LXV| towards the tear river

Start from the beginning
                                    

Adamlar çoktan öldürülmüş, kadınlar ve kız çocukları ise tecavüz edildikten sonra halledilmişti. Fahişelerin çığlık seslerinden oldukça sıkıldığı sırada, canlı bırakılan tek adamı emriyle serbest bıraktı. Adamın koşarak Beyaz Kale' ye gittiğini ve olanları Ragnar oğlu Bjorn' a anlatacağını çok iyi biliyordu. Bu da onu öldürmesinin gündüze kalacağının habercisiydi.

Prens için kurulan çadıra girdiğinde Justin' e verdiği ilk emir kendisine iyi bir fahişe bulmasıydı. Ama Justin tereddüt etti.

"Kadınlar öldürüldü."

"Yaşayan birilerini bul amına koyayım."

Justin gittikten uzun bir süre sonra geri döndüğünde prensin önüne fırlattığı genç kız henüz on sekizinde bile görünmüyordu. Yaralandığı için alnından akan kanlar sarı saçları ile yüzünün büyük bir kısmını kızıla boyamıştı. Pek güzel olduğu söylenemezdi. Zaten Ashton onun güzelliği ile değil bacaklarının arasındaki delikle ilgileniyordu.

Justin prensine selam vererek gittiğinde Ashton genç kızın yeşil gözlerine baktı. O gözler, daha önce görmediği bir yeşil tonuna sahip, ilgi çekiciylerdi. Ama tüm bunların yanında, o gözlerin içindeki buzlar, kızın güzelliğini gölgeye düşürüyordu. Şaşırtıcı. Ağlamıyor. Korkmuyor, çığlık atmıyor ya da kaçmak için çabalamıyordu.

Parmakları arasındaki kadehinden şarabını içti ve gülümseyerek "Adın ne?" diye sordu kıza.

"Romy."

"Sana ne yapacağımı biliyor musun Romy?"

"Sikecek ve sonra öldüreceksin."

"Korkmuyor musun?"

"Hayır, daha önce de senin gibi adamlar zorla bana sahip oldu."

Bu mesele Ashton' un ilgisini çekmişti. "Seni yaşatmaları bir mucize öyleyse."

"Beni tekrar satmak için yaşattılar."

"Köle misin?"

Kız cevap vermedi.

"O kelimeyi sevmiyorsun, değil mi?"

"Neyi sevdiğimin bir önemi yok."

Ashton kaşlarını çattı. Mantıklı değildi. "Greenland' de köle ticareti yasaktır."

"Yasakları umursamayan çok insan var."

"Sahibin nerede şimdi?"

"Askerlerinden birisi onu öldürdü."

"Yani şu an özgür müsün?"

Omzunu silkti. "Bilmiyorum."

"Kaç adam sana sahip oldu?"

"Çok fazla... Babam beni ilk kez on yaşımdayken sattığı için pek hatırlamıyorum.."

Ashton kadınları önemsemezdi. Onları siktiğinde neler hissettiklerini de... Ama aleti hiçbir zaman küçük bir çocuk için kalkmamıştı.

"Hiç hamile kaldın mı?"

Romy' nin odaya girdiği andan beri bir taş kadar sert olan gözlerinde ilk kez hareketlenme oldu. Yüzünden bir ifade geçmişti. Ancak Ashton bunu anlayabilecek kadar kadınların duygularıyla ilgili olmamıştı.

"Bir bebeğim oldu."

"Nerede?"

"Bilmiyorum. O doğduğunda henüz on dört yaşımdaydım ve neler olduğunun farkında bile değildim. Sahibim beni başka birisine sattı. Onunla ne yaptığını tanrı bilir."

fire and blood • malikWhere stories live. Discover now