10. Bölüm

11K 1.1K 278
                                    

Selamunaleykum canlar. ❤❤❤

Güzel Okumalar... ❤❤❤

Çocukluğumdan lise çağlarına kadar ağabeylerim sayesinde çok fazla futbol maçına çıkmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çocukluğumdan lise çağlarına kadar ağabeylerim sayesinde çok fazla futbol maçına çıkmıştım. Erkeklerin gözünde çelimsiz bir kız çocuğu olsam da hep iyi maçlar çıkarırdım. Ancak hiçbir maçta bu kadar heyecanlanmamıştım. Ellerimin ufaktan terlediğini hissedebiliyordum. Daha oyun başlamadan böyle oluyorsam maç esnasında başıma gelecek şeyler beni korkutuyordu. 

"Kahraman bey, sizin işiniz gücünüz vardır. Hiç yorulmasaydınız," Çocukların etrafını sardığı Kahraman ona seslendiğimi duyunca bakışlarını bana çevirdi. Çocukları göstererek, "İşim var ama bu ufaklıklar için erteleyebilirim," dediğinde hüsrana uğradım. Kahraman'ın iyilik ve nezaket göstereceği onca zaman varken şu anı seçmiş olması muhtemelen yine benim şanssız oluşumla alakalıydı.

Bu adam, doğru zaman, doğru yer, doğru hareket olayını asla öğrenemeyecekti.

"Evet çocuklar," deyip topu tekrar elime aldım. Kahraman'ın yanında duran çocuklar yanıma koşturdular. Kahraman'da elleri ceplerinde yavaşça onları takip etmeye başladı. Bakışlarımı ondan çekip çocuklara çevirdim. 

"İki takım kaptanı olsun ve aldım verdim oyunu ile takımları seçelim ne dersiniz?" 

Çocukların içinden iki tane kendine güvenen ufaklık çıktı, kaptan olmaya aday oldukları için etraflarına caka satarak bakıyorlardı. Bu görüntü beni keyiflendirmişti. Çocuklar aldım verdim oyunu oynadılar ve son adıma geldiklerinde uzun boylu olan diğerinin ayağına basınca takımındaki ilk kişiyi o seçti. Son kişi kalana dek oyuncular seçildi ve ilk on dakikalık devre için aldım verdim oyununu kazanan takımın yanına geçtim.

"Takım isimlerini belirlediniz mi?" diye sorduğum anda kaptanlar aynı anda "Güzelcikspor," diye bağırmaya başladılar. İkisi de bu ismi almak istedikleri için aralarında tartışmaya başladı. Kahraman'a bakıp 'Ne olacak?' dercesine başımı salladığımda 'O iş bende,' der gibi elini göğsüne götürdü. Ağır abimiz geri dönmüştü. 

"Gençler, böyle tartışarak işleri halledemezsiniz," Kahraman'ın ciddi ve tok sesi ile ortalıktaki karmaşa durmuştu. Onlarla iyi anlaşıp, sözünü dinlemelerini bu kadar kolay sağlayabiliyor olması takdire değerdi. 

"Reyhan hanımın ilk devrede olduğu takımın adı Güzelcikbirliği, diğer takım ise Güzelcikgücü olacak. Haydi, herkes yerine, maç başlıyor," deyip çocukların sahaya geçmesini sağladı. "İsimler güzelmiş," deyip cevabını beklemeden arkamı dönüp sahaya ilerledim. Bulunduğum yere gelip ona baktığımda yüzündeki ufak gülüşü hala görebiliyordum.

İlk devre, çocukların oyununa çok müdahale etmeden arada yaptığım dokunuşlarla devam etti. Çocuklar her pası bana vermek istiyordu ancak pas aldığımda önümde neredeyse dört tane çocuk belirdiği için onların arasından çıkmak çok zor oluyordu. Boyları kısa olsa da çocukluk heyecanıyla sert müdahaleler yapabiliyor, topu almak için ellerinden geleni ardına koymuyorlardı. Bu kasabanın tek doktoru bendim ve sakatlanmamam gerekiyordu. 

Güzel Günler Bizi BeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin