LXV| towards the tear river

ابدأ من البداية
                                    

"Konusu geçmişken Kızıl Ordu' dan olumlu bir yanıt geldi Majesteleri." dedi Lord Kumandan. "Belirlediğimiz ücreti kabul ettiler ve yakın zamanda buraya gelmek için yola çıkacaklar."

Kızıl Ordu. Yellowland' in topraklarında kurulan, paralı askerlerden oluşmuş bir orduydu. Her ne kadar paralı askerlere asla güvenilmemesi gerektiği bilinse de Kızıl Ordu için bu kural geçerli değildi. Onlar, sadakatleriyle ve ucunda ölüm dahi olsa taraf değiştirmemeleriyle ünlüydü. Tabi böyle bir orduya ödenecek bedel de çok ağır olmalıydı.

"Güzel. Kendi kuvvetlerimizle önce Vikingleri yok edeceğiz. Altın Ordu güneyli piçleri halledebilecek kadar güçlü."

"Ya ejderha, Majesteleri?" diye sordu Jeremy Bieber. "Yukarıdan gelecek ateşte her adam yanar."

"Ejderha arbaletlerinin çoğaltılması istiyorum. Her şeyden önce canavarın öldürülmesi bize mutlak zaferi getirir."

Ashton' un aklında beliren fikir dudaklarına sinsi bir gülücük yerleştirdiğinde konuşmadan önce biraz şarap içmişti.

"Güney kralının neden buraya geldiği çok açık değil mi?" dedi alay ederek. "Ona Rhoslyn Clifford' un başını gönderelim. Belki sikmek isterse diye götünü de gönderebiliriz."

Adamların hiçbirinin suratında bu fikri destekler bir bakış göremedi. Hatta babası kaşlarını çatarak yumruğunu sıkmıştı.

"Aptal olma!" diye bağırdı herkesin içinde. "Fahişen yaşarsa bize sağlayabileceği yararları düşünebiliyor musun? Onu istediğimiz gibi kullanabiliriz. Zayn Malik' in tek zaafı o... Hala karının içine bir bebek bırakamaman da dikkat çekici doğrusu."

Masanın diğer tarafında oturan defterdarın belli belirsiz kıkırtısını duyduğunda göğsünde bir sıcaklık hissetti ve oturduğu sandalyesinin kolunu eliyle sıktı. Bu meselenin açılmasından nefret ediyordu. Her şeyi yapmıştı. Her şeyi. Ancak fahişenin içine bir bebek koymak imkansızdı. Güneyli piçi onu sikip hamile bırakabilmişken Ashton neden bunu yapamıyordu?

Aptal fahişe. Hamile kalmamak için büyülerle uğraştığına eminim.

Ondan bir kez daha nefret etti. Zaten hiçbir zaman sevmemişti onu. Sadece bir hırstı. Zayn Malik ona meydan okumuş ve Ashton da Rhoslyn' i alabileceğini piçe göstermişti. Şimdi ise bacakları arasındaki delik dışında bir hiçti Clifford sürtüğü. Her geçen gün daha büyük bir gerizekalıya dönüşüyordu ve Ashton onun tepkisizliğinden sıkılmış, birçok kez işi bittiği için onu öldürmeyi aklından geçirmişti. İlk kez bu fikri az önce dışarı vurmuştu ve görünüşe göre onu öldürmesi şu anlık doğru olmazdı.

Kral babası Vikingler ile ilgili olan stratejilerini uzun bir süre odadaki herkesle tartıştı. Karar verildiğindeyse hemen hazırlıklar başlamıştı. Silahlanma ve ordunun tam olarak toparlanabilmesi yaklaşık üç hafta sürdü. Normal bir durumda bu sürecin çok daha uzaması gerekirdi ancak Kral Irwin, Bjorn' un küçük bir kışkırtma ile kolayca kontrolünü kaybedeceğini bildiği için detaylı bir hazırlığa gerek duymamıştı.

Kışkırtma oldukça basitti. Sayıları arttığı için Beyaz Kale' nin altında kalan kasabaya yerleşen Viking insanlarına gece yarısı baskın yapılmıştı ve bu baskında çocuk ya da kadın demeden hepsini kılıçtan geçirmişlerdi.

Prens Ashton kızıl aygırının üzerindeyken şarabını yudumluyor ve karşısındaki alevler içinde kalan kasabayı izliyordu.

Kalenden çık ve buraya gel piç, diye düşündü alevlerin verdiği bir zafer sarhoşluğuyla. Seni sikerek öldüreceğim.

fire and blood • malikحيث تعيش القصص. اكتشف الآن