Bölüm 2 - HORTUMUN İHTİRASI

18.7K 1.3K 1.7K
                                    

*** 2018 SENESİ ***
*** HARAS'IN GÖZÜNDEN ***

Dayım elindeki hortumla bana vuruyor vuruyor vuruyordu. Bugün kuzenim Pleb'in doğum günüydü. Pleb gıdılı bir çocuktu. Kiloluydu. Sanırsın Rabbim Pleb'i başına kötü kötü şeyler gelsin de sinemada filan birileri Pleb'i izlerse Pleb'in başına gelenlere insanlar gülsün diye yaratmıştı. Yarın bir gün muggle dünyasında GTARP diye bir şey çıksa, Pleb belli ki izlenme rekorları kıracak, Muggle instagram sayfalarında baş köşelere oynayacaktı.

Ancak dayım elindeki hortum ile bana vuruyor vuruyor vuruyordu. Dur diyordum. Durmuyordu. Ağlıyordum. Yapma diyordum. Kaslı ve çıplak vücuduma inen her hortum darbesi ile omuzlarım silkiniyor, gözlerim devriliyordu.

Dayım bir nargile şirketinde müdür olarak çalışıyordu ancak kalite kontrol departmanındaydı. Yani işi her üretilen nargileden 3-5 fırt çekmekti. Dayım yıllar önce iki ciğerini birden kaybetmişti, neyse ki bir tanesi sonradan bulunmuştu da dayım işinden olmamıştı.

Anam babam bir araba kazasında öldükten sonra bana dayım, halam, amcam, kuzenlerim, yeğen, torun torba hepsi birden bakmışlardı. Ancak ailemizin en kaslı üyesi dayımdı. İlerleyen yaşına rağmen yakışıklıydı. Karizmatikti. Ölümcül bakışlar atıyor, kendi evladı olan Pleb'den tiskindikçe hıncını benden çıkartıyordu.

Ben ise adeta bu ailenin bir evladı değilmişcesine çocuksu bir surata ve kaslı bir vücuda sahiptim. Kaslarım inanılmazdı. Herhangi bir gençlik dizisinde yan rol bile oynasam instagram'da 1.5m milyon takipçiyi iki haftada geçecek gibiydim.

Bildiğiniz gibi değildim yani. İyiydim.

Dayım, elindeki hortumu katladı ve tekrar sırtıma geçirdi. Vuruyor, vuruyor, vuruyordu. 

O sırada evimizin kapısı açıldı. Kapıdan kimin geldiğine bakmak için, dayımın hortumunu tuttum ve çektim. Bu gelen kim olsaydı beğenirdiniz?

Kapıda duran şeyi görünce gözlerime inanamadım. Bir baykuş vardı kapıda, gözleri yaşlı, ağzında bir mektup tutuyordu, sayfası taşlı. Baykuş, kaslı.

*** 2019 SENESİ ***
*** AHRA'NIN GÖZÜNDEN ***

Hızlıca ayağıya kalktım. Dışarıya çıkmayı istiyordum. Önce kapıyı açayım diyerek kapıya gittim. Kompartımanımın kapısını açıp büyücü hızımla hızlıca dışarıya çıktım. Artık dışarıdaydım.

Demin sert konuşup KÖTÜ KALAN ÇOCUĞUN kalbini kırdığım için biraz da olsa pişman olmuştum. Bu yaşadığım pişmanlıktı. Pişmanlık hissini hissediyordum.

Pişmanlık hissimle onun kalbini almak istedim. Ona en azından bir Dımbıllan şekeri ikram etmek ve Burunsuz Faruk'u başımızdan kurtardığı için teşekkür etmek isterdim. Bizi Burunsuz Faruk'tan kurtaran bu çocuktu.

Ancak,. koridora çıktığımda iki kaslı çocuğu da göremedim. Belli ki onlar da büyücü hızıyla nereye gideceklerse oraya gitmişlerdi. Göremiyordum onları koridorda. Omuzlarımı silktim.

Omuzlarımı tekrar silktim. Belki bulurum onları diyerek bir aşağı bir yukarı koşmaya başladım. Şu halimi ablam görse kim bilir bana ne derdi? Güler miydi halime? Ağlar mıydı? Ben koskoca safkan KÖKENBÜYÜCÜ ailesinin kızı AHRA bir çocuk peşinden neden bu kadar heyecanlanmıştım?

Gözlerimi devirdim. Koşarken gözlerini devirmek iyi bir fikir değildi ancak ben de ergendim işte, gözlerim hemen de devriliyordu.

"Ah! Dikkat etsene be nereye gittiğini sanıyorsun!" gibi tuhaf bir çeviri cümle ile irkildim. "Lanet olası büyücüler dostum ha!"

Saçlarımı ellerimde arkaya atıp, ayağıya kalktım. Omuzlarımı silkerek çarptığım kişiye baktım. Bu saçları platin sarısı, beline kadar uzun, şu anda adını veremediğim bir ya da iki süpermodel kadar güzel yan karakterlerden birisiydi.

"Kusura bakma birader, buradan iki kaslı çocuk geçti mi?" Ellerini beline koyarak omuzlarını silkti. "Geçtiyse ne olmuş, ne yapacaksın?"

"Babanın donuna yapacağım" dedim içimden ancak elbette bunları yüksek sesle söylememiştim. "Şeyyy.... KÖTÜ KALAN ÇOCUK ile konuşmak istiyordum da..."

"Bana bak şırfıntı, Haras benim sevgilim, eğer ona bulaşırsan, karşında beni bulursun. Ben EFSULİ, bu hikayede sırf sana kıllık olsun diye yer alan platin saçlı kötü karakterim, muhtemelen PİLATERİN okulundayım. Beni düzeltin."

Ne diyordu bu salak? Neler konuşuyordu böyle? Ben sadece gözlüklü kaslıdan özür dilemek istemiştim ama şimdiden egolu manyaklar yolumu kesmişti. 

Omuzlarımı silkerek ona ölümcül bakışlar attım. "Ne diyorsun sen be salak? Neler konuşuyorsun?  Ben sadece gözlüklü kaslıdan özür dilemek istemiştim ama şimdiden egolu bir manyak olarak sen yolumu kestin"

EFSULİ bakışıyor bakışıyor bakışyorduk. Durmuyordu bakışmalarımız. Havadaki gerilim adeta bir Türk hamamı gibi yoğun ve sıcaktı.

O sırada bir ses ile ikimizde irkildik.

"Çocuklar, ne yapıyorsunuz orada?"

***

HELLOOO İKİNCİ BÖLÜMÜMÜZÜN DE SONUNA GELDİK. İLK BÖLÜME YAZDIĞINIZ BÜTÜN YORUMLAR VE BEĞENİLER İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM. BU TUTKU VE AŞK İLE DOLU İHTİRAS ÜÇGENİ İÇERİSİNDE BENİMLE BERABER SAVRULAN BÜTÜN KIRIK YÜREKLER BENİM AİLEMDİR. UNUTMAYIN BİZ BİR AİLEYİZ. LÜTFEN BEĞENİN YORUM YAZIN PAYLAŞIN INSTAGRAMDAN TAKİP EDİN PODCAST OLARAK DİNLEYİN. 

Instagram: RealSumeysz12


Zoraki Psikopat Vampir Melez Mafyanın HizmetçisiWhere stories live. Discover now