"Yükselince tutamıyorum kendimi, hem sen niye Barış kim diyorsun ki? Kız fiil olan barıştan bahsediyor. -Mek -mak'lı olan. Barış-mak. Sonra Sarp niye bağırıyorsun oluyor. Burda yabancı olan benlen türkçeyi senden iyi anlıyorum be!"

Uzattıkça daha da saçmalayan, saçmalaştıkça daha da tatlı olan Sarp'ı sonsuza kadar dinleyebilirdim.
Hiç sıkılmadan.

"Bende yükselince anlamıyorum işte bir anlık şey oldum."

Cümlenin devamını getiremeyip sustuğumda bir kez daha kabul ettim.

Gerçektende Sarp türkçeyi benden iyi konuşuyordu.

Lanet girsindi.

"Hem Barış diye birinden bahsetmiş olsa diyelim, sanane yav! Kimse kim!"

"Ya manyak mısınız abii! Bi kendinize gelin ya! Bir de sizin kavgalarınızı çekemem şimdi! Burda senin exsin gelip sevgiline omuz atıyor. Sen sevgilinle didişiyorsun!"

Akşın bunu sevdi.

"Çok haklı isyan, hatırlattığın iyi oldu kardeşim!"

Tehditvari sesim Sarp'ı tekrar telaşlandırmıştı.

"Gözünüzü seveyim, daha fazla kavga istemiyorum."

Sarp'a bir cevap verecekken ders zili çalınca susup sınıfa doğru ilerledim. Ders bedendi ve benim çok uykum vardı. Üstüne bir de sinirlenmiştim.

Gelin gelin!

Duble duble gelin üstüme!

Sınıftan çantamı alıp çıktığımda Sarp peşime takılmış Defne ise çoktan kendi sınıfından çantasını alıp koridor başında bizi beklemeye koyulmuştu.

Yanına ulaştığımızda çantasını bana doğru uzattı ve "bunu benim için soyunma odasına getirir misin?" diye sordu. Kafamı sallayıp çantayı elinden alırken "tabi ama sen nereye?" diye sormuştum.

"Müdür bey hoca, bu ders beni çağırmıştı. Sanırım sınıf değişme mevzusu. Kavganın olduğu gün ikimizden birinin sınıfının değişmesi gerektiğini söylemişti bende gönüllü oldum. Bakalım boş olan bir sınıfa yerleşeceğim."

Uzunca açıklamasına kafa sallayıp "zaten sayısal 3 sınıf var. Ya bizimkiye geleceksin yada B sınıfına. Ayyy inşallah bizim sınıfa gelirsin Defnee!" sonlara doğru yanan ampulle sevinerek bağırmıştım. Gülümseyerek "bakalım" dedi ve elini çantasından çekip merdivenleri inmeye başladı. Bizde spor salonuna doğru yürümeye başladık.

Salona giderken önünden geçtiğimiz kupa dolu camlı raflığı görünce gülümsedim ve yanımda ki Sarp'a döndüm.

"Hatırlıyorsun değil mi?"

Oda baktığım yere dönüp gülümsedi.

"Hatırlamaz mıyım? İlk yakınlaşmamız bu vitrin sayesinde oldu. Ve tabi o gün ki beni kurtarışını hiç unutamam. Reiss bee!"

Kolumdan çekip aramızdaki mesafeyi azaltınca kolunu omzuma attı. Gülüşlerim arasında "kurtarmasaydım müdür bey hoca seni bu okuldan şutlardı" dedim. Müdürden Defne'nin bahsettiği gibi bahsetmiştim. Komikti. Bence.

"Eğer kurtarmasaydın, tiyatro odasının görevlisi olamayacaktın. Ben saf gibi ortalıkta dolanırken sana yardım etmek amaçlı yanına gelemeyecektim o saçma dansına hiç şahit olamayacaktım vee"

Dansıma saçma demesiyle hem utanıp hem sinirlenip onu bölüp koluna vurdum. O beni takmayarak konuşmasına devam etti ancak kulağıma doğru eğilmişti.

Sarpişkom || TextingWhere stories live. Discover now