8- Ev

27.1K 1.2K 368
                                    

Ege akşam gelip beni almasın diye resmen evine kilitlemiş bir dengesiz, aynı zamanda da kendisini sevgilim olarak ilan etmiş manyak bir insandı Ulaş bey(!) Şu ana kadar eminim ki onu çok iyi tanımışsınızdır ama bir kere daha ne kadar dengesiz ve garip bir insan olduğunun üstüne durmadan geçemeyeceğim. Demeye çalıştığım, sanki az önce birini kaçırmamış ve evinde zorla tutmuyormuş gibi televizyonun karşısına geçmiş maç izliyordu. Bildiğin maç. Ben ise ondan olabildiğince en uzaktaki koltuğun köşesine oturmuş, şaşkın bir halde ne yapsam diye düşünüyordum. Hava coktan kararmıştı ve içeriyi aydınlatan tek şey televizyondan gelen ışıklardı.

20 dakika kadar öncesinde duş almış olan Ulaş'ın sacları ıslaktı ve üzerine giydiği beyaz incecik tişörtten kasları belli oluyor, arasıra saçından kopup gelen bir damla beyaz tişörtüne damlıyordu. Bu halini görüp de düşmeyen bir insan evladı olmaz yemeyin beni ama ben gerçekliği kavradıktan sonra bu tanrısal görünümünün benim için bir önemi kalmadı.

"Bari senin telefonundan arasam?" diye sordum tekrardan sesimi alçak tutmaya çalışarak. Maç izlediğinde rahatsız edilmekten nefret ediyormuş, bu yüzden ilkinde bir şey söylediğimde epey azar işitmiştim. Şimdi tempkinkiydim.

"Olmaz." dedi ve maçı dikkatle izlemeye devam etti.

"Lütfen Ulaş. Ailem çok merak eder. Ya polisi ararlars-" son anda sustum. Polisi aramaları zaten iyi bir şey olur değil mi?
Ve bunu fark eden Ulaş, başını bana doğru çevirip tehlikeli bir gülüş attı. "Ne oldu? Polisin evi basmasını mı istiyorsun?" Cebinden telefonunu çıkarıp bana gösterdi. "Annene mesaj attım çoktan. Proje yüzünden arkadaşında kalacağını söyledim. Beni biraz fazla hafife almadın mı sencede?"
Yüzüm asıldı anında planım işe yaşamadığından. Bu yüzden moralim bozuk bir şekilde oturmaya devam ettim. "Duş almayacak mısın?"

Elbette ki duş almaya ihtiyacım vardı fakat... "Tanımadığım bir insanın evinde duş alacak değilim." dedim sertce düşüncelerimi dile getirerek. Ulaş'ın ilgisi yeniden bana yöneldi, gözlerini yüzüme dikti ve sinirli bir bakış fırlattı. Yavaşça ayağa kalkıp yanıma geldi ve tam dibimde durup bana üstten üstten baktı öfkeyle.

"Tanımadığın mı?" Aniden kollarımdan tutulup kaldırıldım ve apartopar merdivenlere doğru çekiştirildim.

"Dursana! Nereye götürüyorsun beni! Of, neye delirdin yine!"

Merdivenleri çıktıktan sonra koridorun sonuna geldik ve beni bir odaya getirdi. Krem renginde duvarları olan, sade bir yerdi ve onun odası olduğuna emindim.

"Niye buraya getirdin beni?" Aklımdaki binbir türlü şeytan susmak bilmiyordu ve hiç hoş şeyler getirmiyordu aklıma.

Yatağın yanına gelince beni yatağa doğru itti ve dengemi kaybedip yatağa sırt üstü düştüm. Korkuyla kendimi geri çekmeye çalışırken bana ürkütücü bir bakış atıp yataktan uzaklaştı ve kenardaki büyük dolaba yönelip kapağını açtı. İçinden birkaç şey çıkardıktan sonra tekrardan yanıma geldi ve yatağın diğer tarafına doğru yönelmeme izin vermeyip beni tekrardan yakaladı.

"Dur artık! Ne oluyor?" Odanın içinde bulunan diğer bir kapıyı açıp beni içeriye söktü ve elindekileri elime tutuşturdu. Ben daha itiraz edemeden de kapıyı suratıma kapattı, koskoca lavaboda beni yalnız bıraktı.
"Sen var ya, yemin ediyorum manyaksın. Hastasın sen! Hayırdan anlamıyorsun, itirazdan anlamıyorsu-"

Kapıya vurdu susmam için. "Yemek gelecek birazdan. Yıkanıp gelmezsen ben gelirim oraya ve yardımcı olurum. Anladın mı?"

"Yok artık!" Elimdeki kıyafetlere baktım. Koyu lacivert bir eşofman ve beyaz ince bir kısa kollu tişört. "Bunlar bana olmaz hem!"

SerseriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin