"jaehyun kalk da denize gidelim."
"hmhmm.."
"uyan haydi."
"tamaam birazcık daha."
doyoung eşini uyandırmaya çalıştıkça jaehyun yorganına biraz daha sarılıyordu. önceki akşam donghyuck'u aradıktan sonra uyumamıştı, şimdi de kalkmıyordu.
doyoung onu böyle uyandıramayacağını anlayınca sırıttı. oda kartını alıp odadan çıktı ve yan odaya, çocukların yanına gitti. içeriden gelen bağırış ve çağırışlar çocukların çoktan uyandığını gösteriyordu. birkaç kez kapıyı tıklattıktan sonra açmalarını bekledi. beklemesi uzun sürmüştü, içerideki gürültüden dolayı kapıyı duymamışlardı. en son doyoung'un tekmeleri ile kapı açılmıştı.
içeri girdiğinde yerlerde çikolata, jelibon ve lolipop paketleri görmüştü doyoung. onları ne zaman aldıklarını da bilmiyordu, bir daha onlara ihtiyaçları dışında para vermeyecekti. yerdeki çöpleri boş verip asıl amacına değindi.
"kalkın, jaehyun'u uyandırmaya gidiyorsunuz."
onun bu dediğini jeno ve donghyuck anlasa da jaemin anlamamıştı. kafa karışıklığıyla dudaklarını büzmüştü ve jeno'ya bakıyordu.
"küçüklüğümüzden beri, hangi babam uyanmıyorsa üstüne atlayarak uyandırırız."
bunu dedikten sonra üçü de hatırladıkları anılarla gülmüştü. fikir jaemin'in hoşuna gitmiş olacak ki o da sırıtmaya başlamıştı. kendi ailesine de bunu yapabilirdi. sonrasında doyoung çocukları almış, tekrar yan odaya gelmiş ve kapıyı açmıştı.
"üç deyince,"
"biir, ikii ve üç!"
doyoung üç dediği anda üçü de yataktaki bedenin üstüne atlamıştı. jaehyun üstüne binen ağırlıklarla gülerek uyanmıştı, alışmıştı bu şekilde uyandırılmaya. o yatakta oturur pozisyona geldikten sonra yere oturan jeno ve ayak ucuna oturan diğer iki çocuğun saçlarını karıştırmıştı. doyoung'un ise elinden tutmuş ve yanına çekmişti. bütün aile ve jaemin gülüşürken kolundaki saate bakınca aklına gelen şeyle bir anda bağırmıştı donghyuck.
"kahvaltı saatini kaçırdık!"
