21.BÖLÜM(FİNAL)

502 93 144
                                    

21.BÖLÜM (FİNAL)

Akşam karanlığı çökerken sokak lambaları birer birer yanmaya başlamıştı. Necmi Güven bütün ailesini havuz başına kurduğu büyük sofrada toplamıştı. Az ileriye kurdukları mangaldaki etleri ise aşçı titizlikle çeviriyordu. Mangaldan çıkan nefis et kokuları ise her tarafa dağılmıştı. Hizmetliler de başlarında dört dönüyor, eksik olan ne varsa hemen tamamlıyorlardı.

Necmi Güven ayda bir iki defa ailesini bu şekilde toplar, birlikte vakit geçirirlerdi. Çok sevdiği, fakat bir yıldan fazladır hiç gülmeyen büyük gelini Fehime'yi neşelendirmek için ufak tefek şakalar bile yapardı, ancak onun eski neşesinden eser yoktu. Biricik oğlunu kaybetmenin acısını bir türlü içinden atamıyordu. Küçük gelinini ise pek fazla sevmezdi, onun gösteriş meraklısı ve havalı tavrından da hiç hoşlanmazdı.

Villanın demir parmaklıklı kapısı yavaşça açıldı. Karanlığın içinden, üstü başı yırtık ve pis bir çocuk girdi içeriye, beş altı adım atarak durdu. Hüzünlü ve bitkin gözlerle çevresine biraz bakındıktan sonra gözünü masaya doğru dikti. Necmi Güven de çocuğa doğru bakıp hemen büyükçe bir ekmek aldı, içine bolca et doldurarak hizmetliye uzattı.

"Götür ver çocuğa kızım, kokmuştur yazık"

Hizmetli ekmeği alıp hızlı adımlarla çocuğun yanına gitti, omzuna dokunarak ekmeği ona uzattı. Çocuk hizmetliye doğru biraz baktıktan sonra başını yine masada oturanlara çevirdi. Hepsi, kendilerine doğru bakan ve üstü başı kir pas içindeki çocuğa dikkat kesildiler, küçük gelin ise hizmetliye doğru bağırarak;

"Ayy, çıkarın şunu buradan tinerci midir nedir? Kapıda kimse yok mu yahu, elini kolunu sallayarak girmiş içeriye"

Fehime Hanım ise elinde tabakla öylece oturuyor, uzakta ve hafif karanlık bir yerdeki bu çocuğa doğru dalgın gözlerle bakıyordu. Yerinden doğrulup birkaç adım atarak masanın yanına geldi, gözlerini de çocuğa doğru dikmişti. Elinde tuttuğu porselen tabak büyük bir gürültü ile yere düşerek parçalandı. Masada oturanlar ise Fehime Hanım'ın bu haline şaşkın şaşkın bakıyorlardı. Fehime Hanım ellerini yavaşça öne doğru uzatarak ağlamaya başladı, bir süre sonra da yüksek sesle haykırarak;

"Yavruuuum...!"

Elleri ve dizleri titremeye başladı, gözlerinden de yaşlar boşalıyordu. Karşıdaki çocuk da kollarını yanlara açıp koşarak bağırdı.

"Anne! Anne!!"

Çocuk koşarak gelip annesinin kucağına atladı, sarmaş dolaş oldular. Fehime Hanım ise o kadar sıkı sarılmıştı ki oğluna, tekrar kaybetmekten korkar gibiydi. Masada oturanlar ise şaşkınlıkla oturdukları yerden ayağa fırlamışlar ve öylece kalakalmışlardı. Necmi Güven ilk şaşkınlığını üzerinden atar atmaz gelini ve torununun yanına geldi. Başını annesinin omzuna dayayarak ağlayan torununu biraz seyretti. Elleriyle torununun yüzünü avuçlayarak kendine doğru çekti, parmaklarıyla onun gözyaşlarını silerek kucakladı.

"Oğlum.!"

"Dedem.!"

Necmi Güven de torununa sıkıca sarılarak kucakladı. Bu sırada bahçe kapısında Cenk belirdi, elinde ise kırmızı klasör vardı. Hızlı adımlarla masaya doğru yaklaştı. Gözleri yaşlı olarak oğluna bakan Fehime Hanım Cenk'in geldiğini görünce ona doğru koşarak sarıldı, yanaklarından öptükten sonra geriye doğru çekilerek onun yüzünü okşadı.

"Sana güvenmekle çok doğru yaptığımı biliyordum çok teşekkür ederim, Sana minnettarım"

Torununa sıkıca sarıldıktan sonra gözyaşlarını koluyla silen Necmi Güven gelininin sarıldığı Cenk'in karşısına geldi. İkisi biraz bakıştılar. Cenk elindeki kırmızı klasörü Necmi Güven'e uzatarak;

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 15, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

YUVA / SİYAH BEYAZ KATİLLER Where stories live. Discover now