Two Chocolate Cupcakes

2.8K 305 358
                                    

Louis Tomlinson. Harry evde kendini tutamayıp küçük bir araştırma yaptığında, bu herifin dünyanın en ünlü erkek grubunun üyelerinden biri olduğunu öğrenmişti. O aksi adam dünya çapında milyonlarca hayrana sahip, milyoner bir şarkıcıydı. Şu an grup ayrıydı ve solo çalışıyorlardı ancak çoktan geri dönmelerine dair dedikodular çıkmıştı. Harry, Louis'nin birkaç şarkısını dinlemişti. Fena değildi, sesi oldukça eşsiz sayılabilirdi. Sonra da müzik videolarını izlemişti.

Küçük bir araştırmayla kızların onun için çıldırdığını da öğrenmişti. Bir de oğlu vardı, Freddie. Ama birkaç denemeyecek kadar çok kişi Freddie'nin Louis'nin gerçekten oğlu olmadığına inanıyordu. Harry ne olduğundan emin değildi, tek bildiği bir şey varsa o da Louis'ye nedensiz bir ilgi duymasıydı. Farklı birine benziyordu, romanlardaki keşfedilmeyi bekleyen gizemli karakter gibiydi. Ya da sadece burnu havada zengin şımarığın tekiydi.

Ama o salı günü, kafede sadece iki masanın dolu olduğu bir zamanda, Louis yine geldi. Ki onu görür görmez Harry'nin kalbi göğsünde resmen kanatlarını çıkarıvermişti, sanki tenini delip dışarı çıkmak, Louis'ye doğru uçmak istiyordu. Harry neden kendisine öyle davranan bir adamdan hoşlandığını anlamıyordu. Hem adam düzdü. Ama öyle oluvermişti işte. Galiba onu fazla araştırmıştı, şimdi kendini ondan alamıyordu çünkü.

Louis yine masalardan birine oturdu. Harry de yanına gidip sadece siparişi vermesini bekledi.

"İki çikolatalı kapkek." dedi Louis yine telefonundan başını kaldırmayarak. Harry gülümsemeye çalıştı fakat yanakları resmen alev almıştı, çok utangaç hissediyordu. Ona diyecek bir şey olmadığını fark edene kadar yaklaşık sekiz saniye falan Louis'nin başında, suratına bön bön bakarak dikildi. Zaten oradan ayrılırken baştan ayağa teni yanıyordu. Muhtemelen utançtan.

Ona iki kapkek götürdükten sonra tezgâhın arkasına gizlenip telefonla oynuyormuş gibi yaparak yeşil gözlerini Louis'ye dikti. Profilden insanlar Harry'ye göre hep daha yakışıklı görünüyordu ve bu kesinlikle Louis için geçerliydi! İnce, ıslak dudakları, birkaç günlük sakalları, burnu, gözlerini aşağı dikmesiyle teninin üstüne doğru uzanan kirpikleri... Dudakları bir O şeklini alırken Harry'nin kalbi pır pır atıyordu. İki kere gözlerinin dolmasına sebep olan, ona çöp gibi davranan bu zengin adamı neden... aniden... Hoş bulmuştu? Hakkında o kadar araştırma yapıp o kadar röportajını okudu diye mi?

Harry saçmalıyordu. O okudukları sadece medyaya gösterdiği yüzüydü. Louis William Tomlinson, doğum adı Louis Troy Austin olan adam gerçekte basit bir kafenin basit bir garsonuna pislik parçasıymış gibi muamele ediyordu. Bu galiba ünlü insanların hep kameralardan uzak tuttukları yüzleriydi.

Louis hep olduğu gibi kafeden sessizce ayrıldı. Normalde onun gittiğini kapıdaki zilin çalmasıyla anlardı Harry, ancak bu sefer onu çaktırmadan izlediği için gidiş anına şahit oldu. On dakika içinde iki kapkeki bitirdi, sonra telefonunu cebine soktu ve öbür cebinden cüzdanını çıkardı. Masaya yüz sterlini düz bir şekilde bırakıp sessizce ayağa kalktı ve kapıdan çıkıp gitti.

Yüz sterlini aldıktan sonra Hatry gözlerini kafenin camına dikip iç geçirdi. Üstünde milyoner olmanın verdiği bir şımarıklık ve ukalalık olduğu verdiği kabarık hesaptan belliydi.

Neyse ki Harry çok düşünmeye vakit bulamadı, çünkü masaların birinde oturan otuz yaşlarındaki çekik gözlü adam elini kaldırıp onu çağırdı: "Bakar mısınız?"

Customer // Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin