Adamın robot gibi çıkan sesiyle inceler bakışlarımı üzerinde gezdirmeye başladım. Takım elbisesinin içinde olmasına rağmen oldukça atletik bir görüntüsü vardı ve geniş omuzları ile güçlü duran kolları bu görüntüsünü destekliyordu. Aynı zamanda genç yaşta olmasına rağmen sanki omuzlarında taşıdığı bir yükü vardı ve onu olduğundan daha olgun gösteriyor gibiydi. Siyah saçları, yeşil gözleri ve kirli sakallarıyla da birçok kızın rüyasını süsleyebilecek cinsten bir erkekti o.

Adamı incelemeye devam ettiğim sırada adamın gözlerine bakınca kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. Genç adamın soğuk bakışları, küçük kızın gözleriyle buluşur buluşmaz anında değişti ve küçük kıza sevgiyle bakmaya başladı. Bu durum beni hayli şaşırtırken küçük kız, sıcacık gülümsemesiyle birlikte genç adamın iri elinden tuttu ve onunla birlikte odadan el ele çıktı.

"Eylül Hanım.''

Aynı tiz ses, bir kez daha kulağımı tırmalayınca yeniden sese çevirdim bakışlarımı. Benden ne isteyeceğini anlamadığım kadın, aynı soğuk bakışlarla beni izlemeye devam ediyordu.

Ona bakar bakmaz; ''Oturun lütfen.'' diyerek yanımdaki sandalyeyi işaret etti.

Onu tasdiklediğimi belli edercesine başımı salladım ve yanımdaki sandalyeye oturduğumda Engin Bey de masasına doğru ilerledi.

Kadın ise bizi karşısına alarak odanın tam ortasında ileri geri hareket etmeye başladı. Attığı her adımda topuklu ayakkabısının çıkardığı ses, gergin olan havayı daha da gererken dudaklarını oldukça soğuk bir ifadeyle araladı. ''Eylül Hanım, hakkınızda birçok araştırma yaptık. İyi bir eğitim hayatınızın olduğunu gördük ve bugüne kadar çalıştığınız okullardaki başarılarınız bizi oldukça memnun etti. Bu başarılarınızı okulumuzda da görmek isteriz.''

Kadın, öyle bir konuşuyordu ki kullandığı ses tonuyla överken bile azarlıyor gibiydi ve ben hayretler içerisinde kadını dinliyordum. Kimdi bu kadın böyle? Okulun sahibi Poyraz Bey'in eşi miydi?

İç sesim yine sorularına cevaplar ararken kendimden emin bir ifadeyle kadına cevap verdim. ''Hiç şüpheniz olmasın.'' dedim lakin kadın, benden hoşlanmadığı açıkça belli etti ve beni duymazlıktan gelerek konuşmaya devam etti. ''Özellikle de bu başarılarınızı Melis'in üzerinde görmek istiyoruz.''

Kadının söylediklerini idrak eder etmez kadına soru dolu gözlerle bakmaya başlayınca kadın, bakışlarımdan ne demek istediğini anlamadığımı anlamıştı ve tereddüt etmeden konuşmaya devam etti. ''Sizinle açık konuşacağım Eylül Hanım. Melis, sessiz ama bir o kadar da zor bir kızdır. Daha bebekken annesini kaybetti. Belki de bu sebepten dolayı içine kapanık bir kız olarak büyüdü. Bunun için birçok özel öğretmenle çalışıldı, evde düzenli eğitimler aldı fakat hiçbir yol katedemedi. Şansımızı son bir kez de okulda, arkadaş çevresiyle denemek istedik ve sırf bu yüzden sizi seçtik. Sizden istediğimiz sınıfta Melis'le ayrıca ilgilenmeniz, onunla bir bağ kurmanız ve içine kapanıklığından çıkarmanızdır.''

Duyduğum sözler bir anda afallamama sebep oldu. Küçük kızın gözlerindeki hüznü şimdi anlasam da benden bir öğrenciyi ayrı tutmamı ve sınıfta ayrımcılık yapmamı istemelerini anlayamamıştım. Daha doğrusu anlamak istememiştim çünkü benim için her öğrenci aynıydı ve ayrımcılık yapmak diğerlerinin minik kalplerine ihanet etmek demekti. Sakin kalmaya çalışarak derin bir nefes aldım. ''Melis'le de diğer öğrencilerimle ilgilendiğim gibi ilgileneceğimden emin olabilirsiniz.''

Dudaklarımdan dökülen sözler, yolunu bulup karşımdaki kadının kulaklarına dolunca kadın anında kaşlarını çattı ve gerginliği yüz ifadesinden gözlerine yansırken ses tonunu da daha sert kullanmaya başladı. ''Melis ile diğer öğrencilerinizden daha fazla ilgileneceksiniz Eylül Hanım, onu herkesten ayrı tutacaksınız.''

EYLÜL (Raflarda)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ