Mayanın hayatı labirent gibiydi çıkış yolu bulamıyordu. Kendi hayatına yabancıydı çünkü kendi hayatını başkaları yönetiyodu. O daha doğmamışken başlamıştı bu zulüm, önce anne ve babasından ayrıldı sonrada ihanetlerini öğrendi.
Kız saftı ,masumdu,ko...
İş yerinden ağır adımlarla çıkarken sağ kolu olan Mike genç adamın yanına geldi, ve her şeyin hazır olduğunu bildirdi. Genç adamın dudağı kurnaz bir şekilde yukarı kıvrıldı. Onu görenler saygı ve korkuyla başını eğiyordu.
Genç adam içinden zamanı geldi diye geçirdi bebeğini ,minik kardeşini alma zamanı geldi. Arabasının önüne geldiğinde yavaşça durdu ve işaret verdi.
Adamları korkuyla başlarını eğerek genç adamın kapısını açtılar. Adam koltuğa oturarak sürücü koltuğundaki adama kısa bir bakış atarak sert sesiyle "Black malikanesi" dedi.
Yol boyunca maillerine bakarak vakit geçirdikten sonra şoförünün "g-geldik efendim" demesiyle kafasını telefonundan kaldırdı. Ve yavaş adımlarla ve özlemle malikanenin kapısına doğru yürüdü ve sertçe kapıya vurmaya başladı artık hiç bir şey umrunda değildi o aptal kadın ona kafa tutarak en büyük hatasını yapmıştı. O kimdiki kardeşini, birtanesini ona göstermiyordu ama yetmişti o aptal kadının bunu neden yaptığını çok iyi biliyordu o faişe sadece kendini düşünürdü kendi çıkarı olmayan bir şeyi asla yapmazdı o kimseyi sevmez sadece kendini severdi.
Kardeşi onun yanında kalamazdı malesef ki o aptal faişe onların anneleriydi. Babalarını o öldürmüştü ve bunu ödiycekti şimdi meleği başka bir adama baba diyordu o iki şeref yosununu en acı şekilde öldürecekti.
Adam bunları düşünürken kapıya sertçe vurmaya devam ediyordu. Sonunda kapıyı açan hizmetçi genç adamı görünce korkuyla geri çekildi. Genç adam yüzünde ifâde bulundurmayarak içeri girdi. O aptal kadınla şerefsiz ortağını gördü sinirle onlara ilerlerken ayakkabısının tok sesi salonda yankılanıyordu.
Kadın kimin geldiğine bakmak için kafasını kaldırdığında oğlunu görünce korkuyla gözlerini büyütmüştü. Nasıl girmişti içeriye ama onda hataydı oğlu çok güçlüydü onu fazla hafife almıştı.
Oğlu ona doğru ifadesizce bakarken içinin ürperdiğini hissedti aynı babasına benziyodu.
"Nerde o " diye sordu Adam sertçe İsabell korkuyla sıçrarken aklı hala kurnazlıklarındaydı korkusuzca kafasını kaldırdı "parayı getirdin mi?" diye sord.
Genç adam sinirle ve alayla derince soludu ve sağ kolu Mike'a eliyle işaret ederek para dolu çantayı getirmesini söyledi. Mike hemen çantayı getirip Adam'a verdi. Kadının önüne tiksinircesine atarak bu sefer sert bir şekilde "Nerede o!? "diye bağırdı.
Kadınınsa umursamazca "Yukarıda uyuyor, yani en son öyleydi." diyince adama öfkeyle gürledi. "Ne demek 'en son' ne zamandır bakmıyorsun ona!!!" Dedikten sonra hızlı adımlarla yukarı çıkmaya başlamıştı.
Kadının ise küçük kızı umrunda bile değildi. Hemen elindeki çantayı alıp sevgilisiyle beraber parayı saymaya başlamıştı. Ne demişler parayı yolda bile bulsan sayacaksın diye.
Oysa Maya bebek saatlerdir ağlıyordu ama kimse gelip minik bebeğe bakmıyordu ve duymuyordu.
Zaten 6.5 aylıkken doğmuştu. Püramatüre bir bebekti ve her bebek gibi açlığa dayanamıyordu.
Genç adam hızla çıktığı merdivenlerden Mayanın ağlama sesini duyunca koşarak bebeğin odasına girdi ağzının içinde bir küfür mırıldandıktan sonra zavallı minik kızın ağlamktan kıpkırmızı olan yüzüne baktı korkmuş gözlerle ona bakan 1.5 yaşında olan kardeşini kucağına aldı ve onun sakinleştirmek için kucağında sallamaya ve "şşh geçti" demeye başladı.
Genç adam gerildiğini hissetti bu ne sorumsuzluktu. İçinin sızladığını hisseddi acımasız adam yüzlerce insan öldürmüştü ama asla bir bebeği veya bir çocuğu bu şekilde cezalandırmamıstı onlar masumdu tıpkı kardeşi gibi onu koruyamamıştı hem de kendi annesinden gerçi ona anne demek istemiyordu.
Hangi insan kendi bebeğinin ağlamasını isterdi ki sinirle aşağıya inerken annesinin neden Mayayı emzirmediğini merak ediyordu doğrusu minicik bir bebekti olması gereken kiloda ve boyda değildi annesinin onu hak etmediğini çok iyi biliyordu.
Kadının o adamla paraları saydığını görünce sinirlerine hakim olmaya çalıştı.
Yoksa meleğini korkutabirdi daha yeni sakinleşmişti. Sinirle soludu "Maya ağlıyordu ve açtı neden onu doyurmadın?" Diye sordu Adam dişlerinin arasından.
O kadar korkunç sormuştu ki kadın yutkunmasan edemedi.
Şimdi sıçmışt işte, hepsi o aptal babek yüzündendi. Onu asla doğurmazdı normalde ama oğlu hamile olduğunu öğrenip kimden peydahladığımı sormuştu. Kadında aldırmasına karşı çıkmasın diye yalan söylemişti ama adam hemen anlamış ,dna testi yaptırmıştı. Ne kadar denese bebeği düşürememişti ama bebek erken doğmuştu.
Oğluysa neredeyse kadını oracıkta boğacaktı ama adam ne yapacağını çok iyi biliyordu.
"Neden söylesene!!!! " Gürleyen adamla kucağında daha yeni sakinleşmek bebekte yine ağlamaya başladı.
Kadınsa bilmezden gelip "Aaa açmıymış ben duymadım ki oğlum onu." Adam sinirle gülüp "Sen beni salak mı sandın lan?!!"
Ağlayan bebeğiyle kapıya doğru yürümeye başladı daha fazla bu asalaklarla uğraşamicaktı sırf meleği için bu kadar sakin kalıyordu.
Ama daha sonra olacaklardan herkes korkmalıydı evden çıkıp arabaya bindi kucağında ağlamaktan uykusu gelen bebeğin turuncu saçlarını kokladı asla tarif edemeyecegi kadar mükemmel kokuyordu kucağında uyuya kalan bebeğe bakıp o an herkezden herşeyden koriycana yemin etti.
Adam genç yaşına reğmen çok büyük işler imza atmıştı yer altının korkulu rüyasıydı.
Oysa Maya gittiği evin onun hapisanesi olucağını bilmeden masumca uyuyordu...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
