KELEBEĞİN SEVGİSİ

25 4 3
                                    

18 Eylül 2006

Ortaokula başlayacağım için biraz heyecanlıyım. Ne de olsa kravat takacağım. Sanki kendimi büyümüş gibi hissediyorum.

-"Üstünüzdeki size çok yakışmış."

b-"Cehase, sen mi geldin?" Bu ismi ona verdiğim için binlerce kez özür dilemek istiyorum. Gerçekten çok saçma bir isim vermişim.

Cehase-"Evet. Ben geldim." dedi ve omzuma kondu. Cehase de öldü. Zaten serçelerin ortalama ömrü 3 yıldır. Eceli ile öldü, ama ruhu geri dönmedi. Nedeni ise şu şekilde. İlk baş hayaletleri görebildiğimi bilmiyordu. Ben ilk Cehase'yi gördüğümde bana sadece veda etmeye gelmişti. Onu gördüğümü anlayınca da biraz sohbet ettik. Ona annesini ve kardeşlerini anlattım. O da bana yardım etmek istediğini söyledi. Yani dünyada kalma amacı değişti. Amacı değişen bir ruh ilk kez gördüm. Ama onu da huzura kavuşturmak istiyorum. Ne de olsa annesi ve kardeşleri cennette. O da onlara kavuşsun.

b-"Bugün bir sorun yok değil mi?" Etrafı gözetleme görevi vermiştim. Aslında gerekli bir görev değil. Sadece işe yaradığını hissetmesini istiyorum.

Cehase-"Hiçbir sorun yok." Sesi erkek çocuğu gibi geliyor.

b-"Güzel. Görevini başarıyla yerine getirdin. Huzura kavuşabilirsin."

Cehase-"Bu kadarcık yardımın size yararlı olduğunu düşünmüyorum." Huzura kavuşmamakta inat ediyor.

b-"Bu dünyada durdukça enerjin azalmıyor mu? Yok olursan ne olacak?"

Cehase-"Sadece şeklimi değiştirirsem enerjim azalmaya başlıyor. Bu şekilde durduğumda enerjim sabit kalıyor."

b-"Annen ve kardeşlerin cennette seni bekliyor. Hiç mi merak etmiyorsun?"

Cehase-"Ben onları daha önce hiç görmedim. Sadece bebekken onlardan beslendiğimi hatırlıyorum. Ama siz hep yanımdaydınız. İnsan olmanıza rağmen bana şefkatle yaklaştınız. Diğerlerinden çok sizi ailem gibi görüyorum."

b-"Ama benimle senli benli konuşamıyorsun?"

Cehase-"Eğer rahatsız olduysanız..."

b-"Nasıl rahat ediyorsan öyle konuşabilirsin."

Abi-"Yine ne kendi kendine konuşuyon lan!" Abim çok değişti. Ergenlik ona yaramadı. Sabah akşam son ses tripkolic ve arada İsmail YK dinleyip kafayı buluyor resmen. Ruhlar bile yaklaşmıyor abime. Tam bir ruh kovucu oldu. Sivilceleri yüzünü ele geçirmiş vaziyette. Muştalı Açelya görse zombi sanar deşer abimi. Ben de ileride böyle olur muyum acaba?

b-"Hiç. Abi, kravatımı bağlayamıyorum. Nasıl bağlanıyor öğretir misin?"

Abi-"Bir işi de bensiz yap." dedi ve bana gösterdi. Kolaymış lan. Aldım ve kravatı taktım. Lan. Valla aynadan kendime bakıyorum ve çok yakışmış. Kendimi ceo gibi hissediyorum. Tamam, çok yüksekten atıyorum. Ama hissediyorum yani.

Abi-"Ne sırıtıyon öyle? Git okuluna hadi."

b-"Sen gitmeyecek misin?"

Abi-"Lisede ilk hafta okula gidilmez. Bebe olduğun için anlamazsın." Tamam, abim genelde bana laf atardı, arada kızardı. Ama bir insan büyüdükçe akıllanacağına abim daha da salaklaşıyor. Acaba Cehase'den beyni var mı diye yoklamasını falan mı istesem? Bilemedim.

Okula doğru yürüyorum, biraz gerginim. Gerginden çok heyecanlıyım aslında. Cehase fark etmiş olacak ki:

Cehase-"Bu kadar gerilmenize gerek yok. Hiçbir sorun çıkmayacak. Siz ki ruhları huzura kavuşturabiliyorsunuz, küçük bir dış görünüş olayını büyütmenize gerek yok." Küçük değil. Kravat taktım lan! Gömlek giydim! Daha ne kadar kendimi büyük hissedebilirim.

ÖLÜLER İLE KONUŞMA (BİTTİ)Where stories live. Discover now