O KAÇIRILDI

20 2 1
                                    

Taehyung 'un ağzından,

Jimini ikna edip zar zor hastahaneye geldik,biliyorum aramamız gerek ama bu karanlıkta zor olucak.
Hastahaneye geldiğimizde Soo Hae nin olduğu yere doğru ilerledik.
Yanına geldiğimizde pencereden bakarak ağlıyordu.  Hayır,  ne gerek var bu kadar ağlamaya...
Off bak geldiler sağdan soldan. Birisi koluma dokundu. Sinirle ona döndüm.jiminmiş. yumruklarımı sıkmaktan ellerim acımaya başlamıştı da ne ara sıkıştım ki. Sinirimi yatıştırıp jimin'e
TH: Efendim jimin. Dedim
JM: İyi misin?
Offff hayır ne demeye sinirleniyorum ki ben zaten. Banane ki ondan. Zaten benim neyim oluyor ki?
TH: Hayır değilim, 
Lan ben niye hayır dedim ahh salak kafam. Bir de buna sinirlendim.
Soo Hae nin yanına ilerlerken jimin'e göz ucuyla baktım.
Etrafa dalgın dalgın ,bitkin bir şekilde bakıyordu.
Galiba hyun ri nin kaçırılmasından dolayı kendini suçluyordu. Soo Hae nin yanına geldiğimizde jimin:
JM: Arkadaşınızın durumu nasıl? Bir gelişme var mı?
SH: Durumu iyi ama hala uyanmıyor
TH: E yani , ne kadar zor bir ameliyat geçirdiğinin farkında değilsin galiba?
SH: Farkındayım ama yinede...
JM: Üzülme,  yakında iyileşecektir
Soo Hae önce yanımıza sonra arkaya doğru baktı ve kaşlarını çatarak
SH: Hyun ri eve mi gitti?
Uzun bir sessizlikten sonra
SH: Hyun ri eve mi gitti dedim
JM: Hayır ...
SH: Nerde o zaman?
Galiba jimin'in cevap vermemesinden dolayı sinirlenmeye  başlamıştı.
JM: O kaçırıldı
SH: Şaka yapıyorsun değil mi?
JM: Hayır, GD nin grubu kaçırdı.  Biz ormanda ilerlerken karşımıza çıktılar.  Biz tao ve GD ile dövüşürken jooe denen kız onunla uçurumdan atladı ve ışınlandı.
Önceki göz yaşlarının yerine yenileri eklendi ve jimin'in üzerine yürüdü, onun omuzlarına vurarak
SH: Ben size kardeşimi emanet ettim. Peki siz ne yaptınız,  koruyamadınız
Jimin hiçbir şey yapmıyordu.  Yüzüne baktığımda gözlerinden yaşlar süzülüyordu. İnanamıyorum. Hayır kendini suçladığı biliyordum ama bu kadar olduğunu bilmiyordum.
Soo Hae ise hala vurmaya devam ediyordu.
Jimin tökezlediğinde Soo Hae nin yanına gittim. O kadar sinirlenmiş olmalı ki gözleri kırmızı olmuştu.
Onu durdurmaya çalıştım ama beni itti. En son çare bileklerini tuttum. Bana hışımla döndü.
SH: Bırak beni, siz benim kardeşime sahip çıkarmadınız, size güvenmiyorum,
Diyerek bileklerini benden kurtarmaya çalıştı.
TH: Onu bulacağız
Dedim,çırpınmayı bırakınca bende bileklerini bıraktım. Gözyaşlarını silerek
SH: Onu bulmayacağız çünkü onu ben bulacağım.
JM : Hayır, beraber bulacağız,
Dedi. Soo Hae birşey demeden hızla yanımızdan ayrıldı.

Soo Hae 'nin ağzından,

Hastahanenin içinde çıkışa doğru hızla ilerliyordum.  Jimin " O kaçırıldı " deyince beynimden vurulmuşa döndüm.

Hastahanenin çıkışına gelince etrafıma bakındım ve kimseyi göremeyince vampir hızıyla ormana koştum.

Epey bir süre koştuktan sonra uçurumun oraya yani dövüştükleri yere geldim.
Etrafta ayak izleri aramak için yere doğru bakarak ilerledim. Yoktu. Hiçbir yerde yoktu. Ellerimi saçlarıma geçirdim ve gökyüzüne baktım.  Ay tüm ihtişamıyla karşımda duruyordu.

Gözlerimi aydan çekip aşağı tekrar iz aramak için çevirirken gözlerim ağaçların dallarına takıldı.
Hemen ağaca çıktım. Ağaçların gövdesinde tırnak izleri vardı. Muhtemelen  tutunurken oldu.
Şimdi anladım,  takip edilmemek için koşarak değil ağaçların üstünden atlayarak gittiler .
Şimdi yakaladım sizi. İz bıraktıkları ağaçları takip ederek dağlık bir alana geldim. Dağın zirvesine kadar izleri takip ettim.
İki üç ağaç sonra izler bitti, etrafa bakındım diğer ağaçlarda iz yoktu. Daha sonra gözlerimi yere çevirdim. İşte iki kişinin ayak izleri.
Burda yere atlamış olmalılar. Hemen sessizce ağaçtan aşağı indim.
Kafamı kaldırdığımda bir kulübe denmeyecek kadar büyük bir dağ evi vardı. Ağacın arkasına geçtim.
Galiba hyun ri buradaydı. Hemen gücümü kullanarak geçmişe baktım. Veee. ... evet !  İşte buradaydı,  onu buraya getirmişler.
Bir kız...hatırladım bu fotoğraftaki kız.
Hyun ri ye vuruyordu . Onu sandalyeye bağladı. Hyun ri ise hiçbir şey yapamıyordu. Belli ki yorgun, bitkin düşmüştü.  Sandalyeye bağladıktan sonra tokat atamaya başladı. Senin ellerini kollarından sökücem.
Sonra etrafa bakındım, kimse yoktu,yavaşça eve yaklaşmaya başladım.  Ses çıkarmamaya özen göstermeliyim çünkü onlarda vampir.
Evin duvarına sırtımı yasladım. Yukarıya bakınca bir camın açık olduğunu gördüm ve hemen içeri atladım.
Karşımda kardeşim duruyordu. Lanet , kız ne hale gelmiş.  Sessizce yanına yaklaştım, uyuyordu. Onu yavaşça dürttüm, kafasını yavaşça kaldırdı ama saçları önüne geldiğinden beni tam göremedi.
Saçlarını kulağının arkasına ittim. Bitkin gözlerinde bir ışıltı belirdi.
HR: Soo Hae
Hemen elimle ağzını kapatıp sessiz ol işareti yaptım.
Aklımdan,
Soo Hae " seni kurtaracağım ama çok sessiz olmalısın yoksa bizi duyabilirler "

Aklımdan geçenleri okuduktan sonra kafasını hafifçe salladı.
Önce ayaklarından ipi çözdüm.
İple başlamışlardı, normalde kurtulabilirdi ama fazla bitkin olduğundan kurtulamamıştı.
Arkasına geçip ellerini çözdüm, ayağa kaldırıp ona sarıldım. Tam pencereye doğru bir adım atmıştık ki kapı hızla açıldı.  Arkamızı döndüğümüzde GD ve tayfasını gördük.  GD pis gülümsemesiyle bir adım attı
GD: Onu kurtarabileceğini mi sandın "Soo Hae "
İsmimi biliyordu,muhtemelen hyun ri ben geldiğim zaman bana söylediğinde duymuştu.
Ahh lanet olsun birde bu çıktı. Sinirle göz devirdim ve diğerlerine baktım, jooe denen kızın gözleri kırmızılaşmıştı.
Tao ise kapıya yaşlanıp sinir bozucu bir gülümsemeyle bize bakıyordu.
Jooe bana doğru koşunca GD bir adım geri çekilip eski yerine döndü.  Bu sırada bende jooe nin boğazından tutup havaya kaldırdım. Ellerimi gevşetmeye çalışıyordu.
İyice morarmıştı. Belli ki pek güçlü değildi,  ben bunları düşünürken birader ayağıyla karnıma tekme attı.

Ben hafifçe geri savruldum bu sırada tökezleyip yere düştüm. Jooe hızla kalbime yönelirken hyun ri olanca gücüyle yanına koştu ve onu ayağa kaldırdı.

Ben yerden kalkıp hyun ri nin yanında yer aldığımda üçü birden etrafımızı sarmıştı .
GD biranda görünmez olup bana çelme taktı. Bu esnada jooe ışınlanarak hyun ri nin arkasına geçti ve dizinin arkasına vurarak onu dizinin üstüne düşürdü.
Eliyle çenesini ve kafasını kavrayarak boynunu kırıp bayıltmaya çalışıyordu. Hyun ri ise jooe yi engellemek maksadıyla ellerini kavrayıp kafasını kurtarmak için uğraşıyordu.
Tam onun yanına koşacak iken arkamdan tao kolunu boğazıma sararak sıkmaya başladı. Nefes almam git gide zorlaşıyordu. Hala çırpınıyordum.
Sonra birden tao nun kolu boğazımdan hızla çekildi ve bir çarpma sesi geldi.
Boğazımı tutup öksürürken kafamı kaldırıp hyun ri ye baktım.
Benim yanıma doğru geliyordu. Peki jooe?

Ondan nasıl kurtulmuştu?
HR: İyi misin Soo Hae?
SH : iyiyim.
Birkaç kez daha öksürdükten sonra arkamı döndüm.
Tao duvarın dibinde kıvranıyordu. Onu duvara fırlatan kişiye bakmak için kafamı çevirdiğimde taehyung 'u gördüm.
Diğer yanda ise jimin ,GD ile dövüşüyordu ama GD sürekli görünmezliğini kullanıp jimin'in hamlelerinden kaçıyordu.

En sonunda jimin havaya sıçradı ve ayağıyla kafasına tekme attı.
GD de hızla tao nun yanında yer alırken jooe hemen GD nin yanına koşup eğildi ve onu kontrol etti.
Sinirle jimin'e doğru baktıktan sonra bir anda ışınlandı ve hyun ri nin arkasında belirdi. Tam ben hyun ri arkanda diyecekken hyun ri nin boynunu kırdı ve sinsice gülümsedi.
Hyun ri yere yığılırken jooe tekrar GD ve tao nun yanına geçti.
Üçümüz birden onun üstüne yürüyecek iken bu seferde GD ve tao ile başka bir yere ışınlandı.
Ben ve jimin hızla hyun ri nin yanına geldik. Jimin onu kucağına almak isteyince elini ittim.

Ona ters ters bakıp,  hyun ri yi kaldırıp sırtıma aldım. Hyun ri sırtımdayken pencereden atladım ve hızla hastahaneye koştum.
Hastahaneye gelince koşmayı bırakıp seri adımlarla herhangi bir boş odaya doğru ilerledim .
Onu yatağa koyup hemen kan deposuna indim. Penyemin altına 3-4 tane kan torbası yerleştirip hyun ri nin odasına doğru ilerlemeye başladım.
İçeri girdiğimde jimin  yatağın yakınında, taehyung ise odanın en köşesinden Jimini izliyordu. Hızla jimin'in yanına geçip hyun ri nin yanına oturdum. Önce kan torbasını tıpasını açtım,sonra ise elimle kafasını hafifçe kaldırıp ağzına yavaş yavaş aktarmaya başladım.
Gözlerini yavaş yavaş araladı. Tamamen ayıldığında oturdu ve elimdeki kan torbasını alıp kendi içmeye başladı. Diğerlerinide kendisine uzattım.
Onlarıda bitirdikten sonra hepsini yatağın baş ucundaki komidinin üstüne koydu. Bana döndüğünde artık yorgun, bitkin durmuyordu...

BLOODY DUTYWhere stories live. Discover now