-TEKLİF-

118 15 13
                                    

        Gözlerim tavan ile iletişimini kesmeksizin insanların koşuşturan seslerini dinliyordum . Ellerim birleşik bir şekilde karnımın üzerinde birbirlerine vurarak ritmik bir ses oluşturuyordu . Bu ses kafamın içindeki sesleri durdurmaya yetiyordu . Yanlış anlamayın , bir deli değilim sadece aynı anda pek çok düşünme özelliğim vardı bunun başlıca sebebi bir gördüğümü bir daha unutamamamdı.  
  
      Çocukluğumda annem ve babam benim hep özel bir çocuk olduğumu söylerlerdi ancak bu sadece onların görüşüydü . Okula başladığımda insanlara göre bir 'ucube' gibiydim . Okulda yapılan zorbalıkla pek umursamasamda ailem bu konuda çok hassas olmalı ki benim için şehir bile değiştirdiler ancak artık hastalığımı aile dışında kimse bilmeyecekti aksi takdirde onların çabasını boşa çıkarmış olacaktım . Çocukken ailem her ne kadar beni koruma amaçlı bunları yapsada bu sonraları hep bana zarar verdi . Kelebeğin kozası başkası tarafından açılırsa o kelebek ölü doğardı . Kendimi altın lafeste son çırpınışları veren bir kuş gibi hissediyordum , bir o tarafa bir bu tarafa çarpıp kanatlarımın ihtişamlı  bozuyordum.  Kendimi baştan tanıtmama izin verin ; ben, 'Hipertimezi' hastalığına (hipertimestik sendrom ya da son derece üstün otobiyografik bellek) sahip bir bireyim .

Kendimi tanıtmam için yeterli bir cümle diye düşünerek suratımda oluşan tebessümle tavanı izlemeyi sürdürürken bulunduğum odanın kapısı hızla açıldı . Bu adım seslerini nerede duysam tanırdım , yine sinirli olmalıydı ki nefes sesleri odanın içinde yankılanıyordu . Bir anda uzandığım kanepenin dibinde durdu ve uzatmış olduğum ayakları kanepeden dışarı iterek oturdu . Her gergin olduğunda yaptığı gibi yine bacağını sallayıp duruyordu . O salladıkça kanepede sallanıyordu ve bu benim huzurumu kaçırmak için yeterliydi . Sadece kendimle vakit geçirmek isterken sürekli birileri hayatıma müdahil oluyordu . Şikayetlerini sonra kendimle tartışacağımı kafama not düşerek oturma pozisyonu aldım. Tam ona ne olduğunu soracaktım ki o  çoktan neler olduğunu bana anlatmaya başladı .

-Kafayı yiyeceğim artık . Birinciye tamam dedik , ikinciye tamam dedik ama yetti artık . Biz cinayet büroda çalışan polisiyiz ancak adamlar bizi devriyeye gönderiyor . Neymiş efendim çaylak olduğum için haddimi bilmeliymişiz . Devriye gezdiğimize şükretmeliymişiz onların döneminde tuvalet bile yıkıyorlarmış . ULAN BEN O DÖNEMDE Mİ YAŞIYORUM!?! Hayır , o zaman banane kardeşim banane . En sonunda basacağım istifayı gireceğim bir kafeye bir iki karı kız keserim oh mis . Bu devirde hakkımızı aramak bile haram olmuş , yeni gelen çaylakları toplayıp organize ediyorum hani birlikte gidelim müdüre diye hepsi önce yanımdaymış gibi yaptılar sonra arkadan vurdular . Sezar bile benim kadar sırtından vurulmamıştır . Sende bir şey desene İnci ne mal mal suratıma bakıyorsun .

Derin bir nefesi ciğerlerime doldurduktan sonra

-Şikayet ettiğinde eline ne geçti koca bir sıfır değil mi? Sen sistemi küçük çiziklerle yok edeceğini  düşünüyorsun ancak öyle olmuyor işte . Kimse güvenmediği birine; direkt dosyayı al, incele, katili bul demez . Önce saha görevlerinde kendini kanıtla . İstediğin şeyi bir anda önüne sunsalardı sıkılırdın. Onu tırnaklarına elde et ki daha kıymetli olsun, Toprak . Her şey olacağına varır .

-İnci , her ne kadar seni haklı bulsamda kabullenmek istemiyorum . Sistem böyle , üstlerim böyle buyurdu diye ben hayatımı böyle sürdüremem.

-Toprak , aslında sen çoktan olanları kabullenmişsin ve sistemin işleyişini çözmüşsün ancak inkar ediyorsun . Halbuki muhalefet olmak için muhalefetlik yaptığının farkında değilsin.

Elimi güç verircesine iki kez sırtına vurduğumda gergin olan kaşları yavaşça düzeldi ve bana parıltılı gözlerle bakmaya başladı . Hızla ayağa kalktım ve kapıdan çıktım .

Cinayet Masası: SonluWhere stories live. Discover now