0.7

13.4K 930 293
                                    

Umay'ım: Piştt

Umay'ım: Sarııı

Bera: Ne var karaaa?

Umay'ım: Ben bizim arkadaş grubu ile dışarı çıkacağım

Bera: Eee

Umay'ım: Sende gelmek ister misin diyecektim

Bera: Sizin arkadaş grubu kim ki?

Umay'ım: Mercan, Kaya, Arda, Cansu ve Güney

Umay'ım: Ve tabii ben

Bera: Tanımadığım insanların içine girmeyi sevmem ama...

Umay'ım: Yaa n'oluur?

Bera: Senin için tamam

Umay'ım: Yaa teşekkürler

Umay'ım: Sarmaşık kafeye gel :*

Bera: Geliyorum

Telefonu yatağımın üzerine bırakıp üzerimi değiştirdim. Klasik olarak kot-tişört giyecektim. Bir de havalar soğuduğu için kot ceketimi üzerime giyecektim.

Üzerimi giyer giymez anneme seslendim "İzel başkan! Ben çıktım!"

"Eve geç gelirsen kafanı kırarım!" Annemin geri seslenişi ile gülüp kapıyı ardımdan kapattım. Sarmaşık kafe buraya fazla uzak değildi. Ama asla yakın sayılmazdı. Yarım saat kadar yürümem gerekiyordu. Hızlı ve büyük adımlar atarak bu süreyi 20 dakikaya düşürebilirdim.

Nefes nefese kalmış bir şekilde kafeye girdiğimde gözlerim Umay'ı aradı. Bana el salladığını görünce masaya doğru ilerledim. Yanında bana yer ayırmıştı.

"Bu Mercan." eliyle gösterdiği kıza baktım. Ateş kırmızısı saçları adeta 'brn boyayım' diye bağırıyordu. Ayrıca yeşil gözleri de lensti. Ben bilr anladıysam herkes anlayabilirdi bunu. Saçları ise çene hizasında kısa bir kesimdi. Nezaket kuralı olarak gülümsedim.

"Bu Cansu." bakışlarım bu sefer diğer gösterdiği kıza döndü. Kumral saçlı, ela gözlü bir kızdı. Saçları tahminen brline kadar uzanırken tepeden at kuyruğu yapmıştı. Mercan'a göre daha sempatik bakıyordu etrafa. Samimi bir şekilde gülümsedim.

"Bu Kaya." çocuk kendini işaret edince gülümsemeden edemedim. Kıvırcık ve siyah olan saçları uzun olduğundan alnına  düşerken bir bandana takmıştı. Saçları gibi siyah olan gözleri ve beyaz teni onu adeta mükemmel erkek kalıbına sokuyordu. Giyimi de gerçekten şıktı.

"Ben Arda." çocuk kendini tanıtınca bu sefer onu incelemeye başladım.Koyu kahverengi düz saçları orta uzunluktan biraz uzun sayılırdı. Gözleri ise maviydi. Saçına pek özen  göstermemiş olacak ki saçları dağınıktı. Serseri serbest stili diyorsun demek?

"Ben de Güney." Güney ise kumral saçlı, orta uzunlukta saçı olan biriydi. Grubun ağır abisi gibi duruyordu. Gözleri ise Mercan'ın aksine doğal yeşil gözlere sahipti.

"Bu da size bahsettiğim Bera."

Vay anam vay! Arkadaşlarına beni tanıtmış demek!

"Bahsettiğinden daha yakışıklıymış..." Mercan mırıldandığını zannediyordu muhtemelen ama ben dahil herkes duymuştu.

"Benden yakışıklı olamaz!" Kaya'nın dalga geçmek için söylediği şey ise hafifçe gülmeme neden olmuştu.

"Sen tatlısın birtanem." Cansu yanındaki Kaya'nın yanaklarını sıkmaya başlarken onların sevgili olduğunu anlamak pek zor değildi.

"Bebeğim, ben lavaboya gidiyorum." Mercan Arda'ya gülümseyip masadan kalktı. Grubun sapları Umay ve Güney'di anlaşılan.

"Sevgilin var mı?" Kaya'nın sorduğu soruyla başımı iki yana salladım.

"Valla senin de sevgilin yoksa ben daha ne diyeyim! Pes valla!" Kaya'nın dalga geçmesi ile gülümsedim.

Onlar kendi aralarında sohbet ederken ben de Umay'ı izliyordum. Mimiklerini, gülüşünü, gözlerini. Hepsini aklıma kazımak istiyordum.

"Öhöm öhöm!" Güney'in sahte öksürüğü ile bakışlarımı zorda olsa Umay'dan Güney'e çevirdim.

"Baksana sen bir." kafenin dışına çıkarken masadakilerden izin alıp peşinden gittim.

Söyle meymenetsiz, dinliyorum!

"Umay'a nasıl baktığını görmedim sanma!" Sesi gitgide artarken ben ona bolca alay içeren bakışlar yolluyordum.

Kendini mafya falan sanıyordu herhalde, pabucumun mafya kırıntısı!

"Ne olmuş yani?" Aniden yakamı tutmasıyla sırtımı duvara yasladı. Ben ise sadece gülüyordum.

"Beni iyi dinle! Ondan uzak duracaksın!" Göz devirdikten sonra konuştum.

"Durmazsam ne olur kuzum?" Bu dalga içeren hallerim onu kızdırsa da bir şey yapamamasını izlemek hoşuma gidiyordu. Çünkü bana bir şey yaparsa suçlu oydu ve Umay ondan uzaklaşırdı.

"O beni seviyor ve sadece beni sevecek. Bahsettiği platonik aşkının sakın sen olduğunu sanma!"

"Madem seni sevdiğini biliyorsun. Neden onun aşkına karşılık vermeye çalışmıyorsun da onu mutlu edebilecek insanlara sataşıyorsun?"

"Sen çok safsın be! Bana istediklerimi veremeyecek biri o. Nedne onu seveyim ki?"

"Haklısın, onu sevmemelisin. Ama sana bir  şeyler veremeyeceğinden değil. Beynin başka bir organla yer değiştirdiğinden sen hiçbir kızı sevmemelisin!"

Aniden beni çekip yumruk atması ile sendelemem bir oldu. Umay'ın çığlığını da duymuştum. Koşa koşa yanıma gelip kanayan burnuma baktı.

Ayının nasıl bi' gücü varsa burnumu kanatmıştı!

"Güney sen ne yaptığını sanıyorsun!?" Umay Güney'in üzerine yürürken herkesi korkutabilirdi. Güney de korkudan geri geri yürüyordu zaten.

"Bera'dan uzak dur Güney! Onu buraya ben çağırdım!"

Ardından yanıma gelip çantasından mendil çıkarıp burnuma tutmaya başlamıştı.

"İlk yardım çantası yok mu? Burası nasıl kafe ya!?"

Umay'ın bağırışı ile garsonlardan biri çantayı getirirken Umay benimle ilgileniyordu

Çok yakınımdaydı. Çok fazla. Yanından da güzeldi. Her hali güzeldi.

"Kanama birazdan geçer. Evine kadar yanında geleceğim. Güney ile karşılaşmanı istemiyorum!"

Ardından elimi tutup peşinden gitmemi sağladı.

Yol boyunca ise ellerimizi hiç ayırmadı. Arada ayırmaya çalıştı ama ben sıkı sıkı tuttuğumdan elini çekememişti.

Kalbimde gergedenların çiftetelli oynaması normal miydi?

Sarı Prens | Yarı TextingWhere stories live. Discover now