üç: gi(rif)tar

295 37 12
                                    

[son kısımlara doğru medyadan öpünüz!
metallica - nothing else matters.]

"Salonun gerçekten büyük görünüyor." Kötü internet bağlantısına rağmen görüntülü sohbetten gösterilen yarı döşenilmiş eve gözlerini kısarak bakıyor Jeongguk. "Üstelik mutfağının güneş almasına sevindim. Son anda bir yer bulman çok iyi oldu, o korkunç Kaliforniya otellerinde kalmanı istemiyordum." sesinin yarısı kesik kesik gelse de Jimin onu kolaylıkla anlıyor ve kamerayı kendi yüzüne çeviriyor. "Amcam hayatımı kurtarıyor Guk, evin eşyalarının tamamı olmasa da tüm bu harcamaların üzerine benim için mini bir buzdolabı sipariş ettiğini söyledi." Kendisini salonun aydınlık kısmında bulunan kanepesine doğru atarken Jasiel adına minnet dolu bir tebessüm yerleştiriyor dudaklarına. Bir odası, bir salonu, salonla birleşik olan bir mutfağı ve odasının tam da yanında kalan bir tuvaleti vardı. Küçük bir balkonu bile vardı ve tek kişi olmasına rağmen bu evin kirasını ödemek onun için pek de zor olmayacaktı. "Orada ne var ne yok, annem ne yapıyor?"

"Bu sabah kahvaltıda bizdeydi. Annemle öğlen yürüyüşlerine çıkıyorlar, bazen de ben yanına gidiyorum. Gidişine pek alıştığı söylenemez." Jimin burukça bir gülümsemenin ardından ekranda yatağında döne döne kendisi ile konuşan arkadaşını dinlemeye devam ediyor. "Baban da annene artık büyük bir adam olduğunu söylüyor, annen inanmıyor tabii. Biz onunla seni hâlâ minicik gören taraftayız." Jeongguk parmaklarını kısarak ona miniciğin tanımını yaptığında Jimin'in de aynı şekilde gözleri kısılıyor.

"Sana buradan yastık fırlatamıyorum diye aksileşme." şarjının azalıyor oluşunun bildirimi ekranında belirdiğinde priz köşelerinde eğilmek istemediği için telefonu uzun bir aranın sonunda kapatmaya meyilleniyor. "Şarjım az Jeongguk'ah, seni sonra arayacağım." küçük bir vedalaşmanın ardından prize takılan şarj aletiyle eşzamanla kahve makinesinden tiz bir melodi yükseliyor. Neredeyse sabahtan beri temizlik işleriyle uğraştığından dolayı kendisine bir yorgunluk kahvesi yapmış ve Jeongguk yüzünden makine kahve soğudukça kendini yenileyip durmuştu. Artık kahveyi damağıyla kavuşturmak için can atan Jimin için bir müddet dinlenme vaktiydi.

Orta boy bir televizyonu var ünitenin üzerinde. Gitarı duvara yaslı duruyor ve ayaklarını uzattığı sehpanın tam altında püsküllü, kırçıllı kırmızı bir halı var. Duvarlarının renginden henüz memnun değil zira kırık beyaz rengini duvarlara yakıştırmayan insanlardan kendisi. Bir yandan kahvesini yudumlarken öteki yandan kira ile birlikte evin içerisindeki eksikleri tamamlayabilmek adına küçük hesaplamalar yapıyor kendince. Elektrik faturaları, haftalık yemek alışverişi tutarı, tabloları, duvar boyaları, yeni nevresim takımları ve Busan'daki odasında neredeyse tüm gece hayalini kurmuş olduğu Kaliforniya mumları. Bunların çoğunu aylık olarak ödeyebilmek adına gereken tüm hesaplamalar gelişigüzel canlanıyor gözlerinin önünde. Babasının her ay yapacak olduğu yardımı her ne kadar istemese de bir nevi işine yarayacakmış gibi göründüğünden dolayı artık itiraz etmiyor.

"Pizza siparişiniz geldi!"

Kapının ötesinden gelen ses de, harcamalarının şimdiden startı çektiğini bas bas bağırıyorken düşüncelerinin üzerine gelen soslu pizzasını almak için yerinden ayaklanıyor. Bugün evindeki ilk günü, ve birazdan yiyecek olduğu pizzası da aylardır biriktirmekte olduğu parasıyla almış olduğu ilk yemeği. "Kuponunuz var mı?" pizzacının maskotları için yaptığı dev şapkayı takan kurye Jimin'e uzattığı ince kutunun ardından soruyor. "Maalesef." önceden hazırlamış olduğu parasını kuryeye uzatarak onu uğurluyor, ve dış kapının hemen karşısında bulunan salonuna geri dönerek pizzasını orta sehpaya yerleştiriyor.

Akşama değin evdeki vakti böylesine pinekleyerek geçti. Akordunu kontrol etti, birkaç melodi provası yaptı, defterine birkaç satır söz karaladı ve böylece yalnız geçirdiği vakit şaşırtıcı bir vaziyette su gibi akıp geçti. Dün gecenin birikintileriyle birlikte dopdolu hissetmesiyle birlikte defterinin bir sayfası baştan sona karalamalar ile dolup taştı çoktan.

california'ya hoş geldiniz, yoonminWhere stories live. Discover now