"Sadece yanılmışım."

91 10 2
                                    

Yurdun iyi ve kötü yanlarıyla alışmış, tüm herkesi tanıyordum. Kendime bir kaç arkadaş edinmiştim, genelde telefonda video izleyerek geçiriyordum günümü, arada sırada toplanıp bahçe'de top oynuyorduk.. hepsi özünde iyi insanlardı ama bir anlık cahilliklerine kapıldıkları için burdaydılar.. benimde aslında farkım yoktu. 18 yaşında değildim.. kardeşime güya ben sahip çıkıcam.. neyse artık yurttan dışarı çıkmanın serbest olduğunu öğrendikten sonra, artık sabahları kahvaltı yaptıkdan sonra dışarı çıkıyordum.. öğle ve akşam vakitlerinde gelip görünüp, yemeğimi yiyip gidiyordum.. 1 ay içerisinde şehirde gezmediğim sokak kalmamıştı, artık bunaltmaya, sıkmaya başlamıştı. Ondan sonrasında zaten yurttan pek dışarı çıkmamaya karar verdim. Gördüğüm yerleri tekrar tekrar görmek hiçbir açıdan iyi gelmiyordu zaten..

Ve geçirdiğim 1.5 ay sonucunda artık annemin gelip bizi alacağını, yurt müdürü söylemesi sonucunda öğrendim.. çünkü sürekli onunla iletişim içerisindeydiler. Annem buraya geldiğinde ilk önce gidip kardeşimi almışlardı, ondan sonra gelip beni aldılar, ve ordan düz direk otogara gittik. En yakın saate, adımıza biletler kesildi. Ve sadece otobüsün gelmesini bekliyorduk..

Annem kardeşime sürekli sorular sorup duruyodu.. öpüyor, kokluyor, sarılıyordu.. E tabi sonuçta, bir anne için çok normal hareketlerdi bunlar, benim gözlemlerimle'de sevdindirici mutlu edici çok büyük bir hareketlerdi bunlar.. ne yaparsa yapsın, kardeşime o an kızamıyordum da.. kendimden geçtim ama annemi buralara kadar sürüklemesi canımı sıksada pek bişey diyemedim.. sustum baktım sadece..

Artık kocaeli'de evimizdeydik. Evimizden kastım, dedemlerin, kredi üzerine aldıkları bir evdi.. yeni bir yere taşınmışlardı.. yeni ev'de 4+1'di ama, çok saçma sapan bir mimarisi vardı.. 4 tane odası olmasına rağmen, 3 odası normal oda büyüklüğünde olurken 1 odası, çift katlı bir ranzanın ve 2 tane giysi dolabının sığabileceği bir odaydı. Belkide o bir oda değildi, bilmiyorum artık..

1.5 ay içerisinde birkaç şey değişmişti, bunlardan biri oturduğumuz ev, mahalle, insanlar olurken, diğeri ise dayımlar olacaktı.. bu tabi ilerki zamanlarda daha bir şiddetle belli olacaktı.

Bir önceki çalıştığım iş yerine tekrar gidip başvurdum, bir daha alırlar umuduyla. Ama almadılar, sonuçta sistemde veya herhangi bir yerde, benimle alakalı bir kayıt felan vardır ki almadılar. Sadece orası değil ama bir çok iş yerine başvurmuştum. Genelde tüm işyerlerinin ortak klasik yalanlarıdır bunlar, "kusura bakma kardeşim, eleman aldık ama kağıdı kaldırmayı unuttuk. Tamam kardeşim numaranı aldık nede olsa, bir kaç gün içerisinde döneriz biz sana." Gibisinden farklı farklı yalanlar içerisine giriyorlardı..
Bu durumda artık benim, kendimce bir takım farklılık yaratmak zorundaydım ki, beni işe alabilsinler, yoksa başka türlü işe almadıklarını fark ettim. Başvurduğum kafeler, büyük çaplı lokantalar, dönerciler gibi farklı farklı yerlerde neler yaparsam daha güzel olur, ne yaparsam beni işe alırlar diye düşündüm, ama yanılmışım. Kimse "tamam kardeşim yarın gel başla." Demedi..

Iş bulamadiğim için, bir süre ortalıkta boş boş gezmeye başladım..

Artık sıkan, bıktıran ne kadar durum varsa hepsini bir bir göz ardı ettim..
Hayatımda yokluğuna ilk alıştığım ve yaşaması durumunda içimde öldürdüğüm (babam) insanın yokluğu canımı acıtmıyordu..

Etrafımdaki insanlar, geceleri ne kadar kendi dertleriyle yansalar, ben gündüzleri bile bu acılarla boğuşuyordum.. çektiğim o kadar dert. Bir gece uyuduğum'da sabaha geçicek bir derdim olmadı hiçbir zaman..

İnsanların hiç ölmeyecekmiş gibi davranmaları, benim acaip garibime gidiyordu.. sorgulamaya da başlamıştım içten içe, yoksa bu sorun beni yavaştan deliliğe mi sürüklüyordu bilmiyordum.. "Şuna bak arkadaş, hiç derdi yokmuş gibi nasılda gülebiliyor, eğlenebiliyorlar. Ben, ben konuşmuyorum bile." Birisi karşımda bir şeye gülerken benim somurtmuşluğum ve içimden "tabi canım ne komik, ne komik.." demem çoktur. Tüm insanlıktan beklentilerini, umutlarını bir kenara bırakmak zor bişey değildi..

Ve en benim için en önemli olan şeylerden biride şuydu; insanların "ağlanacak halimize, gülüyoruz.." demeleri. Farklı bir durum değildi benim için.. oysa ki ben "ölünecek halime, yaşıyordum.." o kadar aldığım yaraları, ben kendi başıma merhem sürerek sardım. Kimseden en ufak bir yardım istemedim.. çünkü bilirim ki insanlar kendilerinden istenilen yardımların daha fazlasını bekleyecekti benden. Ben daha kendi hayatımı adam akıllı bir yola koyamayacağım için, bana yaptığı iyilik sonucu ona birşey vermem. Benim için tam anlamıyla saçma sapan birşey olurdu..

Ve sana ufak bir not..; eğer olurda hayatında ki insan, arkadaşın olsun, kardeşin olsun veyahut en değerlin.
Bir tart onu çünkü insanlar bulundukları konumları bazen hak edemeyebiliyor.. çok insan gördüm ben, arkadaşıyla kalabalığın ortasında tartışırken, durmadık yerde çığlıklar atarak, karşıdaki insanın güvenerek anlattığı yaşantılarını ortaya döken, bir o kadar da arkadaşlıklar gördüm ki, karşıda ki insanın haklı olmasına rağmen sayılıp, sövülmesi hatta dayak bile yemesi durumunda ben sesini çıkarmayan insanlarda gördüm, ve işte arkadaşlık tamda buydu..

Herbirimizin acıları birbirinden üstün olabilir, belkide sende bu satırları okurken "senin yaşantın hiçbir şey..! Benim hikayemi yazsam senin hikayen, benimkinin yanında hiç olur.." diye geçmiştir içinde.. olabilir belki güzel insan. Çektiğin acıları sıralamak senin için çok zor olabilir.. acısına alıştığıı şeyleri insan tekrar tekrar yaşamak istemez zaten..

Gücümüzün yettiği yere kadar, inancımız bittiği yere kadar yaşamak zorundayız.. zorundayız diyorum.. çünkü biliyorum ki sende kendi keyfince bi yaşam sürdürmüyorsun.. bazı konularda ne kadar cesaretli olursan olsun, ne yazık ki bazı konularda ise korkağın önde gidenisin.. gururuna yediremezsin, doğru değil bu yaptığım der oturursun aşağı..
Girdiğin savaşta senin çekilmeni sağlayacak şeylere inat ölümüne üzerine gitmediğin için kaybettin, kaybetmeye devam da ediyorsun..
Örnek; duyguların.. bak bakayım 5, 10 yıl öncesine.. o zaman ki aklın, duyguların, hislerin, bu zamanki hissettlerinle eşdeğer mi? Neyse güzel insan, demek istediğim hayat çirkin ve korkak insanlar için çok acımasız..

Yapmak istediğin ne varsa bunu yarına veya ertesi güne bırakma..

Ya hayat alır elinden.. ya da ölüm..

Ve hikayemin son kısmıydı, amacım kendinize birşeyler çıkarabilmenizdi, bunu başarabildiysem'de ne mutlu bana.. düşüncelerinizi paylaşmak için sayfama beklerim efendim.. instagram arama kısmına @ben1siyahim yazarak bulabilirsiniz..

Yeni kitabim üzerinde çalışmalar var, kitap yakında yayında olacaktır..
Teşekkür Ederim..🌹

" Yılların birikmişliği bu.."Where stories live. Discover now