DEDEMİN KEDİSİ TEKİR

79 25 171
                                    

14 Temmuz 2003

Tatil için anne tarafından dedemin köyüne gidiyorduk. Babam ve annem çok gerginlerdi. Aslında benden dolayı gerginlerdi. Artık yavaş yavaş hayali arkadaş olayından değil de delirmeye başladığımı düşünüyorlardı. Bazı hastanelere gittik ama sorunlarıma pek yardımcı olamıyorlardı. Acaba onlara hayaletleri söylemesem mi? Yavaş yavaş hayaletler ile insanlar arasındaki farkı anlamaya başlıyordum. Genelde hayaletlerin insanlardan farklı bazı özellikleri vardı. Bazılarının ten rengi, bazılarının göz rengi, boyları, vücut lekeleri... Hala çocuk olduğum için bu kadarını anlayabiliyorum. Abim, ben, annem ve babam bir arabada yolculuk ediyoruz. Aslında yanımızda bir kişi daha var. Ama söylersem annem ve babam bana kızar, abim de dövebilir.

Sakin bir biçimde köye vardık. Yaklaşık 6 saat kadar sürdü. Arabadan indiğimde güneş gözüme geldi. Güneşi pek sevmiyorum. Aslında güneşi değil, sıcağı sevmiyorum. Ağustos böceklerinin 'cırr cırr' seslerini duyabiliyorum. Dedem kapıyı açtı ve biz de içeri geçtik. Anneannem 3 sene önce vefat etti. Vefat ederken yanında değildim ama ruhunun huzura kavuştuğunu biliyorum. Kavuşmamış olsa burada olurdu. Tekir yine dedemin sallanan sandalyesinde uyuyordu. Tekir dedemin kedisi. Genelde beni gördüğünde üzerime atlar ve mırlar. Abimi de pek sevmez. Küçükken abim onu kuyruğundan tutup çok sağa sola savurmuş. Ondan dolayı abimi ne zaman görse tıslayıp kaçar.

Dede-"Hoş geldin kızım, damadım. Şöyle oturun, size ayran vereyim."

Anne-"Sen zahmet etme baba. Ben getiririm."

Dede-"HÖST. DAHA ELDEN AYAKTAN DÜŞMEDİK! OTUR DEDİYSEM OTUR! Yol yorgunusunuz."

Anne-"Peki baba." Dedi ve koltuğa oturdu. Dedem mutlak güce sahip biriydi. O ne derse odur. 1+1=3 derse bütün köyde 1+1=3 eder.

Abi-"Dede, Tekir'i göremiyorum." Dedem biraz hüzünlendi.

b-"Dedemin sandalyesinde uyuyor ya." Abim bana döndü ve:

Abi-"Saçma salak konuşma bak."

Dede-"KÜFÜR ETME TARIK."

Abi-"Pardon dede. Ama baksana şuna. Kedi orada bile yok. Beni kandırıyor."

Dede-"Tekir vefat etti oğlum. 1 hafta önce evden çıktıydı bir daha geri dönmedi. En son köy meydanında gördüydüm, traktör ezmiş kediyi. Köylüler diyor ağzında kırmızı kurdale ile koşturuyormuş."

Anne-"Baba. Bu kadar detaya girme, daha çocuk onlar."

Dede-"Tamam tamam. Hadi siz şöyle geçin oturun. Ben de ayranları doldurayım." Dedi ve kedi uyandı. Beni görünce gözlerini bir hüzün sardı. Öldüğünün o da farkında demek ki. Ona doğru baktım. Genelde gözlerinin içine dikkatli bakınca gördüğümü anlıyorlar. Annemlerin yanında tekiri yanıma çağıramazdım.

Tekir-"Beni görebiliyor musun?" Yaşarken ne dediğini anlamıyordum, ölünce anlayabiliyorum sadece. Kafamı evet der gibi salladım. Hemen yerinden kalktı ve üzerime doğru koşmaya başladı. Oturduğum koltukta kucağıma atladı ve sırnaşmaya başladı.

Tekir-"Bir Bine! Bir Bine! Gelmene çok sevindim! Beni görebilmene çok sevindim! Sana dokunabilmeme çok sevindim." Duramadan üstümde sürtünüp duruyor. Aslında biraz gıdıklıyor. Ben de onu sevmeye başladım. Ama babam kızgın kızgın bakıyordu. Oradan bakınca saçma bir hareket yapıyorum gibi gözüküyor çünkü. Daha sonra elimi çektim. Dedem de tepside ayranı doldurmuş geliyordu. Hepimize uzattı ve ayranlarımızı aldık. Ayranın tadı çok güzel. Dedem hep kendi yapar. Arada içine farklı olarak karanfil de atar. Farklı tatlar da var ama pek anlamıyorum. Bazıları garipser ama nedense ayranda karanfil olması benim için normal ayrandan milyon kat daha güzel. Dedemin gizli formülü gibi.

ÖLÜLER İLE KONUŞMA (BİTTİ)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant