0.9

12.4K 838 352
                                    

Bera: Piştt

Bera: Kıvırcık!

Kıvırcık: Kimsin?

Bera: Bera ben

Kıvırcık: Ben kimim?

Bera: Sen de Kaya'sın

Kıvırcık: Numaramı nasıl vurdun?

Bera: Boşver onu bunu

Bera: Umay'ın evinin adresi ne?

Kıvırcık: Ne yapacaksın?

Bera: Baskın yapacağım

Kıvırcık: Neden?

Bera: Baskın basanındır aslanım

Bera: Şimdi adresi söyle

Kıvırcık: *Konum*

Bera: Tamam kıvırcık

Bera: Şimdi görüşürüz

Kıvırcık: Tamam sarı

Telefonu kapatıp bir hışımla evden çıktım ve Kaya'nın attığı konuma doğru yürümeye başladım.

Bir süre sonra konuma geldiğimde karşımda tek katlı bahçeli bir ev duruyordu.

Eve yaklaşıp cama vurdum. Perdedeki hareketlenme beni gülümsetirken Umay'ın kardeşinin çıkması ile gülümsemem soldu.

"Kimsin lo?"

"Umay'ı çağırsana."

"Yoo!"

"Ne yoo?"

"Ünay! Kimle konuşuyorsun?"

Umay'ın sesini duyduğumda tekrar gülümsemeye başladım.

"Be-bera?" Kekelemesi bile hoştu ya!

"Baskın yapıyorum. Baskın basanındır. Şimdi söyle, sevgime neden inanmıyorsun?"

Umay bir şey söylemeden camı kapattığında bir ses duydum.

Kırılan kalbimin sesini...

"Umaay!" Bilerek bağırırken camı tekrardan açması fazla uzun sürmemişti.  Mahallelinin duymasını istemiyordu. Bende olsam ben de istemezdim. Haklı yani.

"Ne var Bera?!"

"Neden seni sevdiğime inanmayı reddediyorsun?"

"Başkasını seviyorum anladın mı? Seninle daha fazla iletişim kuramam! Şimdi git!"

Gözlerim dolarken içimdeki burukluk sesime yansıdı. "Umay, sen zaten hiçbir zaman beni sevmedin ki. Sen hep başkalarını sevdin. Hep kalbin kırıldı. Senin kalbin kırıldıkça benim de kalbim kırıldı. Bunu anlamayı neden reddediyorsun?!"

"Sen beni sevmiyorsun Bera! Sen sadece sevdiğini sanıyorsun!"

"Gözlerime baksan anlayacağın duygularıma sahte diyeceğine önce kendine kör demen gerekir! O kadar yakınındaydım! Bir an olsun fark ettin mi? Hiç düşündün mü? Kanka derken hiç acımadın mı bana!? Sen düşüncesizsin Umay! Sen bencil birisin. Sen, malesef hâlâ sevdiğim kişisin!"

"İnsan sevdiğine bunları söylemez Bera! Sevmiyorsun işte!"

"Gerçekleri söyler! Ve ben bu acı gerçekleri senin yüzüne vuruyorum. Sen sürekli başkalarını seviyorsun! Sevdiğin kişiler asla seni sevmedi! O kadar körsün işte! Sürekli birilerini sevme çabasındasın! Ne bu sevgi açlığı söylesene! Aradığın sevgiyi çok uzakta aradın sen. Oysa yanı başındaydım!"

Son sözlerimi söyleyip oradan uzaklaşırken gözümden akan yaşları sildim. Söylediklerim birden ağzımdan çıkmıştı ve bazı söylediklerimden pişmandım.

Telefonum titrerken umursamayıp evimin oradaki parka oturdum.

Aşkta kaybeden kumarda kazanır derler. Kumara mı başlasam acaba?

Ne saçmalıyordum! Mantıklı düşünemiyordum adeta. Zaten normalde de mantıklı düşünmezdim ki!

Hava kararıncaya kadar parkta oturdum. Ağlamıyordum. Sadece gözlerim terlerdi benim. Başka bir nedeni yok.

Sokakların lambaları yanmaya başlayınca oturduğum banktan kalkıp eve doğru yürümeye başladım. Çok yavaş adımlar atıyordum istemsiz.

Eve varınca kapıyı açıp hemen odama girdim. Annem şaşkınca bana bakarken yanıma geldi.

"Anlat Bera. Ne oldu?" Ben yatakta uzanırken o da başucumda oturmuş saçlarımı okşuyordu.

"Umay" diye mırıldandım. "Sevgime inanmıyor anne. Neden inanmadığını sordum. Başka birini sevdiğini söyledi. Ama bu benim soruma cevap değil ki!"

"Umay senin gibi birini göremiyorsa bu senin sevmediğinden değil, onun seni görmek istemediğindendir. Ya da kördür gözleri sana. Ne yaparsan yap, seni görmez."

"Umut beslememeye çalıştım anne. Başaramadım, o bana o kadar sıcak davranıyordu ki ister istemez umutlandım. Sarı prens diyordu bana, hoşuma gidiyordu biliyor musun? Çünkü prensesimin de o olacağını düşünüyordum. Yanlış düşünüyormuşum anne!"

"Canın acıyor biliyorum Bera. Keşke yapabileceğim bir şey olsa. Teselli etmekten başka elimden gelen bir şey yok."

Anneme gülümseyip gözlerimi kapattım. Belki annemin kucağında uyursam bütün dertlerden kaçabilirdim ha?

Kaçamazdım ama denemekten zarar gelmezdi.

~~~~ 

Geldim, gidiyorum.

Bb

Sarı Prens | Yarı TextingWhere stories live. Discover now