okumaya başladım. Birkaç sayfanın ardından sabahtan bu yana başımda oluşan ağrı şiddetlenmeye başladı. Sonunda kendiliğinden geçmeyeceğini düşünmeye başladım ve ayağa kalkıp mutfağa gittim. Ağrı kesicilere son zamanlarda epey ihtiyacımız olduğundan bir sürü biriktiren Halime abla onları bir kutuya koyup üst rafa kaldırmıştı. Ne kadar uzansam da kutuya yetişemedim bu yüzden birkaç adım ileride üst raflar için kullandığımız iki basamaklı mutfak taburesini getirip üçüncü basamağa çıktım. Kutuyu elime alıp ineceğim sırada oldu ne olduysa. Merdiven kaydı ilaç kutusu düştü, bende ardından dengemi kaybedip düşerken başım yerde bulunan tekli tabureye çarpmasın diyerek kolumu başıma siper ettim. Gerisi karanlık.

Göz kapaklarımı bin bir zorlukla açtığımda odamın tanıdık tavanıydı beni ilk olarak selamlayan görüntü. Etraf loştu. Göz kırptığımda kirpik diplerimin acıdığını hissettim. Yutkundum. Ne olduğunu hatırlamaya çalıştım ve düştüğümde başımı çarptığım zemin aklımda ki son görüntüydü. Elime baktığımda bileğimin sarındığını gördüm. Diğer kolumda ise serum takılıydı. Birden doğrulmaya niyetlendiğimde yine başıma bir ağrı saplandı, sersemledim. Aynı anda bir gölge kolumdan tutup doğrulmama yardım etti:

"Yavaş."

Talha'nın, pencereden vuran ışıkla aydınlatıldığı kadar, yüzünü gördüğüm an içimin belirsiz yanı rahatladı. Derin bir nefes aldım. Elinden tutarak doğruldum. Uzanıp arkamda ki yastığı düzeltti. Geriye yaslandım.

"Işığı açayım." dedi ayağa kalkmaya niyetlenerek ama elinden tutarak onu durdurdum.

"Açma."

Yüzünün yarısını görmesem de bana olan bakışları gözlerimin önünde ezberdeydi. Yüzümün yorgunluğunu gözlerimde ki nemi görsün istemiyordum. Az sonra bunu anlamış gibi ellerimi avuçladı. İçimin körpe kuyularından bir yerlerden birkaç duygu gelip tur attı yüreğimin eteklerinde, ağacımın dallarına çarpıp okşadı. Bir süre sessizlik oluştu aramızda. Talha'nın ellerimi tutan ellerinde uzunca bir süre oyalandı bakışlarım ve usuldan yüzüne kaydı. O an nereden geldi bilmiyorum gözümden bir damla yaş Talha'nın elimi tutan elinin üstüne düştü. Fark ettiğinde beni kontrol eder gibi başını sağa yatırarak gözlerimin içine baktı.

"Ne oldu?" diye sordu merakla. Burnumu çekip elimle ıslanan yanağımı sildim ve ona gülümsemeye çalıştım.

"Seni özlemişim."

"Bunun için mi ağlıyorsun?" omuzlarımı silktim. Ona göre basit gibi görünse de sevgim için büyük, derin bir histi onu özlemek. Sevgiyi ölçüte bindirdiğim zamanlarda söylemiştim daha çok seven tarafın ben olduğumu. Ondan belki Talha beni hassas görüyordu. Zaten en çok seven en hassas hissedendi, öyleydim. Birkaç saniye sonra yüzünde ki gülümsemeyi gördüm. O düşeyazan gülüşü köz kırptı bana. Etrafımda ki karanlığı yardı ve bana bir ferahlık verdi. Uzanıp alnımdan öptü bir sır fısıldıyormuşçasına. Bana sarıldığında başımı göğsüne yaslayıp derin bir nefes aldım. Ta ki kokusu ciğerlerimin ücralarına ulaşıncaya dek. Çenesini başımın üstüne koydu: "Düştüğünü söylediklerinde çok korktum." dedi sesinde ki duygu hala varlığını hissettiriyordu, çok endişelenmişti.

MİMWhere stories live. Discover now