24. Cesetler

4.2K 409 162
                                    

Medya bulamadım snjsksjdnjaks

  Olağanüstü bir bölümle karşınızdayım. Bu bölümü en ince ayrıntısına kadar düşündüm, bence çok harika bir bölüm oldu. İyi okumalar birtanelerim :)

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°
Bu sefer Rüya konuştu, daha sakin bir şekilde.

" Birisi senin hayatını kurtarmaya çalışıyordu, sonra Alec ve birkaç doktor çıktı odadan... Senin öldüğünü söylediler."

İşte bunu hiç beklemiyordum.

Gerçek olamazdı, olmamalıydı. Ölmek istemiyordum. Buraya gelmeden önce, tüm bu olanlar hakkında hiç bir fikrim olmadan önce gelip öleceğimi söyleseler, mutlu olurdum belkide. O zamanlar yaşamak istemiyordum çünkü.

Kimsem yoktu, yalnızdım. Ölsem, arkamdan ağlayan bile olmazdı. Ancak şimdi çok farklıydı. Sevdiklerim vardı, dostlarım ve sevdiğim adam vardı. Ölemezdim. Ölmek istemiyordum, hayatımda ilk kez yaşamak istiyordum. Doyasıya yaşamak istiyordum.

Kesik kesik nefes verdim. Bir tepki veremiyordum. Ne yapacağımı,neye inanacağımı da bilmiyordum.

Gözümden bir yaş düşmemesi için kafamı hafifçe yukarı kaldırdım.

"Eğer Kaitha olsaydı, o bana yol gösterirdi."

Ama yoktu işte. Kısa zamanda en cok alıştığım insanlardan biri de o'ydu. Ama o da terk etmişti beni,en çok ihtiyacım olduğu zamanda hem de.

"Bak Alya, gelecek her zaman doğru değildir, gelecek değişebilir."

Işıl'a kafa sallayıp yatağıma yattım. Pikeyi de kafama kadar çektim ve Işıl'ın son söylediklerini düşünmeye başladım.

Evet, belki gelecek değişebilirdi. Ama kader değiştirilemezdi.

Gözlerimi kapamadan önce artık bu konuyu düşünmek istemediğimden başka bir konu bulmaya çalıştım. Sonra aklıma Alec geldi. Onun bana eldiven giydirişi.

Bana karşı bir yakın oluyordu,bir uzak. Nedenini de bilmiyordum. Belki nedenini söyleseydi,aramızdaki buzları eritebilirdik.

Rüyamda onu görmeyi diledim.

Gözlerimi kapattım ve Alec'i düşünerek uykuya daldım.

Karanlık birsüre sonra yerini aydınlığa bıraktı.

Önümde harika bir kasaba duruyordu. Ahşap evler öyle güzellerdi ki, gözlerimi onlardan zor aldım. Eski bir zamanda gibi hissediyordum kendimi. Çünkü kasabanın insanları eski kıyafetlerden giyinmişlerdi,ancak bu kıyafetler günümüzün kıyafetlerinden daha güzeldi.

Kadınlar renkli renkli ipek elbiseler,dantel eldivenler giyip, harika fötr şapkalar ve olağanüstü güzellikte takılar takarken, Erkekler uzaktan bile anlaşılan kaliteli kumaşa sahip takım elbiseler giyiyor, bazıları ellerinde bir bastonla,gözünde tek göze takılan gözlüklerle çok modern görünüyorlardı.

Ahşap evlerin yanlarında dükkânlar vardı. Gözlükçü, giysi dükkanı, ayakkabı dükkanı,kumaş satan bir dükkan... Bir de kıyıda meyve sebze satan bir adam vardı.

Burası çok güzeldi.

Ben hâlâ etrafa hayranlıkla bakarken sokakta koşturan bir kız gördüm. Koyu kumral saçlarını şık bir topuz yaptırmıştı ve üstünde bembeyaz ipek bir elbiseyle ayakkabıcıya doğru koştu.

Bu bendim.

Arkasından gelen ipek beyaz gömleğiyle ve altındaki toprak rengi pantolonla caddedeki herkesin ilgisini çeken kişi ise Alec'ti.

CANAVAR OKULUWhere stories live. Discover now