LXVIII| immortal man

Start from the beginning
                                    

Kardeşini hatırlayan Izel' in deniz mavisi gözleri yaşlarla parladı. "Yaptığım her şey krallık içindi. Bir karşılık beklemedim." demiş ve bir reverans yaparak Shawn' ın huzurundan çekilmişti.

Kesintisiz bir uyku çektiğini söyleyemezdi. Çünkü gün doğduğunda Diken Kasabası' na gideceğini bilmek onu biraz telaşlandırıyordu. Shawn her ne kadar onu bu fikirden şiddetle döndürmeye çalışsa da Aaliyah kararlıydı. Diken Kasabası' na Prenses Aaliyah olarak gidecek ve insanlara Mendeslerin yıkılmadığını gösterecekti. Tabi bu anlaşmanın bir şartı da vardı. Eğer olası bir savaş durumu gerçekleşirse Aaliyah yanındaki askerlerle hızla oradan uzaklaşacak ve doğruca Zayn' in yanına gidecekti. Bunu gerektirecek bir şey olacağını düşünmüyordu.

Gün doğumuna yakın vakitlerde uyandırılıp hazırlandı. Eskiden rengarenk kıyafetler giymeye bayılırken şimdi üzerinde ölümü andıran gri bir elbise taşıyordu. Ayaklarına kadar uzanan koyu lacivert pelerininin üzerinde beyazlı grili tüylere sahip bir kurt postu vardı ve bu pelerinin iki ucu gümüş bir kurt kafası broşu ile tutturulmuştu.

Shawn ise neredeyse siyaha dönük gri bir zırhın içinde bir kral gibi görünüyordu. Siyah pelerininin omuzlarında siyah bir kurt postu vardı ve sırtında da herkesin korkulu rüyası olan savaş çekicini taşıyordu. Çekiç, üzerinde kurt işlemesi olan bir kayışın içindeydi.

Kar beyazı bir aygırın üzerinde beklerken Aaliyah ilerledi ve hemen kardeşinin yanındaki, kendisi için hazırlanan, gece karası kısrağın üzerindeki yerini aldı. Snow ise Shawn' ın diğer yanında korumacı bir tavırla bekliyordu.

Ardındaki hazırda olan yüzlerce ejderha askerine baktığında kaşlarını çattı. Açıkçası bu durum Aaliyah' ın biraz canını sıkıyor, bir an önce kuzeyli adamlardan oluşan bir ordu kurulmasını diliyordu. Tabi hala sadakatin ne olduğunu bilen birileri varsa.

Shawn Mendes, yanındaki kumandana bakıp başını onaylar anlamda salladığında kumandan yüksek bir sesle ilerleme emrini vermişti. Aaliyah kısrağının dizginlerini sıkıca tuttu. Kalbi öylesine hızlı atıyordu ki, göğsünde bir sızı büyüyor, midesi ağrıyordu.

Ormanda birkaç mil ilerleyip Gözyaşı Nehri' nin sığ bölgesinden geçtikten sonra yeniden kuzey toprakları üzerinde, evindeydi. Ve dört mil ötede, sözde Mendeslere bir yemin etmiş olan Lord Iron' un kalesi ile kaleye bağlı Diken Kasabası bulunuyordu.

Sabırsızlığı yüzünden önlerindeki dört mil günlerce süren bir yolculuk gibi gelmişti. Ama sonunda Diken Kasabası karşılarına çıkıp yaklaştıkça her şey bir netlik kazandığında Aaliyah oradaki kalabalığı görmüştü. Orada yaşayan halkın tamamı kasabanın girişindeki meydanda toplanmıştı. İki yanda toplanan insanların ortasında yaklaşık yüz kişilik bir gruptan oluşan askerler de belli bir düzen içinde duruyordu. Asker sayısının neden böylesine az olduğunu anlamadı. Sınırda bulunan bir hanedanlık için hiç mantıklı değildi.

Shawn' ın beyaz aygırı meydana ilk adımını attığında Aaliyah iki yan tarafta toplanmış insanların yüzündeki umutla parıldayan hayran bakışları ve dudaklarındaki o küçük tebessümleri gördü. Bazı kadınlar nefeslerini çekiyor, bazıları fısıldaşıyor ve bazıları da sessizce gözyaşlarını kuruluyordu.

Çevik bir hareketle aygırının üzerinde aşağı atlayan Shawn, güçlü adımlarıyla kendisinden biraz daha önde duran Snow' un yanına gitti. Gözleri, askerlerin önünde duran kumandandaydı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 18, 2019 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

fire and blood • malikWhere stories live. Discover now