Temiz Başlayan Sayfa

939 23 3
                                    

Böyle bir başlık koyunca sanki kötü yola düşmüş bir kızın hayatı gibi oldu. Ama spoiler vereyim; kötü yola düşmedim. Devam edelim bence.

Böyle berbat başlayıp, berbat devam ederek berbat bir şekilde sonuçlanan bir dönemden sonra sorunlardan kaçmayı meslek edinen biri olarak yine yaptım yapacağımı ve babama Manisa'ya babaannemlerin yanına 1 dönemliğine gitmek istediğimi belirttim. Emin olduğumdan emin olduktan sonra izin verdiler ve ben arkadaşlarıma veda falan etmeden Manisa için hazırlanmaya başladım. Ama aklımda hep bir soru dolanıyordu:

"Ne halt ediyorsun sen?"

Hayatım berbattı. Evet. Bu arada unutmadan söyleyeyim annemle aramız berbattı o zamanlar. Ne benim sabrım vardı ne de onun. Fakat ne olursa olsun Manisa'da babaannemlerin yanında bir dönem kalabileceğimden emin olmadan yola çıktım. Şimdi göze alamazdım çünkü babaannemler de çok sabırlı insanlar değildi ve ben bir ergendim. 

Sonra efendim dedemin bizi Manisa'ya bıraktığı yolculuk boyunca kendi kendime bunun gerekli olduğunu hatırlattım. En nihayetinde yol bittiğinde babaannemlere geldik ve ben kalacağım odanın -kullanılmayan salon- vitrin dolabına kitaplarımı falan yerleştirdim. Ama bir şey itiraf edeyim çok korkmuştum ve yapamayacağımı hissetmiştim. Ben babama çok düşkündüm ve haftadan haftaya görüşmek bana göre değildi. 

Yani Manisa'ya gitme kararını neremle aldım emin değilim. Oldu bi kere ve ben 2. dönem başladım bu okula. Tabi İzmir'lii olduğum için sıraya ilk soktukları zaman bir garip hissettim. Çok güzel olduğumu düşünmüyorum ama dikkat çekerim ne yalan söyleyeyim. İzmir'li falan dediler 8. sınıflar zaten. Başlangıçta bir burnu havadalığım vardı açıkçası. "Hahahay ben İzmir'liyim, sizi ezik Manisa'lılar." falan takılıyordum. Çok sürmedi gerçi... İlk günler doğru düzgün hiç kimseyle konuşmadım ne yalan söyleyeyim. Ama ukalalıktan değil ne paylaşacağımı bilemedim. Bir de... Hiç içimden gelmiyordu açıkçası. Her yanım buram buram İzmir'i özlüyordu. Havası bile bir başka be...

Neyse işte ilk bir kaç günden sonra yer değişikliğinde yanımdaki manyak kızdan kurtulmak için (mübağalasız söylüyorum gerçekten azcık kırıktı) yer değişiminde hocaya "Nereye olursa geçeceğimi" söyledim. Sınıf hocamız da beni sonradan sınıftaki en yakın arkadaşım olacak şahıs olan Kıvırcık'ın yanına oturttu, sağolsun... Ben ilk başta Kıvırcık'la pek konuşmayarak Genç Kız (nick'im) olmanın 5 şartından bir tanesini yerine getirdim. Bu arada Kıvırcık da saçlarından.. Hani Kıvırcık saç, Kıvırcık ismi... Anladınız değil mi... Neyse... Sustum... Bu Kıvırcık tabir ettiğimiz şahıs bir Kore Fanı'ydı. Ben de hiç Kore Fanı tanımamıştım çünkü bizimkiler Monster veya Navy'di ya da DayDreamer... Ben çok bilmem yani Kore Fanlarını ama Belieber'lik gibi ergence bir heves olduğunu söylerlerdi. Ben mi  ne düşünüyorum? Ne halt oldukları umrumda değil... İşte bu Kıvırcık'ın bir dosyası vardı falan. Kore şeylerini koyuyordu içine. Her hafta Trendy diye bir dergiyi takip ediyordu. Kore şeysi veriyormuş. Biz de bu dosya vasıtasıyla tanıştık ve kaynaştık. Bu Kıvırcık'ın bir grubu vardı. Kız erkek karışık. Okulun en doğru düzgün karma grubu diyebilirim çünkü geri kalanlar keko tabir edilen canlılardı. Malesef böyle bir okulda 1,5 yıl okudum. Sakın yanlış anlamayın iyilerine iyi derim fakat bizim okuldakiler kelimenin tam anlamıyla PİSLİKti.  Neyse işte ben bu Kıvırcık'ın üyesi olduğu bu grubu sevmiyordum ama Kıvırcık'ı seviyordum. Onlar Kıvırcık var diye bizim masaya toplanırlardı her teneffüs. Ben genelde kitabımı okur ya da test çözerdim ama onlar sanki ben onlarla konuşmak için can atıyormuşum da onlar beni takmıyormuş gibi davranırlardı. Hatırladıkça gülerim. Zamanla Kıvırcık'ın 2 arkadaşı bana ısındılar. Thanks god sddssfdsfdsfdsf. Biri Turuncu diğeri ise Cadı olsun. Yine yaratıcılık hat saffada... Turuncu öyle geldi hemen ama Cadı hep gıcıklık yaptı. Ben de Cadı'ya "I don't care baby." bakışlarımdan gönderiyordum ama anlamıyordu orası ayrı mevzu... Öğretmenlerim çok iyiydi ama. Mesela İngilizce ve Fen öğretmenimi hala saygıyla anarım. İngilizcecimiz harika bir kadındı ve Fencimiz beni neredeyse 1 ünitelik açığımı yarım saatte kapatmıştı özel olarak. Sosyal anlamda 2 yazı yarışmasına 1 tane de 100 temel okuma yarışmasına katıldım. Derecm olmadı ama kendimi toparlamama yardımcı oldu. Bir de ilk beden eğitimi dersinde voleybol oynamıştık. Oyun kurucu gibi olmuştum. Ben çok iyi voleybol oynayamam anlattığım gibi ama öz güvenim varsa aktif bir oyuncuyumdur. Tabii iyi voleybolcu kızlarımız onları pasif bırakınca bana kızdılar ve oyunu bıraktılar. Gelin falan dedim. Gelmediler. Kendileri bilir dedim ve tek başıma basket oynadım. Tabii sonradan dayanamayıp yanıma geldiler basket oynamak için. Kabul ettim 21'lik oynayalım dedim. Bilmiyorlarmış. Normal oynuyorduk ki bir kız futbol oynayanlardan birinin benden çok hoşlandığını ve çıkma teklif etmek istediğini söyledi. Kusmamak için olağanüstü bir çaba harcarken "Hayır." dedim. Sonra bu salak kızları faceden falan taciz etmiş beni ikna etmeleri için. Bayağı eğlendim açıkçası o günlerde...

Böyle böyle bir dönemi atlattım. Derslerim de bayağı düzelmişti. Okul 1. oldum o dönem düşünün yani. 7-C'de bir kız varmış da sürekli o 1. gelirmiş falan fişman. Bana öyle denilmişti. Ama ben 1. olmuştum ve o zaman anladım neler yapabileceğimi... Bir de nasıl düşman kazanıldığını...

Bir Genç Kızın ItiraflarıWhere stories live. Discover now