Böyle bir soru beklemediğim için gözlerim kocaman açıldı ve kalbim korkuyla çarptı. Hızla etrafıma baktım. Birilerinin duyabilme ihtimaline karşı gözlerimi panikle etrafımda gezdirdim. Neyse ki kimse bize bakmıyordu.

"Şşş! Sessiz ol Beren, şimdi birileri duyup yanlış anlayacak. Yok öyle bir şey, hoşlanmıyorum Poyraz Bey'den falan."

Dudakları alayla kıvrıldı. "Neden bozuldun o zaman?"

"Ben niye bozulayım? Sevgilisi bozulsun."

"Sevgilisi mi?" diye sordu Beren ve gülmeye başladı. "Poyraz Bey'in sevgilisi olduğunu sanmıyorum."

Beren bunu nereden biliyor olabilirdi ki? Tek kaşımı kaldırıp sorgularcasına yüzüne baktım. "Sen nereden biliyorsun?"

Omuzlarını silkip arkasına rahat bir ifadeyle yaslandı. "Yani bu zamana kadar kolunda hiçbir kadın görmedim, davetlerde falan hep yalnızdı. O yüzden bir sevgilisi olduğunu düşünmüyorum, tabii tek gecelik ilişkileri vardır," deyip bana doğru yan bir bakış attı.

Tek gecelik mi? Bir cümle beni böylesine gererken o ne kadar da rahatça dile getirmişti. Oturduğum yerde huzursuzca kıpırdandım ve sinirle karışık nefes aldım. "Tek gecelik ilişkileri mi var?"

Beren şekilden şekle girmeye başlayan yüzüme gülümseyerek baktı. "Yapma ama Eylül, adamın sevişmediğini düşünmüyorsun değil mi?"

Beren'in açık sözlülüğü iyice sıcak basmasına sebep oldu ve sert bir ifadeyle, "Beren," dedim uyarmak istercesine.

Beren ise hâlâ karşımda keyifle sırıtmaya devam ediyordu. Çok kısa bir süre sonra yaslandığı yerden doğruldu ve iyice yanıma sokuldu. "Öyle bir erkeğin boş duracağını düşünüyorsan yanılıyorsun canım. Elbette kendini tatmin edecek birileriyle sevişiyordur. Onu nasıl bir kadının doyurduğunu da merak ediyorum doğrusu. Poyraz Bey ne istediğini bilen, olgun bir erkek sonuçta. Bence kolay kolay her kadını yatağına almıyordur. Yatağına aldığını kadını da eminim zevkin doruklarına çıkarıyordur."

Beren'in son sözleriyle tüm kanımın alev aldığını hissettim. Daha fazlasını duymaya tahammülüm yoktu. Yeniden kaşlarımı çattım ve sert bir şekilde ayağa kalktım. "Beren, sen ne dediğinin farkında mısın? Bu söylediklerin çok," dedim ve derin bir nefes aldım.

Öğretmenler odasında bir anda sessizlik olmuş, tüm öğretmenlerin bakışları bize çevrilmişti. Benimse yaptığımı idrak etmemle birlikte sesim tamamen incelmişti. Yüzümü huysuzlukla buruşturdum. "Çok ayıp Beren." Duygularımı ifade edecek başka bir söz bulamayınca hızla arkamı dönüp öğretmenler odasından seri adımlarla çıktım. Beren'in de beklemediği tepkim karşısında arkamdan şaşkınlıkla baktığına emindim.

Hızlı adımlarla lavaboya girdim ve sakinleşmek için arka arkaya nefes aldım. Poyraz'ı başka bir kadınla düşünmek, alevlerin ortasında kalmak gibiydi. Hem korkutuyor hem de yakıyordu. Düşüncelerime hançer gibi saplanan gerçekle duraksadım. Onu artık içimde Poyraz Bey değil Poyraz olarak benimsemiştim. Birden içimi tuhaf bir rahatlama aldı. Bunca zaman bastırmaya çalıştığım hislerimi kabullendikçe ferahladığımı hissettim. Ondan uzak duracak olsam da en azından kendi içimdeki savaşımı bitirebilmek iyi hissetmeme sebep oldu.

Lavabodan çıktım ve sınıfıma doğru ilerledim. Dakikalar sonra derse başladığımda öğrencilerime belli etmesem de hâlâ gergindim ve Beren'e neden böyle saçma bir tepki verdiğimi anlatacak kelimeleri bulamıyordum. Beren'den kaçabilmek adına tüm teneffüsleri sınıfımda geçirdim lakin okul çıkışı kaçınılmaz sondan kaçamayıp okul bahçesinde Beren'e yakalandım.

Beni görür görmez koşar adımlarıyla yanıma geldi. "Hadi ama Eylül, yapma böyle. Söz bir daha Poyraz Bey hakkında öyle konuşmayacağım," dedi ve sabahki muzipliğini bozmadan göz kırptı. Sanırım hislerimi anlamıştı ve ben anlatmadan sorgulamayacaktı. Yan gözle ona baktım. Uzatmanın anlamsız ve verdiğim tepkinin saçma olduğunun farkındaydım. Ve bu durumu sorgulamayacak olması, sabahtan beri ona açıklama yapmak için boğuştuğum düşüncelerimin üzerine güneş gibi doğunca gülümsemeye başladım.

EYLÜL (Raflarda)Where stories live. Discover now