25.BÖLÜM - EFSANENİN ÇOCUKLARI OKULDA

7.7K 682 21
                                    

Aşk yüreğe dokunmayı versin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Aşk yüreğe dokunmayı versin...
Yakıyor be adam.
Sen böyle bakma yüzüme,
Hala içimi titretiyorsun baş belam.


“Hayır, yılsonu mezuniyet balosu nedir Ecrin? Bizim kızlarımız liseye başlayacaklar daha on yaşındalar.”
“On dört,” diye düzeltti onu Ecrin.
“Beni düzeltme. Neyse ne, bir erkekle gitmeleri şart değil. Hele Çınar ve Pars’la hiç değil. Benle Can gideriz.” Oğluna döndü, “Değil mi oğlum?”

“Kız çoktur orada, ben giderim,” dedi Can sırıtarak.
Cem oğluna yüzünü buruşturdu, “Tamam şöyle yapalım. Bunu boşver. Ben sağ koluma Bade’yi sol koluma da Eva’yı takarım. Nasıl fikir?”


Ecrin elleri ile başını tutmuş, dirseklerini de masaya dayamış, çıldırma noktasındaydı. Hayır biri bu adama kızlarının birgün yuvadan uçup gideceğini söylese, o söyleyeni bıçaklardı her halde. Kızlarını alacak adamları düşünemiyordu bile.


“Cem... Bebeğim, kızlar seni ne yapsın? Onlar genç-”
Cem inanamıyormuş gibi baktı karısına, “Genç? Kim genç? Sen genç derken benden bahsettin her halde. Çünkü benim kızlarım daha çocuk!”


“Onlar genç kız Cem Ernez! Bunu kabullenir misin?”
“Asla!” diye bağırdı. “Duydun mu beni?” dedi kendini göstererek. “Asla!”


*

“Ay prenses gibi olmuşsunuz,” dedi Ecrin gözyaşlarını silerken. “Değil mi Cem, baksana şunlara?”
Cem koltukta dirseğini koltuğun kenarına dayamış, yüzünü de eline koymuş arkası dönük bir şekilde oturuyordu.


“Ha olmuş.”
“Baba bakmadın bile,” dedi Bade surat asarak.
Cem başını çevirdiği an gözleri kocaman oldu. “Bu ne?”
“Kızlarımız?”


“Hani kızlarımız? Bunlar mı?” başını sağa sola salladı, “Asla kabul etmiyorum. Benim kızlarım olamazlar. Bunlar... Bunlar kocaman.”
“Bizim kızlarımız da kocaman.”


Kapı çaldığında Ecrin kapıyı açmaya gitmişti ki Cem kızlarının yanına koşarak geldi ve gülümsedi, “İtalya’da tatile ne dersiniz?”
Eva elini beline koydu, “Hayır babacım. Biz bu baloya gideceğiz.”


Cem Eva’ya burnunu kırıştırdı, sonra da Bade’ye dönüp, gülümsedi, “Nutella fabrikası? Sınırsız nutella?”
“Balo babacım.”
“İyi gidin bakalım. Sonra bana tatil diye gelmeyin!” dedi sinirle.


Çınar ile Pars içeri girdiğinde Cem onlara gözlerini kısarak baktı.
Pars Cem’e gülümserken, Çınar Eva’dan gözlerini ayıramıyordu. Lanet olsun çok fazla güzel olmuştu.
“Çek gözlerini kızımın üzerinden ergen bozuntusu.”
Çınar sabır çekerek Cem’e baktı. “Baloda nasıl engel olacaksın Cem abi? Mesela dans ederken yakın temastan nasıl kaçınmamızı bekliyorsun?”


“Dans etmeyerek seni gidi fırsatçı Çınçın.” Sonra karısına döndü, “Gördün mü Ecrin ne dedi? Dans edecekmiş kızımla.”


Ecrin dörtlüyü yolcu ederken “İyi eğlenceler gençler,” dedi ve kapıyı kapatıp kocasına döndü. “Vakıf toplantısına gitmiyorlar Cem, baloya gidiyorlar. Elbette dans edecekler.”


“Hayır yakın temaslı dans ne?”
“Uzak temaslı dans olmayacağına göre,” dedi kadın mutfağa doğru girerken, “Yakın temaslı dans edecekler.”
“Edemezler! İzin vermem!”


“Hadi Ernez. Sen gidip biraz televizyon izle, bende ikimize meyve soyup geliyorum.”
“Kendin soyunup gelsen, sakinleşemem şuanda...” dedikten sonra biraz düşündü, “Yani aslında çok da sakinleşemem değil.”


“İçeri Ernez. Güzel bir film bul ve beni bekle.”
Cem homurdanarak oturdu televizyon karşısına ve güzel bir film bularak açıp, beklemeye başladı.


...
“Bebeğim, babam görürse ikimizi de öldürür biliyorsun değil mi?”
“Hadi ama, buralarda nereden görecek bizi. Muhtemelen o yaşlı bunak şimdi bizi okulun balosunda sanıyordur.”
...

Cem izlediği filmden gözlerini ayırıp, birden karısının kucağından fırladı, “Ecrin yürü gidiyoruz!”
“Nereye?”
“Balo salonuna.”
“Sebep?”


“Baksana bu bir işaret bence. Ya bu iki serseri kızlarımızı kaçırıp, başka bir yere götürdülerse.”
Ecrin filmi durdurup kocasına baktı. “Cem sakin olur musun artık? Kızlarımız Çınar ile Pars’la birlikteler, üstelik baloda ve güvendeler. Artık çok kasma, rahatla. Yarın öbür gün üniversiteye gidecekler. Hep yanlarında olamazsın ki.”


“Daha seneler var Ecrin. Şimdiden beni bunalıma sokma. Hem ikisi de İstanbul’da okuyacak bence.”
“Bakalım Cem bakalım!”


***

VE O YILLAR ÇABUK GELMİŞTİ...

“Neresi orası? İzmir ne?”
Eva ellerini çırptı, “Ay, İzmir’i kazandım baba,” derken adamın boynuna atladı.


Cem yutkundu. “İstanbul? Burada üniversite mi kalmadı da gittin oralara kızım?”
“Ama hayalim İzmir’di benim.”
“Benim hayallerim ne olacak? Benim de hayalim kızlarımın yanı başımda kalmasıydı. Şimdi biri olacak biri olmayacak.”


Bade yutkundu ve eliyle ekranı kapattı. Cem ona bakınca, “Ne?” dedi. “Neden kapadın ekranı?”
“Çok yakın ama.”


Cem kaşlarını çattı, “Anadolu yakasında mı? Tamam sorun değil.”
“Bir çıt daha uzak.”
Cem kafasını kaşıdı, “Ne kadar bu çıt?”
“Buradan Eskişehir’e kadarcık.”
Cem sinirle köpürdü, “Siz beni öldüreceksiniz yemin ediyorum.”


İki kız annelerine baktılar. Ecrin kızlarının bakışlarını görünce, başını sağa sola sallayıp, kocasının yanına gitti, “Ama hayatım bir de şu yönden düşün, artık evde baş başa daha sık olacağız.”


Cem gülümsedi. Ama bu öyle şirin bir gülümseme değildi. “Sen çocuk mu avutuyorsun sayın Ernez. Oğlun var. Kazık kadar bir tane. O ikiz kulelerinin gidişini hiç güzelleştirmeye çalışma!” diye bağırıp, evden çıkıp gitmişti.

 O ikiz kulelerinin gidişini hiç güzelleştirmeye çalışma!” diye bağırıp, evden çıkıp gitmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


???

EFSANE'NİN AŞKI - Y.S.S. IV - FİNAL ❤️ Bir CEM ERNEZ EfsanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin