⌯ Hayat Dolu Gülümseme

16.2K 1.2K 488
                                    


BÖLÜM 1

Hayat dolu gülümseme

─────────────────────

Ve bütün bunları gözlemlerken düşünmeden elini uzattı Taehyung. İkilinin elleri buluştu. Taehyung'un gözleri birkaç saniyeliğine odağını kaybetti. Gördüğü şeyler karşısında donakalmıştı.

─────────────────────

NOT: lütfen okurken
yorum bırakmayı
unutmayın. Fikirleriniz
benim için önemli ♥
Diğer not için
okuduktan sonra bölüm
sonuna bakın.

━━━━━━━━━━━━

fatalité
/kader/

1.
doğaüstü bir güç tarafından
önceden belirlenmiş olarak
kabul edilen, bir kişinin kontrolü
dışındaki olayların gelişmesi.

2.
kişi doğmadan belirlenilen ama
şahsın seçimleriyle yön
değiştirebilen yaşamın tümü.


    

     Taehyung kapıyı yavaşça ittirdi, başının üzerinde çalan zil Jimin'e bir müşterinin geldiğini söylüyordu. Sabahki yoğunluktan sonra boşalan kafede temizlik yapıyordu Jimin. Taehyung'un geldiğini gördüğünde elindeki bezi bıraktı, üzerindeki önlüğü çıkarıp tezgaha koydu ve ardından hızlı adımlarla küçük olanın yanına ilerledi. Sıcak bir selamlama, sıkı bir sarılma ve hal hatır sorma faslından sonra birlikte kafenin içine doğru ilerlediler.

"Geldin." Jimin'in sesinden şaşkınlık seziliyordu.

"Gelmemem mi gerekiyordu?" Taehyung, Jimin'le uğraşmak adına surat astı.

"Saçmalama aptal. Seni bekliyordum bende." Taehyung'u bar koltuklarından birine oturttu ve tezgahın arkasına geçti. "Limonata ister misin?"

Taehyung onaylayan bir ses çıkardı. "Çok uzun kalamayacağım ama. Atölyeye geri dönmem gerekiyor."

"Biliyorum biliyorum." Jimin hazırladığı buzlu limonatayı bir tabak dolusu taze kekle tezgahın üzerinden küçüğe doğru ittirdi. Kollarını tezgaha yaslayarak öne doğru eğilirken etrafına bakınan Taehyung'u izlemeye başladı. "Meşguliyetine rağmen gelmen beni sevindirdi."

"Burası çok güzel." gözlerini masalardan, camın önüne özenle dizilmiş çiçeklerden çekerek duvardaki tablolara dikti. "Tam sana göre, Min."

"Değil mi? Bende böyle düşünmüştüm. Önceki sahibinin burayı apar topar satmasını hiç anlayamadım." elleri düşünceli bir şekilde saçlarında geziniyordu.

"Satışlar nasıl?"

"Fena değil. Menüyü yeniledikten sonra daha da arttı."

Taehyung'un gözleri kahve makinesi üzerinde asılı olan menüye kaydı. "Sence de ucuza satmıyor musun?"

Büyük olan omuz silkti. "Az karla çok satış yapıyorum. Böylesi daha iyi değil mi?"

Taehyung gülümsedi, gözleriyle içeriyi taramaya devam ediyordu. Sorusuna verecek cevap bulamamıştı çünkü satış işlerinden pek anlamazdı. Jimin'de bir cevap bekliyor gibi değildi zaten.

"Atölyede işler nasıl?" bu sefer soru soran Jimin'di.

Limonatasından bir yudum aldı. "Aynı. Bilirsin işte geçinmeye çalışıyoruz."

Jimin eskiden olduğu gibi gülüp rahatlatmak istedi Taehyung'u ama şimdilerde bu pek mümkün değildi. Taehyung'un resimleri hayatında gördüğü en yetenekli çizimlerdi; üstelik çokta şirin bir atölyesi vardı ve yaşlı-genç her yaştan insana çizim öğretiyordu. Yine de bütün bunlar masrafları karşılamaya yetmiyordu ve Taehyung'un hem finansal hem de duygusal olarak zorlandığını görmek Jimin'i asıl üzen şeydi.

"Bunu defalarca söyledim ama-"

"Biliyorum, hyung. İhtiyacım olduğunda ilk geleceğim kişi sensin."

"Ama gelmiyorsun."

İkilinin arasında bir bakışma geçti. Taehyung ve dik başlılığı Jimin'i hep yoruyordu ama bir bitkiye laf anlatmak bile Taehyung'a laf anlatmaktan daha kolaydı. Bu yüzden, nihayetinde gözlerini kaçıran küçüğünün üzerine çok gitmek istemedi ve konuyu değiştirmek için birşeyler düşündü.

"Aslında bende seni bugün biriyle tanıştıracaktım."

Taehyung bakışlarını tekrardan yukarı çıkardı. Jimin ona değil de omzunun üzerinden başka bir yere odaklanmıştı. Arkalarında kalan kapının açılmasıyla ve ardından zilin çalmasıyla Taehyung da bakışlarını oraya doğru yöneltti.

Kapıda üzerinde beyaz tişört, kollarını kıvırdığı klasik mavi bir gömlek ve kot pantolonla bir genç duruyordu. Taehyung'un kısılan bakışları gencin yüzünde geziniyordu. Jimin tezgahın arkasından çıkıp tıpkı Taehyung'a yaptığı hızlı adımlarla ilerledi ve gence sarıldı. İkisinin arasında geçen kısa bir selamlaşmanın ardından Taehyung'a doğru ilerlediklerinde nihayet ayağa kalkmak aklına gelmişti Taehyung'un.

"Merhaba."

Güleç yüzlü genç biraz çekingen bir tavırla Taehyung'a elini uzattığında sanki gülümsemesi bulaşıcıymış gibi tebessüm etmişti Taehyung.

"İsmim Jungkook."

Ve bütün bunları gözlemlerken düşünmeden elini uzattı Taehyung. İkilinin elleri buluştu. Taehyung'un gözleri birkaç saniyeliğine odağını kaybetti. Gördüğü şeyler karşısında donakalmıştı. Karşısındaki genç olan bitenden habersiz sıcacık elleriyle sıkıyordu elini.

Kendine geldiğinde "Taehyung." diyebildi sadece. Jungkook da Jimin de başka şeylere o kadar odaklanmışlardı ki Taehyung'un solan yüzünü fark etmemişlerdi bile. Sonunda elleri ayrıldığında hipnotize olmuş gibi Taehyung'u izliyordu Jungkook. Yüzündeki sevecen gülümseme yerini çekingen bir ifadeye bırakmıştı ve pembeleşen yanakları adeta 'Buradayım!' diye bağırıyordu ama Taehyung bunların birini bile algılayamayacak kadar dağılmıştı. Düşüncelerini tekrar toparlamak ve yanına oturan Jungkook ile yeniden tezgahın arkasına geçen Jimin'in konuştuklarına odaklanmak baya bir zamanını almıştı.

"Taehyung, biliyor musun Jungkook da senin mezun olduğun üniversiteye gidiyor. Fotoğrafçılık bölümünde." demişti Jimin bir limonata daha hazırlarken.

Taehyung yanıbaşında oturan Jungkook'a döndermişti tüm bedenini. Gördüklerinden sonra bakışlarını gencin üzerinden çekemiyordu bir türlü.

"Ya, öyle mi?" diyebilmişti sadece.

"Bölüme birincilikle girdi hem de. Eğer fırsat bulabilirse bu yaz burada çalışacak, değil mi Jungkook?"

"Çok isterim, hyung."

Taehyung, arada bir kendisine kaçamak bakışlar atan Jungkook'u inceliyordu. Beyaz pürüzsüz cildi, alnına dökülen siyah saçları ve içeri girdiğinden beri hiç eksilmeyen hayat dolu gülümsemesi...

Ayın sonuna bu zalim dünyadan tamamen silineceğini bilmeden, parlak gözlerinin bir gün solup gideceğini bilmeden yaşıyordu.

━━━━━━━━━━━━

NOT: Jimin 24, Taehyung 23
Jungkook ise 21 yaşında.

──────────────────────


•••

Archive sitesindeki gibi bir tema yapmaya çalıştım dkdjsd nasıl buldunuz? Yazma şeklim, hikayenin konusu, bu tema ve her şey hakkındaki yorumlarınızı merakla bekliyorum

「 fatalité 」taekook Where stories live. Discover now