1. Doğum Günün Kutlu Olsun!

501 15 20
                                    

Kulakları sağır eden müzik sesiyle kısa bir an gözlerimi kapattım ve başımı sağa sola salladım. Dans eden insanların arasından sıyrılarak bara doğru yaklaştım. Arkası bana dönük, uzun siyah saçları açıkta kalan beline kadar uzanan, altın rengi kısa pullu eteği ve siyah body'si ile göz kamaştıran kızın yan tarafındaki boşluğa yerleştim. Kısa bir an bakışlarımız kesiştiğinde "merhaba" demiştim. Önündeki kokteylden bir yudum almış ve o da "merhaba" demişti. Arka planda çalan gürültülü müzik ile sağa sola hafifçe sallanan narin bedenine utanmazca baktım. Kesinlikle güzeldi. Onunla birlikte hafif bir ritim tuttum ve ben de bedenimi hafifçe müzikle uyumlu şekilde hareket ettirdim.

Barmenden bir kadeh kırmızı şarap istedikten sonra "Yalnız mısın?" dedim. İçeceğinin içindeki pipeti dişleriyle ezmiş ve tekrar bakışlarını benden çekmişti. Dudaklarım hafifçe yukarı doğru kıvrıldı ve büyük bir yudum şarabı ağzımda tüm aromasını hissederek yavaşça yuttum. Bakışlarının kısa bir an bana kaydığının farkındaydım. Tavandaki lambaların her bir ışığının altında ayrı güzel gözüküyordu. Sarı, yeşil ve mavi onun vücudunda dans ediyordu.

Arkamdan adımın seslenilişini duymamla birlikte o tarafa döndüm. Yoongi küçük bir konfetiyi üzerime doğru patlamış ve hep birlikte "Doğum günün kutlu olsun!" demişlerdi. Bar taburesinden kalktım ve beklemediğim sürprizle şaşırarak Yoongi'ye sarıldım. Israrla buraya çağrılmamın nedenini şimdi anlıyordum. Hoseok, Taehyung, Jungkook, Namjoon ve Seokjinle de sarıldım ve tebriklerini mutlulukla dinledim. Onları gerçekten seviyordum.

Yoongi arkasında kalan kızı yanına çekti ve "Haneul" dedi. Onun yanındaki kızların adını ezberlemeyi seneler önce bırakmıştım. Elimi uzattım ve "Jimin" dedim. Arkamdan kulağıma fısıldayan sesle içim ürperdi. "Doğum günün kutlu olsun" demişti ve ben gülümseyerek ona dönmüştüm. "Yalnızım" dedi. "Kimseyi beklemiyorum." Dudaklarıma yan bir gülüş eşlik ederken elindeki pastaya baktım ve "dilek tut!" tezahüratları arasında dileğimi düşünerek pastanın üzerindeki -sayamadığım kadar çok olan- mumu üfledim.

Sönmeyen mumlarla birlikte Yoongi omzuma hafifçe vurmuş, "hepsini söndür" demişti. Jungkook yanıma gelmiş "hyung ben de üfleyeyim mi?" demişti. Gözlerindeki bakış o kadar masumdu ki ufak bir kıkırtı dudaklarımdan dökülmüştü. Böyle isterse eğer tüm pastayı ona verebilirdim! Taehyung Jungkook'un koluna girmiş, bir kaç adım uzağıma sürüklemişti. "Hayır" demişti. "Doğum günü çocuğu o; tüm mumları o söndürecek!" Namjoon yanıma yaklaşmış ve hala gururla yanan mumlara bakmıştı. Tekrar üflediğimde iki mum daha sönmüş, en az on tane mum isyankar bir şekilde yanmaya devam etmişti. Namjoon "Onları söndürmek için yangın söndürme tüpü kullanman lazım" dedi.

Hoseok hunharca gülerken "bunlar şaka mumu" dedi. Seokjin koluna vurdu, "Neden bizi ele veriyorsun?!" Jungkook tek kolu Taehyung'un eliyle kavranmış, bana gelmek için çırpınırken söylemişti "şaka mumu mu?" "Evet" dedi Yoongi. "Hemen yumurtlayacağını bildiğimiz için sana söylememiştik ama Hoseok yamuk yaptı" demişti.  Yoongi'nin yanındaki kız eğleniyor, pastayı tutan güzellik de bana gülümsüyordu. "O zaman bunu barmene verelim ve mumları yok etsin" dedi.

Pastayı masaya bırakıp kollarını boynuma dolamış, bende ellerimi çıplak beline yerleştirmiştim. "Adın neydi?" dedim yüzümdeki çapkın gülüşle. "Hyuuunng" diye sızlandı Jungkook. "Yine mi ayak üstü role play yapıyorsunuz?!" Kahkaha attık. "Ne rolü?" dedim. "Az önce tanıştık. Ben Jimin." "Ben de Seulgi" dedi vücudunu bana sürterken. "İğrençsiniz" dedi Jungkook. Taehyung onu tekrar uzağa sürüklerken "ahlakını bozacaklar" diye sitem ediyordu.

Bir kaç kadehten sonra hepimiz biraz dağılmış, çocuklar pistte yanaştıkları kızlarla dans etmeye başlamışlardı. Seulgi'nin elinden tuttum ve kendime çekip boynuna bir öpücük bıraktım. "Gece" dedi "doğum günü hediyeni o zaman vereceğim!" "Kesinlikle vermelisin" dedim ve dudaklarını şehvet dolu bir öpücüğe sürükledim. Yoongi bir süre ortalarda gözükmeyince Haneul'a nereye gittiğini sormuştum. "Arabadan alması gereken bir şey varmış" demiş, sonra da gülümsemişti. Hoş kızdı. Ama yine uzun sürmeyecekti...

GAMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin